{2}

2.2K 195 133
                                    

Atsushi bir anda duyduğu yüksek ses ile elini hemen yanındaki pervaza attı ve telefonunu zoraki bulup alarmın sesini sıfırladı. Sıcacık yorganını, anında üşümüş olan kollarıyla, hızla başının üstüne kadar çekti ve yastığına yumuldu. Normalde alarmın ertelenme süresi on dk sürerdi ancak bu sefer, farklı bir sesle uyanan Atushi mırıldanarak tekrar telefonuna uzandı ve uyarıyı kapattı. Bunun bir arama olduğunu ve arayan kişinin kim olduğunu görseydi belki de bu uykulu hali bir saniyede yok olurdu ancak Atushi bunu, uyulması yüzünden, okul alarmı zannedip kapatmıştı.

Diğer yandan okulun giriş kapısında onu kızgın bir surat ifadesiyle aramaya devam eden Akutagawa vardı. İnatla da aramaya devam ediyordu.

Atushi bir kez daha tanıdık gelen melodiyle gözlerini araladı. Birkaç saniye yanıp sönen ekrana boş boş baktı. Ardından bunun alarmın sesi olmayıp birisinin kendisini aramaya çalıştığını fark edince hızla doğruldu yatağından ve ekranda beliren yazıya bakarak onun adını haykırdı boş evde. İçinden eyvahlar geçiyordu, uykusu başına birçak kez sorun yaratıyordu. Sonunda şaşkınlığından kurtulup eline telefonunu almayı başarabildiğinde derin bir nefes aldı. Az önce yanlışlıkla ertelediği çağrıyı düşününce yutkundu ve yavaşça yeşil tuşa bastı. Ürkek bir sesle günaydın demeye yeltense de Akutagawa'nın kendisine etmeye başladığı küfürle susması ve gözlerini yumması bir oldu.

Bu bir süre böyle devam etti. Atushi hiçbir şey diyemedi çünkü bu bir ilk değildi. Başlarda akutagawa bunu hiç yaşanmamış gibi devam ettirirdi ancak Atushi ağır basan kış uykusu yüzünden Akutagawa'nın da sakin kalması, bir yere kadardı. Haklı olarak da susması en doğru şeydi, şimdilik.

"Sersem, bunun bir sonu olmayacak mı artık, uyku düzenine dikkat etsen biraz daha hani diyorum... Beni de burada, bu soğukta, bekletmezdin aptal..."

Akutagawa'nın söylediği her şeye yetişmeye çalışarak 'evet' ler yağdırıyordu vebaşını sallıyordu. Hattın ucundan gelen rüzgar sesine kulak kesildi bir an Atushi. Sinirle konuşmaya devam eden Akutagawa'nın sözünü bir yandan dinlemeye çalıştı, diğer yandan da yatağının başucundaki pencerenin perdesini araladı ve dışarıya mutluluk karışımı bir şaşkınlıkla baktı. Çift renkli gözleri kendini belli edip parıldarken Akutagawa'nın sesinin bir an kesilmesiyle ona seslendi Atushi.

"Havayı gördün mü, acele et o zaman."

"Afedersin Akutagawa, kantine geç hemen geliyorum."

Derin bir nefes verip telefonu kapadı ve aydınlıkla parıldayan gökyüzüne baktı Akutagawa. Atkısına biraz daha gömüldü, acele etmesi bile hoşuna gitmişti. Hafiften ürpermeye başlamasıyla içeriye doğru adımladı. Düşünceli kısık gözleri yumuşak kar tabakasında geziniyordu.

" Ne çeşit bir aptalsın sen? Bunu demenle bile... Neyse."

_____________________________________________

"Aah Chuuya, Dazai sizi birlikte bulmak beni şaşırttı doğrusu."

Chuuya'nın sırasındaki iki genç kendilerine seslenen Tanizaki'ye döndüler. Gülümseyerek arkadaşını selamladı Dazai, Chuuya ise başta Dazai'ye bakarak ne tepki vermesi gerektiğini düşünse de endişesinden ödün vermemeye dikkat ederek Tanizaki'yi selamladı. Gülümseyen, gülümsedikçe kısılan nefes kesici gözlerle kendisine dönen Dazai'ye bir süre ifadesiz baksa da karşısındaki görüntüye dayanamamış ve hafiften de olsa tebessüm etmişti.

"Chuuya ile konuşmak iyi geldi."

