191.Ders Tevbe Sûresi 32-36

22 4 5
                                    

191. Ders :

10. Cüz, 8. Sûre, 191. Sayfa
Tevbe Sûresi
32-36. Âyet-i Kerîm'eler.

 بِسْــــــــــــــــمِ اللهِ الرَّحْمـٰـنِ الرَّحِيــــــمِ

32

يُرِيدُونَ أَن يُطْفِؤُواْ نُورَ اللّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ
"Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar."

Allahın nurundan murat

-Onun birliğine ve çocuktan mukaddes oluşuna delalet eden hücceti,

-Kur'an,

-Veya Hazreti Muhammedin (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) nübüvvetidir.

يُرِيدُونَ أَن يُطْفِؤُواْ نُورَ اللّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ
"Allah ise, nurunu tamamlamak dışında bir şeye razı değildir."

Allah ise tevhidi i'la etmek (yüceltmek) ve İslâmı aziz kılmaktan başkasına razı olmaz.

Ayet, onların Hazreti Muhammedin (صَلَّى اللهُُ عَلَيْهِ  وَسَلَّمَ) nübüvvetini ibtal etmek isteyişleriyle ilgili bir temsil olarak da görülebilir. Afakta yayılmış büyük bir nuru söndürmek için ağzıyla üfleyen nasıl onu söndüremezse, bu müşrikler de emellerine ulaşamayacaklardır.

وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
"Kâfirler hoşlanmasalar da."




33

الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ
"O ki, onu bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve hak din ile gönderdi."

وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ
"Müşrikler hoşlanmasalar da."

Ayetin bu kısmı, önceki ayetin bir açıklaması gibidir.

Önceki ayette "kâfirler hoşlanmasalar da" denilmişti. Burada ise "müşrikler hoşlanmasalar da" denildi. Bunda, onların peygamberi inkâr etmelerine, Allaha şirk koşmayı da ilave ettiklerine delâlet vardır.

"Onu bütün dinlere üstün kılmak için" ifadesi, hak dine bakar.

Veya Peygambere râci de olabilir.

"Din" kelimesindeki elif-lâm cins ifade eder. Yani, Allah İslamı diğer dinlere hâkim kılacak, İslam dini onları neshedecek, veya diğer din mensuplarına hâkim kılacak, onları zillete maruz bırakacak.






34

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّ كَثِيرًا مِّنَ الأَحْبَارِ وَالرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ
"Ey iman edenler! Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu, insanların mallarını haksız yollarla yiyorlar."

İlâhi hükümlerde rüşvet alıyorlar. Ayette "mal almak" yerine "mal yemek" ifadesi kullanıldı. Çünkü maldan en büyük maksat, onu yemektir.

وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ
"Ve Allah yolundan alıkoyuyorlar."

Allah yolu, Allahın dinidir.

وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
"Altın ve gümüşü yığan ve onları Allah yolunda harcamayanlarıelem dolu bir azapla müjdele."

✔️1-Kur'ân-ı Kerîm / Meâl / Tefsîr Okuyoruz📚 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin