{5}

1.8K 152 362
                                    


Alarmın sinir bozucu sesiyle gözlerini ovuşturdu Chuuya. Zorlanarak da olsa sıcacık yatağından kalktı. Etrafına bakmaya çalıştı, hava hala çok karanlıktı. Yine okula erken gitmek için çok erken kalkmıştı. Yarı açık gözlerini boş boş odasında gezindirdi bir süre. Boğazında bir ağırlık hissetti, yutkunmaya çalıştı fakat kuru boğazıyla bunu yapmak oldukça güçtü. Elini kuruyan boğazına götürdü, yanıyordu. Gözleri karanlığa alışmayı başarınca doğruca banyoya gitti. Gözlerini alan beyaz ışıkla aynaya bakamayınca ilk olarak yüzüne su çarptı. Uzunca bir süre başını lavabodan kaldıramadı. Kolları lavabonun mermerinden güç almaya çalışıyorken aklına dün gecesi geldi. Yaşadığı üzüntü çok büyüktü ve bu onu hem fizksel olarak hem de mental olarak (kesinlikle survivor izlemiyorum kdkdkdkkd) baya yormuştu.

Büktüğü boynunu kaldırırken berbat bir halde görünen yüzüne ifadesizce baktı. Görmeye alışık olduğu şeylerdi bunlar. Yüzü şişmişti ve göz altları da halen kızarıktı. Omuzlarını silkti, umrundamıydı, koca bir hayır... Soğuğu bir anda daha çok hissedince ürperdi ve hızla çıktı oradan. Bir kaç şey yerse kendine gelirdi. Okul formalarını giyip çantasını hazırladı ve mutfağa geçti. Kahve yaparken yüzünü buruşturdu. Kokusu kendine gelmesini sağlamıştı, bununla birlikte olacakları da yüzüne vurmuştu. Okula gittiğinde Dazai ile karşılaşacaklardı. Ona hiçbir açıklama yapmadan telefonu suratına kaşatmıştı. Okula yine erken gitmeye karar vermişti ve bu kararını Dazai tahim edebilirdi. Bu da demek oluyordu ki ona bir açıklama borcu olucaktı. Yine de orada olmaması için dua edebilmişti sadece.

_____________________________________________

Soğuk caddelerde yürürken aklında sadece o vardı. Sürekli etrafına bakınıyordu, okula yakınlaşmıştı, onu izliyor olabilme düşünücesi Chuuya'yı diken üstündeymiş gibi hissettiriyordu. Çünkü hala ona ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Aceleye vurduğu adımları en sonunda okulun kapısına gelmişti. Hala etrafına bakınıyordu Chuuya. Fakat kimseyi göremeyince rahat bir nefes verdi, Dazai ortalıklarda yoktu. Bu da bir umuttu. Kaşlarını üzgünce düşürdü yine de. Sınıf. Onu orada bekliyor da olabilirdi. Korkuyordu Chuuya. Onu kırmayı elbette istemezdi, asla. Ancak ' ya kırılmamışsa' diye bir düşünceyi bile kabullenemiyordu.

"Kırılmıştır."

Kendi kuruntularını oynatırdı Chuuya. Nasıl düşünürse öyle hareket ederdi. Başkalarının bu davranışları yüzünden nasıl hissettiklerini düşünmez devam ederdi. Fakat Dazai farklıydı. Ürkek adımları sonunda sınıfı bulmuştu. Kapıyı yarı açık görmüştü, kesinlikle, içerdeki ancak ve ancak o olabilirdi. Kapıyı biraz daha aralamıştı, yanılmadığını görünce cebindeki elini anında sıkmış ve dudaklarını dişlmeye başlamıştı bile. Artık soğuğu değil, terler akıtacağını anlıyordu.

Elindeki kırmızı kitaba bir şeyler karalayan Dazai, kapının aralandığını işitince başını yavaşça kaldırmıştı. Gözleri odağını bulunca durulmuştu. Hararetle defterine fikirlerini yazarken kendini o kadar çok kaptırmıştı ki kaşlarını çattığını Chuuya'yı görüp indirdiğinde anlamıştı. Chuuya ona olan bakışlarını fark edince harekete geçip sırasına doğru yürümeye başlamıştı. Kahverengiler sadece usulca izlemeye devam ediyordu.

"Günaydın."

Duyduğu yumuşak ses tonuyla çıkarmak üzere olduğu kabanını çözmeyi bıraktı. Dazai'nin sesi Chuuya'nın hareketlerini durdurmuştu.  Tekrardan ağlamak isteyordu, ses tonu o kadar güzel çıkmıştı ki, kendini kaybedip tekrardan bir sinir krizine girebilirdi.  Biraz daha böyle susmaya devam edecek olursa araları kötüleşecekti. Bu Chuuya'nın isteyeceği en son şey bile olamayacak kadar berbat bir şeydi. Elleri düşerken ağır hareketlerle arkasına döndü. Başını yerden kaldırabilğinde Dazai'nin eski yerinde olmadığı gördü çünkü hemen önünde duruyordu. Boyunun uzunluğu yüzünden başını yukarı kaldırmak zorunda kalmıştı.

Genç AşıklarWhere stories live. Discover now