{4}

1.8K 160 289
                                    


Chuuya'nın elinde kurşun kalem önündeki açık kitaba karalanmayı bekliyordu, fakat onun aklı çok başka yerlerdeydi. Bugün geçirdiği günü zihninde sar baştan düşünüp duruyordu. İlk defa, belki de bu kadar annesiyle babasının yokluğunu yanında yoğun bir şekilde hissetmiyordu. Dazai sayesinde, Dazai'den başka bir şey düşünemiyordu. Sabahın köründeki karşılaşmaları, öğlen arasındaki birliktelikleri ve okuldan otobüs durağına kadar olan yürüyüşleri. Bunların her birini detayına kadar zihninde canlandırıyor ve gülümsüyordu.

Kapının çalınmasıyla irkilerek Dazai ile alakalı tüm düşüncelerini bir kenara itti ve bedenini masaya yakınlaştırarak kapıdaki kişiye girebilmesi için seslendi. İçeriye gülümseyerek giren güzel kadına gülümsedi o da. Chuuya'nın biricik annesi, Koyo, oğlunun yanına yakınlaşırken arkada bir başka siluet fark etti Chuuya. Telefonuyla meşgul olan somurtkan adam kendisinin de somurtmasına sebep oldu. Annesinin önğnde diz çökmesiyle görüş açısı tamamen kapanmıştı. Chuuya'nın gözleri şaşkınlıkla açıldı, sonra bu şaşkınlık yerini buruk tebessümlü bir ifadeye bıraktı.

Kızıl saçların floresan altındaki parlaklığı göz alıcı ve güzeldi. Omuzlarından akan düz saçlarıyla giydiği elbiseyi gördü. İhtişamı  annesinin üzerinde çok zarifti, sonunda bakışları fondöten dolu yüzüne çıktı. Canı sıkılarak elinin annesinin yanağı yerine saçlarına uzattı. Bir süre sevdi onları. Annesi de oğlunun hem yanağını okşuyor hem de boşta olan elini tutuyordu.

"Çok güzel olmuşsun anne."

"Oğlum..."

Ayaklanan kadın oğluna sımsıkı sarıldı. Chuuya da aynınanda ayağa kalkıp sarılmıştı ona. Anlamlı bir an yaşayan Chuuya ayak seslerinin yakınlaşmasıyla gözlerini açıp gelen siluete baktı. Yamuk bir gülüş sergiledi. Sıradan babasıydı, bir adam takım elbise bile giyerken gömleğini bile siyah giyermiydi. Yani neden mor yada daha koyu bir renk değildi ki. Kesinlikle annesinin yanında olmaması gerekn bir insanken en yakınıydı. Acı gerçek onun yutkunmasını sağladı ve yavaşça ayrıldı annesinden. Seçici bakışları halen babasının  üzerindeydi, bir şeyler demek isterdi ancak annesi için sussa daha iyi olurdu. Sırıttı. Belki de başka bir yolu olabilirdi.

"Kiminle görüşmeye?"

Soruyu direkt olarak annesine gülümseyerek söylemişti. Kadının saçlarını bir omzuna göre şekillendirirken babasının ona attığı sinirli bakışlarını umursamıyordu. Annesi ise başta anlamamış olsa ki saf bir şekilde cevaplamıştı.

"Büyük elçinin davetine, biliyorsundur. Babana çok yardımı dokunmuştu. Israrını kıramadım ve babana da söyledim."

"Ahh~"

Annesinin yaptığı imayı anlamamasına ve halen onun istediği gibi sevam ettirmesine içten içe çok sevindi. Ayrıca bu davet annesi üzerineydi, babası sadece bir piyondu. Babasına sağdan bir bakış attıktan sonra adamın yüzünde gördüğü bozuk ifade Chuuya'yı çok tatmin etmişti. Omuz silkti ve gülümsedi.

"İçkiyi fazla kaçırmayın o zaman."

"Sende erken yatmalısın, biz yokuz diye telefona dalmak yok. Bir şey olursa ara bizi."

"Seni ararım ben, dikkatli olun."

Birbirlerine bakan büyükler şaşırarak oğullarına bakmışlardı. Chuuya bir süre onları anlamamıştı sonra ellerini kaldurarak aşağı yukarı salladı.

"Yani yolda... Orada da dikkat edin ama siz yine de."

Annesi güldğ babası basit bir hoşçakal diyerek odayı terk etmişti. Annesi de yanına hızla bir öpücük kondurduktan sonra nasıl göründüğünü bir kez daha sordu.

Genç AşıklarWhere stories live. Discover now