BÖLÜM 24

4K 320 337
                                    

O gece, Yibo, sonunda yorgun düşüp Xiao Zhan'ın yatağında uyuya kalmıştı. Uzun zamandır hiç bu kadar mutlu ve her anlamda onu tatmin eden bir gece geçirmemişti. Dün gece, Xiao Zhan onu her öptüğünde hayatında onun gibi biri olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşünüp durmuştu. Her geçen gün ona ve hissettirdiklerine biraz daha bağlanıyor, günlerdir içinde bulunduğu rüyadan uyanmak istemiyordu... Rüyadan olmasa da şimdilik uykusundan uyanmak zorundaydı. Yavaşça gözlerini araladığında farklı hissettiren ama çok da yabancı olmadığı o odaya göz attı. Kesinlikle kendi odasından çok daha sıcak bir havası vardı, ya da Xiao Zhan'a ait olduğu için böyle hissettiriyordu. Çok geçmeden kafasını yatağın diğer tarafına çevirdiğinde odada yalnız olduğu gerçeğiyle yüzleşmişti. Daha birkaç saniye önce açılmakta zorlanan gözleri Xiao Zhan'ın orada olmadığını fark ettiğinde fal taşı gibi açıldı ve hızla yatakta toparlanıp yerde olması gereken kıyafetlerine baktı. Hepsi toparlanmış ve küçük bir askı yardımıyla dolabın kapağına asılmıştı. Xiao Zhan'ın kıyafetleri ortalıkta yoktu.

"Xiao Zhan!" diye seslendi, sesi oldukça gür olmasına rağmen cevap alamamıştı. Bir kere daha seslendi fakat yine cevap gelmedi.

O an kalbi yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı çoktan. Daha önce de böyle bir şey yaşamıştı ve bu şey, bir daha asla aynısını yaşamak istemeyecek kadar canını acıtmıştı. Bacaklarını karnına kadar toplamış bir şekilde yatakta otururken istemsiz bir şekilde dün geceyi düşünmeye başladı. Neyi yanlış yaptığını düşünürken tüm ihtimaller altyazı gibi, birer birer aklından geçiyordu.

"Eve geldik, Xiao Zhan mutluydu, mutfaktaydık, sonra onun odasına gittik, her şey onun istediği gibi ilerledi, hayır yanlış bir şey yapmadım, imkanı yok, hayır...acaba son sefer...üstte olacağım diye tutturduğum için mi kızdı? Ama hayır yine de o üstteydi, bu yüzden olamaz. Yoksa..kalçasına vururken canını mı acıttım?" Avucunu sinirle alnına dayadı ve birkaç kere oraya vurduktan sonra kendi kendine konuşmaya başladı "Sana bin kere söyledim değil mi? Kendini kontrol etmeni söyledim. Elinin ayarı olmadığı için onun canını acıttın işte. Aptalın tekisin."

Yibo hızla yataktan kalktı ve titreyen bacaklarına aldırmadan iç çamaşırını giydi. Odadan çıkarken hâlâ boxerını yukarı çekmekle uğraşıyordu.

"Xiao Zhan!" Oturma odasına ve banyoya bakarken aynı zamanda sürekli ona seslenip duruyordu. "Bu sefer neyi yanlış yaptığımı biliyorum. Özür dilerim."

Son olarak mutfağa baktığında Xiao Zhan'ı orada bulmuştu. Çoktan mükemmel bir kahvaltı hazırlamıştı ve dinlediği şarkı kulağındaki kulaklığa rağmen dışarıdan rahatça duyulabiliyordu. Sırtı Yibo'ya dönük bir şekilde tezgahta bir şeyler yaparken bir yandan da bedeniyle müziğin ritmine ayak uyduruyordu. Yibo, Xiao Zhan'ın onu duymama nedenini öğrendiğinde bir miktar rahatlamıştı fakat yine de yerine oturması gereken birkaç taş daha vardı. Xiao Zhan'ın hâlâ dünkü kişi olduğundan emin olmak zorundaydı. Korkarak ilerledi ve onu ürkütmemek için yavaşça kulağındaki kulaklığı çıkarttı.

Xiao Zhan hemen arkasına döndü ve karşısında Yibo'yu görmenin mutluluğuyla kollarını sıkıca boynuna doladı. "Sonunda uyanmışsın."

Yibo derin derin nefes alıp veriyordu. Gözleri korku içindeydi ve endişeyle bakarken birden boynunda hissettiği kolların verdiği rahatlıkla bedenini serbest bıraktı. Xiao Zhan sarılırken bedenini iyice ona dayadığı için Yibo, burnuna dolan şampuan kokusuyla deliye dönmüştü. Bir elini Xiao Zhan'ın beline dolarken boştaki eliyle de hâlâ kulağında duran diğer kulaklığı çıkardı.

"Bu kadar yüksek sesle müzik dinlemek kulağına zarar verir."

Yibo, konu Xiao Zhan olduğu zaman hep bir annenin şefkatini taşıyor, sevgilisinin üzerine titriyordu.

Black or White [Yizhan] ✅Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin