"Bir para meselesi" 7

2.6K 220 88
                                    

2 saat önce

Genç çocuk düşüncelere dalmış bir şekildeydi, yanındaki annesi onunla ilgilenmek belki de konuşmak istesede buna izin vermiyordu.
Elbetteki iyi değildi, elbette acı çekiyordu, fiziksel acının yanında ruhsal acı da vardı.
Bir bacağını kaybetmenin acısı...
Asla eskisi gibi olmayacağını bilmesinin acısı....

Genç çocuk düşüncelere dalmış, sadece tavana bakarken odanın kapısı usulca aralandı.
İçeri girmiş ve en sevecen bakmaya çalışan bir ifade ile Alp'in yanına gelmişti.
Bu babasından başkası değildi.
"Oğlum?" Diye seslendi nazik olmaya çalışan bir ifade ile.
Ama Alp, onun nazik olmaya, ya da samimi olmaya çalıştığı zamanlarda illaki bir şey istediğini biliyordu.

Yanına gelen, halini hatrını soran, bir kaç kelime konuşan bir baba değildi o.
Bazı şeyler yaşamışlardı ve bunun tek sorumlusunda babasıydı.
"Efendim." Dedi boğuk bir sesle.
"Bazı şeyler duydum."

Baba oğlunun yattığı yatağın kenarına yavaşça oturdu, anne ise onları izlemeyi üzgün bir ifade ile sürdürüyordu.
"Ne?"
"Seni bu hale getirenler zenginmiş."
"Bundan bizi ne?"

Alp yatmış olduğu yataktan zorluklarla doğrulup oturur pozisyonuna geldi. Hafiften kaşları çatılmış olsa da babası bunu fark etmiş değildi.
"Bize ne mi? Seni bu hale getirenlerden fazlasıyla para almak zorundayız. Buna hakkımız var."
Babanın sesi sonlara doğru yükselmeye başlamıştı.
"Hayatta dokunmam onların parasına."

Baba kaşlarını çatmış, sert bakışları ile oğluna bakmaya başlamıştı.
Ona göre parayı elbetteki alması gerekiyordu, elbetteki fazlasını isteyecekti. Tek derdinin para olduğu, onu her şeyden daha fazla seven insanlardan biriydi belki de.
"E ne olacak peki?!"
Baba hızla ayağa kalkmıştı.
"Hiç düşünmüyorsun değil mi? Bencilsin çünkü!
Annen tekstilden aldığı para neyimize yeter? Sen zaten artık garsonluk yapamazsın!
Beni zaten işe almıyorlar!"

Aslında işe almadıkları doğruydu, ama onu neden işe almıyorlardı?
Çünkü hayatının bir kısmında hırsızlıktan dolayı hapiste yatmıştı, ama yine de buna rağmen hapisten çıktıktan sonra ona iş verenlerden de para kaçırmıştı.
Bu sefer gittiği işler onu reddetmeye başlamıştı, reddedilince de sinirlenip insanları dövüyordu.

Haklı olarak onu kimse işe almak istemiyordu, gerçi yine bir şey yapabilirdi, yine para kazanmanın yolunu bulabilirdi, ama yapmadı.
O oğlunun ve karısının üzerinden geçinmeye devam etti, hatta oğlunun ve karısının kazandığı parayı kumarda kaybetti.
Katkısı olmuyordu, hatta zararı oluyordu.

Şu an ödemeleri gereken bir kumar borcu da vardı. Sinirli bakışlarını oğlunun üzerinde tuttu.

"Kumar borcunu nasıl ödeyeceğiz he?!"
"Sende oynamasaydın! Yapmasaydın!"
"Saygısız." Diye bağırdı baba.

"Bak Alp, dediklerimi harfiyen yerine getireceksin. Bir baba olarak sana bazı şeyleri yaptırmakta hakkım var, azıcık zenginlerden almak o kadar da zor olmayacak merak etme. Sadece bazı şeylerin fiyatlarını çoğaltarak söyleyeceğiz."

Alp tiksinti ile baktı babasına, sinirden gözleri dolmuştu.
Belki babasına milyon tane şeyler söylemek istediyse de etki olmayacağını bildiğinden söylemedi.
Arada biraz zaman geçmişti ki, baba kapıyı açıp içeriye birini sürüklemişti.
Yere düşüp korkulu gözlerle bakan kiş elbetteki Serhat'tı.

Özür dilerim •bxb•Where stories live. Discover now