{8}

1.4K 137 309
                                    

Günlerden cumartesi ... İki gün geçmişti. İki genç de ödevleri için günlerini boşaltmıştı. Tek bir şey kalmıştı. Kimin evinde buluşacaklardı. Chuuya Dazai'den bir haber bekliyordu bu yüzden sürekli olarak telefonuna bakıyordu. Diğer tarafta Dazai de oturmuş düşünüyordu. Telefonu elindeydi, yazmak istiyordu. Ama korkuyordu da. Kyoka kız arkadaşlarıyla birlikteydi, küçük kardeşide evde... Babasından bir gündür ses yoktu. Açıkçası Dazai Chuuya'nın evine gitmeyi daha doğru buluyordu, böylesi arkadaşının iyliği içindi. Fakat diğer yandan kimseye veremediği kardeşi de vardı. Chuuya'yı evine çağırmak ne kadar doğru bir karardı bilmiyordu. Telefonuna gelen bildirim sesiyle irkildi Dazai ve hemen açtı mesajı. Tahmin ettği gibi, Chuuya'ydı.

-Bizimkiler evde olmayacak.
-Bize gelebilirsin, ya da ben gelirim.
-Fark etmez bana

-Evde sadece küçük kardeşim var
-Kardeşimi bırakmayıp gelmeni isterdim ancak ev müsait değil.

-Kardeşini getir o zaman
-Tanışırız fena mı

Chuuya içten içe onunla yalnız kalmayı çok istiyordu çok hemde. Fakat Dazai'yi zor durumda bırakamaz ve karakterinden ödün veremezdi. Kendisinin bir kardeşi yoktu, tanışırsa belki çok da severdi. Dazai gördüğü mesajla derin bir nefes verdi.

-Kimseyi rahatsız edecek biri değil
-Derslerimize de engel olmaz
-Bu çok iyi oldu, konumunu at geliyoruzz

-Tamamdır

Dazai gülümseyerek kardeşinin yanına gitti ve ona Chuuya'dan bahsetti. Çizgi roman okuyan çocuk gülerek başını salladı ve birkaç çizgi romanını ve şapkasını almak için odalarına çıktı. Dazai Kyoka'ya mesaj çektikten sonra kendi de hazırlanmak için acele etti. Üzerine mavi bir hoodie ve altına siyah bir kot pantalon geçirip sırt çantasını hazırladı. Kardeşinin ona getirdiği romanları da ekledi. Gelen konuma baktı ve yüzündeki tebessümü donuklaştı. Bu adresi biliyordu.

Chuuya olabildiğince üstündeki kıyafetlerine dikkat etmiş ve odasını toparlamıştı. Gelmelerine daha varken mutfağı yoklamış ve atıştıracak bir şeyler almak için en yakın markete gidip alış veriş yapmıştı. Gezinirken yüzünde öylesine mutlu bir ifade vardı ki güldüğünün farkında değildi. Hem Dazai'yi hemde kardeşini evinde, odasında, göreceği için çok heyecanlıydı. Aldıklarını yerleştirip odasında beklemeye devam etmişti. Masaya iki tane sandalye getirmişti, kardeşi de yatağında oturabilirdi. Parmaklarıyla oyalanırken kapının çalmasıyla hızla ayaklandı. Kapıya varmadan yanıbaşındaki aynaya son bir bakış atıp kapıyı açtı.

Dazai yanılmamıştı. Kendisine gülen Chuuya'ya karşı gülümsemeye zorladı kendisini. Bunun ihtimalini hiç düşünmemişti. Elindeki baskının artmasıyla düşüncelerinden sıyrıldı. Kardeşi arkadaşına karşı yarım yamalak bir biçimde gülüyordu. Chuuya eğilip elini uzatınca çocuk elini tedirginlikle uzatmıştı. Sonrasında Chuuya'nın şen şakrak sesi ve sürekli gülümseyen ifadesiyle onu sevmeye başlamıştı. İçeriye geçerken Chuuya dudaklarını ısırdı, Dazai o kadar havalı görünüyordu ki bir an için kendini çok şanslı hissetti. Dazai de sürekli olarak Chuuya'ya bakıp gülümsüyordu.

Chuuya sürekli sırıtmaya devam ediyordu. Rüya olamayacak kadar gerçekti. Dağınık saçları ve kısık bakışları, iç çekti ve onları odasına yönlendirirdi.

"Kendinizi evinizde gibi hissedin bir şeyler alıp geliyorum."

Chuuya'nın sonunda görüş açısından çıkmasıyla derin bir nefes verdi ve sabahtan beri gülmeye zorladığı yüzünü düşürdü. Adresi tamamiyle uyuşuyordu. Bunun gerçek olduğuna inanamıyordu Dazai. Chuuya'yı tehlileden uzak tutmak isterken  o esasen tehlikenin tam da ortasında Dazai'yi bekliyormuş meğerse. Yüzünü elleri arasına alıp yatağa oturdu. Korkuyordu, ifadesini onun yanında nasıl koruyacağını bilmiyordu. Adamlarına güveniyordu, hiçbirinin aile yaşantılarına bir şey yansıtmadıklarından emindi.

Genç AşıklarWhere stories live. Discover now