"Bir gerçek" 2

4.1K 252 71
                                    

Nefesi kesilircesine uyandı genç çocuk, şiddetle gözlerini açıp etrafa baktı telaşla. Acıyan kafasını umursamadan doğruldu yattığı yataktan, karşısındaki annesi konuştu hemen.
"Serhat, oğlum sakin ol."
Anne oğluna usulca yaklaşmıştı. "İyi misin?" Diye sordu nazik bir ses tonuyla.
"Anne... Ben çok kötü bir şey yaptım.
Anne ben çok kötü bir şey yaptım."
Genç çocuk yine donup kalmış, gözlerini odada gezdiriyordu.
Son olanları bir kez daha gözden geçirdi, bir patlama olmuştu evet, ama o resmen birini patlamanın içine göndermişti.
Kendi elleriyle yapmıştı bunu, istemsizce onu kaosun içine fırlatmıştı.
Her gerildiğinde, yahut korktuğunda olduğu gibi elini de yumruk yapıp sıkmıştı.
"Ben ne yaptım?"
Kaskatı olmuş vücuduna birde göz yaşları eklenmişti.
Bir insanı ölüme süreklemişti.
Hemde kendi elleriyle.
Nefret edercesine baktı ellerine, tiksinircesine nefret etti kendisinden.
"Benim... o çocuğu bulmam lazım.
Benim onu bulmam lazım."
"Oğlum sen yaralısın lütfen sakin ol. Hangi çocuğu?"
"Anne! Ben birini ittim! İttim anne! İttim! Oysa beni götürmeye çalıştı! Ben onu ittim! Anne ben onu bulmam lazım! Benim bulmam lazım!"
Şiddetle kalktı yataktan, kısa bir süre ayakta öylece durdu.
Kendisine neyi yapacağını söylüyordu, yada kendisini sakinleştirmeye.
Kasılmış vücudunu biraz gevşetmeye ihtiyacı vardı, ama yine de bunu umursamadı.
Ağrıyan ve dönen başını umursamadı, kafasının sarılı olduğunu da hissediyordu. Ama bunu cidden hiç umursamıyordu.
Başı döndüğü için sendeleyerek yürümeye başladı.
Patavatsızca, umursamadan girdi hastane odalarına.
Önce kendisine yakın olan, o patlamada gördüğü gözleri, gördüğü suratı bulmaya çalıştı.
Doktorlar yanına gelmeden bir çok odaya girip çıkabilmişti, ama hala aradığı kişiyi bulamamıştı.
Bir ara bir odaya girdiğinde birinin yüzünün bir tarafının sargılı olduğunu dahi gördü, azıcık kısa sürede ne kadar acıtabileceğini veya izi kalacağını bile düşünebilmişti.
Sendeleyerek bir başka odaya girdi. İşte şimdi aradığını bulabilirdi, ama pekte güzel bir zaman değildi sanırım.
Odada doktor, annesi, babası ve bir kaç kişi daha vardı.
O genç çocuğun gözleri kanlanmıştı, kendisi yaptığı belli olan yanaklarındaki tırnak izleri vardı.
Kızarmış bir suratı, dapdağınık saçları, ve isyan eden bakışları vardı.
Dehşet bir görüntü bile denilebilirdi.
Genç çocuk kesik kesik nefesler alarak ağlıyordu, ne zamanki odanın kapısı açıldığında hemen bakışlarını o yöne çevirmişti.
Kapıdaki ile göz göze geldiğinde işte o zaman bakışları daha da korkunçlaşmıştı, daha dehşet verici olmuştu.
Odaya gelen kişiyi elbette tanımıştı, onu çok kısa bir süre, sadece saniyeler içinde görse bile tanımıştı onu. Çünkü ne de olsa o saniyeleri kafasında milyon kez daha izlemişti.
Dehşet verici bakışları hala kapıdaki gençteydi.
Ona nefret kusarcasına, iğrenç bir şey gibi baktı.
"NE BİÇİM İNSANSIN LAN SEN?!"
Serhat kapıyı usulca kapatıp tam olarak içeri girdi.
"ALLAH SENİN BELANI VERSİN! DEF OL! Hepsi senin yüzünden! Allah kahretsin seni! Ne yaptım lan sana! Kurtarmak istedim!"
Karşısındaki genci etrafındaki insanlar sakinleştirmeye çalışsada ne fayda, o canının yanmasını umursamadan bağırıyor ve haraket ediyordu.
"Ben..."
Serhat kendisini daha iyi ifade edebilmek için biraz yaklaşmıştı.
Bu sırada kendisine nefret ile bakan kişi bütün can yanmasını umursamadan Serhat'ın üzerine atıldı.
Dehşet verici gözlerle, dağınık saçlarla tıpkı bir canavar gibiydi.
Serhat'ın boğazını bütün gücüyle sıkmaya başladı, aslında gücü yoktu ama şu an aşırı sinirli olduğu için bir şekilde nefesini kesebiliyordu.
Hareketsiz bir şekilde duran Serhat gerçekten ölmeyi diledi.
Nefes alamıyordu, boğazındaki eller ciddi anlamda engelliyordu bunu.
Gözlerinin kararmaya başladığını dahi hissetmişti, ölmeyi diledi.
Bu vicdan azabının altından ezilmektense ölmeyi yeğlerdi.
Ama bir süre sonra boğazındaki eller çekildi, etrafındaki insanlar genç çocuğun ellerini Serhat'ın boğazından çekmişti.
Serhat derin bir nefes aldı istemsizce, ciğerlerini oksijen doldurdu.
Kendisini öldürmeye çalışan gence baktı, yerde oturmuş hıçkırarak ağlıyordu.
Serhat sonradan fark etti ki o boğazını sıkmaya çalışırken direk üzerine atlamıştı.
Çünkü ayakta duramıyordu...
Çünkü sağ bacağı yerinde hiçbir şey yoktu...
Patlama onun bir bacağını almıştı...

🌙

Evet selamlar, dedim bari yazmış olduğum iki bölümü atayım.
Devamını ne zaman yazıp atarım hiç bilmiyorum ama en azından bir hikayem olduğunu, onu yazmaya başladığımı bilin istedim.
Her neyse, yorumlarınızı bekliyorum.
Bu hikaye için heyecanlıyım, hadi hayırlısı bakalım.

Aşkıhane💕
06.05.2020

Özür dilerim •bxb•Where stories live. Discover now