❝mavi gözlerinde yüzmek, sen yokken asla sahip olamadığım bir şey❞
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Saatin sesi odada sinir bozucu sesler çıkarırken çoktan gece yarısı olmasının verdiği heyecanla değiştirilmiş çarşaflarımda uzanıyordum. Yemekten döndüğümde görevliden odamı temizlemesini istemiştim ve şimdi tamamen temiz olan çarşaflarda uzanıp tavanı izliyor, Taehyung'u bekliyor olmak sakinleştiriciydi.
Hiçbir hazırlık yapmamıştım, vücudum gün içerisinde iki kez kasılmaktan çoktan mayışmıştı.
Biraz daha beklerim sanıyordum. Sahiden, Taehyung beni bekletir ve belki de bir bahaneyle gelmekten vazgeçebilirdi bile fakat kafamın böylesine boş olduğu bir gecede Taehyung şansıma beni üzmemeyi tercih etmişti. Kapıdan gelen yumuşak tıklatma sesiyle saatin bir kez daha ne kadar geç olduğunu hatırlamış, öyle doğrulmuştum yatakta. Ve belki de ses çıkarmadan adımlamam gerekirken ben Taehyung'a duyduğum özlem yüzünden patır patır koşarcasına açmıştım kapıyı. Değerdi.
Karşımda duran beden için, beni gördüğünde gözlerinde oluşan heyecan için yemin ederim değerdi.
Şu saatten sonra kim uyanırsa uyansın durmazdım.
"Sonunda."
Kollarım boynuna sarılıp onu içeri çekercesine sarıldığımda Taehyung bu hareketime içten bir kıkırtı sunup arkamızdan kapıyı kapatmıştı. Çok sürmedi onun da ellerini belime sararak bana sarılması. Gizli gizli buluşan aşıklar gibi sessizce orada dikildiğimizde Taehyung burnunu kulak altımda gezindirip kokumu içine çekmişti. İşte bu beni bitirirdi. Bana böyle dokunması, ondan asla beklemediğim şeyler yapması beni yaşatmaz, sonumu en güzel şekilde getirirdi.
"Kokunu unutmak üzereydim."
Kelimeleriyle yüzüne yerleşen memnun ifadenin ardından ben de gülümsemiştim.
"O halde bir daha uzak kalmazsın?"
Sesimdeki iğnelemeye karşı alt dudağını ısırmış, "Zaten kalamıyorum." diye fısıldamıştı.
Sadece ikimizin duyabileceği bu fısıltı mideme müthiş bir mutluluk karıncalanması depolarken parmaklarım üzerinde çok hafif yükselip, dudaklarımı onunkilere bastırmıştım. Memnuniyetle karşılamıştı beni. Dudaklarım hasretle dolgun alt dudağına sarıldığında Taehyung da benim gibi yoğun bir şekilde üst dudağımı yakalamış, beni kucağına alarak odamın içinde adımlamış ve yatağa kucağındaki bedenim ile oturmuştu. Bütün bunlar olurken dudaklarımız bir saniye bile ayrılmadı. Biz yalnızca soluklanmak adına birbirimizden koptuk, o kadar.
"Bu gece kalabilir misin?" diye sordum o kısacık boşlukta.
"Kalırım. Kalacağım da."
Yatakta kayan bedeni sayesinde ben de ilerlemiş sayılırken Taehyung ellerini belimden ayırmadan kendi sırtını yatak başlığına yaslayıp ayaklarını uzatmıştı. Üzerinde koyu gri, üst vücudunu sıkıca saran bir tişört vardı ve altındaki siyah, ince kumaşlı eşofmanın üzerinde oturmak oldukça rahattı. Kıvırcık sayılabilecek saçları gözlerine giriyordu, elimde olmadan müdahale etmiştim. O gözlerini kapattığında dövmeli parmaklarım istemsizce saçlarına ulaşmış, onları geriye itmişti. Taehyung'un açık alnı çok güzeldi. Ten rengini her zaman seviyordum ve o uzun saçlarını ikiye ayırıp şekillendirdiğinde alnını görmek beni nedense ten rengine daha fazla doyuruyordu.
