"İlgilebilir miyim seninle?" 6

2.8K 237 129
                                    




İyi okumalar dilerim, oy verirseniz çok sevinirim 💕


🌙

1 gün sonra

Kendi bedeninin dinlenmesine izin vermiyordu, daha yeni nefes alamamış doktorların ilgilenmesi gerekmişken şimdi yine çıkmıştı yatağından, şimdi yine ayaktaydı.
Zaten uzun zamandır doğru dürüst yemek yemeği haram kılmıştı sanki kendisine. Annesi zorla ağzına tıkmadıkça bir şeyler yemeği umursamıyor, açlığını takmıyordu.
Geçen zamanda ise zayıflamıştı, sürekli ağlıyor olduğu içinde gözleri her zaman kıpkırmızıydı.

Artık her şeyden daha fazla korkar olmuştu, yine kendisine dokundurmuyordu ama her böyle olduğunda daha fazla nefret ediyordu kendisinden.
Şimdi ise yine Alp'in odasının kapısına gelmişti, ama ne kapıyı çalmıştı ne orada olduğunu belli etmişti.
Yavaşça yere oturmuş bekliyordu, arada kendisini gören doktorlar zorla götürmeye çalışsada artık yapacak bir şey yoktu.
Serhat yerinden kalkmıyordu.
Ne düşünüyordu ki? Yardıma ihtiyacı olursa yardım edeceğini mi?
Ya da sadece onunla konuşmayı mı?
Ya da özür dilemeyi mi?

Oda bilmiyordu, artık hayatının geri kalanında her hangi bir plan yapmıyordu. Kendisini ona adamak veya hizmetçisi olmak. Kendisini bu konuma sokmak istiyordu. Altından kalkamadığı bu vicdan azabını başka nasıl söndürebilirdi ki?
O yerde oturmuş öylece beklerken kapı yavaşça açıldı.
Bakışlarını havaya kaldıran Serhat sert bir surat ile karşılaştı.
Bu adamın Alp'in babası olduğunu anlamak pekte zor değildi. Aslında ona da benziyordu.

Adam çatmış kaşları ile Serhat'a bakmayı sürdürdü.
Sonra kıyafetinin ense kısmından tuttuğu gibi onu havaya kaldırıp sertçe, tıpkı bir çöp gibi içeri doğru fırlattı. Serhat ise yere düşmüştü.
Kendisini küçücük yapma ihtiyacı hisseden Serhat kendisini büzmüştü. Elleri ise yüzünün yakınlarındaydı.
"Pislik!"
Adam kendisine sertçe bakmayı sürdürüyordu. Alp ise yatağında doğrulmuş her şeyi donuk bir surat ifadesi ile izliyordu.

Odada Alp'in annesi de vardı, oda sessizliğini koruyordu.
"Ne yapıyorsun lan kapının önünde?! Yoksa onu orada öldüremedin şimdi mi öldüreceksin?!"

"B-b-ben... b-b-en"
"Konuşsana lan! Bu çocuğa ne yaptığını ve bunun bedelinin kimin ödediğinin de farkında mısın?!"
"..."
İşte yine oluyordu, korkuyordu...
"Ona bakacaksın! Ne gerekirse alacaksın!"
Serhat konuşamadığı için sadece kafasını sallıyordu.
Adam ise bu sırada yumruğunu Serhat'a indirmişti.
Serhat ise kasılmış bir şekilde yerde kalmaya, ve babada vurmaya devam ediyordu.
Ne zaman ki Alp "Baba!" Diye bağırdığında vurmayı kesmişti.
"İyi sen acı bu ite!"

Sonra adam odadan sertçe kapıyı kapatarak çıktı, anne ise onu sakinleştirmek için hemen peşinden gitti. Öncesinde babayı sinirlendiren bir şey olmuştu, Serhat bunun ne olduğunu elbetteki bilmiyordu. Şimdi odada ikisi vardı, Serhat yerde kanlar içinde yatarken hıçkırarak ağlamaya başladı.
Gözünden akan yaşlar kanlara karıştı. Sırt üstü öylece yatarken ağlıyordu...
"Özür dilerim..."
Hıçkırıkların içinden çıkan bir özür dilerim pişmanlığı belli eder miydi?

Belki ederdi, belki edemezdi. Serhat zorluklarla kalktı yerinden, Alp'in yatağının yanına geldi, yatağın sağ tarafına gelip yere çöktü. Titrek elleriyle onun elini tuttu.
"Özür dilerim."
Hala hıçkırarak ağlıyordu, arada nefes alması zor olsa da hala daha hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu.
Onun elini tutmuştu ve hala daha tutuyordu.
Belki de ilk temas edişiydi ona, parmakları sanki karıncalanıyordu.

Alp ise şok olmuşcasına bakıyordu.
"Yemin ederim olsa keser veririm bacağımı sana. Yemin ederim yaparım. Vallahi ya vallahi."
Sımsıkı sıkmıştı onun elini. Alp ise gözlerinin dolmasına engel olamamıştı.
"Tamam ağlama."
Onun kendisine söylediği şeyi tıpkı bir emir gibi yerine getirmeye, hemen yapmaya çalışıp göz yaşlarını silse de yenileri dökülüyordu yanaklarına.
Ama hala daha elini bırakmıyordu, sanki bir sıcaklığında kalbine aktığını hissediyordu. Aradaki bağ, ya da her ne ise çoğalıyor gibi hissediyordu.

Özür dilerim •bxb•जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें