yirmi iki

3.1K 89 0
                                    

Bölüm Yirmi İki :

Yorgunlukla sandalyeye oturdum. Fazlası ile çalışmıştık bugün. Yıldız abla ve Eren yanıma oturdu. Hepimizin pestili çıkmıştı. "Yorgunluktan ölmüş olabiliriz. Yaşadığınıza emin misiniz?" dedi Eren. Göz devirmeye bile mecalim yoktu. Eren ve Yıldız abla,Emir abinin işini bitirmesini bekliyordu. Ben ise Rodos'u bekliyordum. Emre ve İpek ise erken çıkmıştı. Yeni çiftimiz baya mutlu ediyordu hepimizi.

Rodos'u görmek,onun yanımda olduğunu bilmek anlatılmaz bir huzurdu benim içim. Ailemin yanındaymış gibi oluyordum. Rodos,ailem değil miydi zaten? Rodos'un arabası kapının önüne gelince herkese veda edip çıktım kafeden. Arabaya binip rahat bir pozisyon aldım. "Nasılsın?" Dedi Rodos dikkatle beni incelerken. "Yorgun." dedim mayışmış bir şekilde. Bıraksalar uyurdum. "Çalışmak zorunda olmadığını biliyorsun değil mi?" Dedi teyit etmek istercesine. "Biliyorum ama alıştım her gün onları görmeye." dedim yorgunlukla. Bir şey demedi. Sessiz geçen bir araba yolculuğunun arabadan indim ve eve adımladım. Yorgunluğum geçmiş gibiydi. Yarının pazar olmasının mutluluğu vardı sanki içimde.

Eve girince hızla Olaf ile hasret giderdim ve odaya çıkıp pijamalarımı giydim. Rodos arkadan girmiş ve üzerini değiştirmişti. Ev haliyle bile yakışıklıydı adam. Nefesimi kesiyordu her haliyle. Balkona çıkıp oturmaya başladık. Aynı zamanda da bir şeyler içiyorduk. Yaptığım balkonu beğenmişti. Kolunun altındaydım. Uzun zamandır böyle rahat bir yerde olduğumu hatırlamıyordum. "Anlatsana hayatını." dedim merakla. "Hiçbir şey bilmiyoruz birbirimizin hakkında." diye devam ettim. Güldü. Gülüşü kulağıma dolunca kalbim teklemişti. "Ben senin hakkında her şeyi biliyorum." dedi gülümseyerek. Kaşlarım havalandı şaşkınca. Düzelttim sonra. Aylar boyunca peşimde dolaşmıştı adam. Ama onunla ilgili her kötü şeyi siliyordu beynim. Kolunun altından çıkıp dizlerimin üzerine oturdum ve merakla ona baktım. "Ama ben bilmiyorum. Nasıl bir çocuktun mesela?" dedim merakla. "Yaramaz." dedi gülerek. Gülümsedim. Rodos'un yaramazlık yaptığını düşünemiyordum. "Lise hayatın nasıldı?" dedim daha sonra. Kaç sevgilin oldu sorusu içimde yankılanıyor ama bir şey diyemiyordum. "Normal bir öğrenciydim. Okulda başarılıydım ama ders dinlemez hep kaynatmaya çalışırdım. Pek hoşlanmazlardı benden. Ufak bir arkadaş grubum vardı. Sizinki gibi. Mardin'in altını üstüne getirirdik." dedi buruk bir gülümseme ile. Gülümsedim. "Neredeler şimdi?" dedim merakla. "Çalıyoruz hepimiz. Ama sık sık görüşüyoruz yine." dedi. Sonra durup yüzüme baktı. "Seninle tanışmayı çok istiyorlar." diyerek devam etti. Kaşlarım havalandı. "Benimle mi?" dedim şaşkınlıkla. Kafa salladı. Doğru. Karısıydım ben o adamın. "Üniversite?" dedim merakla. Yüzü gerildi. "Annem öldüğü için pek gülüp eğlenmedim. Normaldi yani." dedi. Yüzüm düştü. "Basın sağ olsun." dedim kısık ses ile. Kollarının altına yerleştim sonra yeniden. "Bu yaşına rağmen bu kadar başarılı bir avukat olmayı nasıl başardın? Herkes tanıyor seni." dedim konuyu dağıtmak için. Ancak bu durum beni aşırı geriyordu. Kafeye gelen her kadından en az bir kez Rodos ismini ve yakışıklı olduğunu duyuyordum. "Zeka güzelim." dedi. Güzelim kelimesi ile asla durmayan kalbim dağa da hızlandı. Öldürmeye mi çalışıyordu bu adam beni?  

Saatlerce konuştuk. Onu tanıdıkça biraz daha çıkıyordu içimdeki duygular. Aşk mıydı bilmiyorum. Ama vardı bir şeyler. Tanıştığımız günden beri bana berbat şeyler yaşatan bu adam;iki gülüşü,bir tatlı sözü ile kalbimdeki tahta oturmuştu. Beynim onunla ilgili kötü şeyleri gün yüzüne getirmeyerek unutmamı sağlıyordu.

Ben,mutluydum. Bu her zamanki mutluluktan daha farklıydı.

Huzurluyum. Bu her zamanki huzur değildi.

Ben bu adamı seviyordum.

Yazardan

Genç adam yüzünü incelemeye devam etti kendine sarılan kadının. Güzel kokusu doluyordu burnuna ve bu durum çok mutlu ediyordu onu.

İbrin | ilklerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin