"Kıskançlık" 16

2.5K 211 70
                                    

Alp'in anlatımıyla...

Serhat bana sımsıkı sardığı kolları gevşediğinde ve kollarını çektiğinde hala yüzünü bana fazla yakın tutuyordu. Gözlerinin bariz dolduğu gördüğümde ne tepki vereceğimi bilemedim.

Yüzünü bana neden bu kadar yakın tutuyordu en ufak fikrim yoktu, ama eğer anlamadığım başka bir şey varsa oda kalbimin aşırı hızlı atmasıydı.

Neden kalbim böyle yapıyordu? Onu yüzü bana fazlaca yakın olduğu için mi? Yok canım ne alaka? Protez bacak takacağım ya onun için heyecanlandım, ondan hızlı atıyordur.
Değil mi?

Peki neden gözlerini bana dikmişken zerre aklımda protez bacak yoktu.

Neden gözlerim onun gözünden akan bir damla yaşta takılı kalmıştı? Neden ağladığını defalarca görmeme rağmen artık ağlamasın istiyordum? Neden geri zekalı gibi tirtir titreyen parmaklarım ile akan göz yaşını siliyordum?

Gerçekten ben bunu neden yaptım?
Bana garip bir şekilde baktığında yaptığımdan bin pişman olmuştum. İstemsizce ağzımdan bir soru döküldü.
"Neden ağlıyorsun?"
"Şey ben sadece yaptığım hatanın düzelecek olmasına seviniyorum ve mutlu oluyorum. Yani en azından rahat edeceksin."

Ne diyor bu salak?! Bu geri zekalı ben protez bacak takıp tekrar yürümeye başladığımda gidecek mi? Bir daha eve gelmeyecek mi? Gök gürlediğinde yanımda olmayacak mı? Okulda beni korumayacak mı? Sırf benim iyiliğim için beni zorla okula götürmeyecek mi? Nasıl yani, öylece çekip gidecek mi?
O zaman...

Artık aklımda beynimi kemiren yeni bir soru vardı. Gidecek mi?
Ah bu çok sinir bozucu, gerçekten artık benimle ilgilenmekten sıkıldı mı? Ona kızmamdan sıkıldı mı? Ama beni bu hale getiren o değil mi? Elbette benimle ilgilenmek zorunda, peki ben artık iyileştiğimde gidecek mi yani?

Yani beni arkadaş olarak bile görmedi mi? Benimle ilgilenmesinin tek sebebi vicdan azabı mı?
Doğru ya tabiki de öyledir, yoksa gerçekten bir insan neden bir insanın yanında olsun ki hep? Benimle ilgilenmeyi bir görev, bir iş edinmiş ve yeri geldiğinde bu işten emekli mi olacak şimdi?

Bu düşünce ile istemsizce kaşlarım çatılmıştı, ama ona bir şey söylemedim, söyleyemezdim.

O göz yaşlarını bir daha silip mutlu mutlu benden uzaklaşmıştı.
"Hadi gel kahvaltı yapalım."
Hemen sandalyemin arkasına geçmiş ve mutfağa kadar götürmüştü.
İkimizden yavaş kahvaltımızı yaparken ona bomba haberi söylemediğimi hatırladım. Heyecanla "Serhat" dedim.

Oda her zaman ki gibi olan köpek yavrusu bakışı ile bana bakmıştı.

"Annem ve o adam boşanacak!"

O kadar mutluydum ki sesim fazla yüksek çıkmıştı. Onun suratındaki ışıltıyı gördüğümde sebepsizce daha da mutlu oldum. Bir anda öyle güzel güldü ki, bu gülüşü neredeyse hiç görmediğimi fark ettim. Hatta daha önce hiç birinin gülmesi sonucu kalbime bir şey saplanır gibi hissetmediğimi de fark ettim.

"İnanmıyorum. Alp, bu çok güzel bir şey. Bugün o kadar güzel şeyler oluyor ki, sanki kötü bir şey olacak gibi hissediyorum."

"Kötü bir şey olmayacak. Sadece boş düşünce."

Hayır kötü bir şey olmasın, lütfen, lütfen, lütfen Allah'ım.

Özür dilerim •bxb•Where stories live. Discover now