Bir an için afallayn Chuuya'nın gözleri aralanmıştı, karşısındaki halen kendisine gülümseyerek bakmaya devam ederken ağzını açamıyordu. Başını sallayıp masadaki dağınık kitapları düzenlemeye çalıştı. Hayalinde görse bu kadar şaşırmazdı herhalde, küçük dilini yutmuştu adeta. Tanizaki ise mutlulukla gülümseyip sırasına geçmişti. Sağ çaprazında oturan Tanizaki'ye kalktı bakışları. İyi birisiydi esasen, Tachibana ile konuştuğu gibi onunla da dolu dolu konuşmayı ve yakın arkadaşlar olmayı isterdi. Bu gidişle belki de olabilir diye geçirdi içinden ve umutlandı.

"Haklıymışsın, Tanizaki geldiyse diğerleri de gelecektir."

Bir anda kendine seslenen Dazai'ye döndü. Az önceki iki yana kıvrılmış olan dudakları gülümsemiyordu şuan. Tedirgin olsa da okulun tatil olmayacağı için böyle bir ifade takındığını düşündü Chuuya. Halbuki Dazai çok başka bir yerdeydi içinde.

Nedense içinden bir dürtü Chuuya'nın Tanizaki'ye olan bakışlarını iyi karşılamamıştı. Kendisine böyle diyemezdi ancak o mavi gözlerin bir süre konuşmadan Tanizaki'yi incelemesi, ikisinin arkadaş olmadıklarını bildiği için farklı karşılamıştı. Ancak bunu belli etmek istemiyordu. Chuuya'nın süren bakışlarının tekrar kendisine dönmesi için bir bahane uydurdu. Kendisiyle çelişiyor olmalıydı ki ona dikkat kesilebilsindi. Bir saniyede kaşlarının düzeni dağılınca şaşırdığını anlamıştı Dazai. Kendisine dönen suratta karmaşık bir mana vardı. Yüzünü inceliyordu ve inceledikçe daha da karmaşık bir boyuta varıyordu. Dazai ilk defa çözemiyordu.

"Maalesef ki... Kantine gidecek misin?"

Gözleri şaşkınlıkla aralandı Dazai'nin. Böyle bir soru beklemiyordu. Kendisini şimdi bakışları tekrardan eski düzenine geçmiş bir Chuuya gelmişti.

"Ah... Bilmem ki, sen?"

"Biraz soğuk ama, gidebiliriz. Derse başlamadan önce bir grupla gittiğini görüyorum bazen sadece o yüzden..."

Hemen ayaklandı Dazai ve kafasıyla onun da gelmesi için 'gel' hareketi yaptı. Ardından Tanizaki'nin yanına uğradı ve ona da sordu, ayağa kalkmış Chuuya askılığa giderken içten içe onun da gelmesini istiyordu ancak aynı zamanda istemiyordu da. Koridorda yalnızca ikisinin yürüme şansı başka ne zaman eline geçerdi bilmiyordu. Nihayetinde Tanizaki'nin olumsuz cevabını işitince hareketine devam edebilmiş ve kabanını bedenine sarmıştı. Kuşağını bağlarken gözü Dazai'nin ceketine de ilişince onu da eline aldı. Arkasında biten Dazai'yi fark etmemiş olan Chuuya döndüğünde ona çarpmasıyla burnunu eliyle kapadı. Bir diğer elindeki ceketi sıkıca kendine bastırıyordu.

Telaşa kapılan Dazai bunun olacağını görememişti. O da kendi ceketini almak için Chuuya'nın yanına gidecekti sadece ancak onun ceketini kendine getireceği fırsatını resmen tepmişti şu an. İçinden kendine lanetler yağdırsa da ağzı Chuuya'ya sürekli iyi olup olmadığını soruyordu. Chuuya utançla başını iki yana sallıyordu ve gözlerinç açmamakta inat ediyordu. Az önce sürekli sarılmak istediği çocuğun göğsüne yanlışlıkla çarpmıştı ve burnunun acısı durumu fark ettiği an sönmüştü.

Hızla diğer elindeki ceketi Dazai'nin göğsüne ittirdi ve onu geçip yürümeye başladı. Gözlerini kırpıştırarak açmaya zorladı, en başta yandığı için gözleri de dolmuştu. Eline tutuşturulan cekete bir süre baktı Dazai, az önce ne olmuştu. Chuuya sinirlenmiş olamazdı değil mi? Yine de ceketi hızla giyip arkasından ona yetişti. Koridorda onu bekleyen Chuuya'nın iyi olduğunu görünce eski düşüncelerini bir kenara attı ve yürümeye odaklandı.

Kısaydı ancak hemen atmam gerektiğini düşünerekten bu kadar ilerleyebildim, eğer ki yazım yanlışları olmuşsa şimdiden özür diliyorum. Umarım hoşunuza gitti lolol.

Genç AşıklarWhere stories live. Discover now