You Like That Girl So Much

2.7K 211 104
                                    

Sonunda Profesör Snape'in verdiği ödevleri tamamladıktan sonra masada yığılmış olan parşömen ve kitapları toparlayıp çantama tıktım. "Umarım hata yapmamışımdır" diye içimden geçirdim. Aklımda hala dün Cho'yla konuştuklarımız vardı ve yaptığım şeye tam odaklanamamış, zor bela bitirmiştim. Aslında birilerine içimdekileri anlatmak beni rahatlatmıştı ancak eski yöntemimi de ihmal edemezdim. İçimdekileri yazmak!

Çantamın içindeki minik cep kısmından siyah kaplı defterimi çıkardım. Boş bir sayfasını açtım ve etrafımı kontrol ettikten sonra ilk cümlelerimi yazmaya başladım. Kısa sürede ilk sayfayı doldurmuş, diğer sayfaya geçmiştim.

"Selam Aurora."

Duyduğum sesle ani bir şekilde defterimi kapattım. Yanımdaki de benim bu ani hareketimle korkmuş olacak ki biraz geriledi. Defterimi sıkıca tutmaya devam ederken başımı kaldırdım ve tanıdık silüete korku dolu gözlerle baktım.

"Merak etme okumadım yazdıklarını."

Tam yanımdaki sandalyeye oturdu. Defterimi kaldırıp ona döndüm

"Ani tepkim için üzgünüm George. Fazla dalmışım sanırım..."

Şaşkınca bana baktı.

"Bir saniye...İlk seferde George olduğumu nasıl anladın?"

"Şey...bilmem. Sanırım Fred'i fazla iyi tanıyorum. Y-yani seni de iyi tanıyorum tabii ki a-ama...Neyse boşver. Unut gitsin. Sen neden burdasın? Pek uğramazdın buralara."

"Ben Fred'i aramaya gelmiştim de"

"Fred'i mi? Kütüphanede mi?"

"Evet. Birkaç gündür sürekli geliyor. Hatta dün beni de peşinden sürükledi. Bu gün de tek başına geldi. Yemek için Ortak Salon'a da gelmedi. Ben de endişelendim. Seni görünce belki görmüşsündür diye yanına geleyim dedim."

"Hmm~ ben de geldiğimden beri hiç görmedim. Kafamı derslerden hiç kaldıramadım yani önümden geçtiyse bile görmemişimdir."

"Neyse o zaman. Ben bir de diğer bölümlere bakayım."

"Tamam. Umarım bulursun."

"Umarım..."

Oturduğu yerden kalktı ve yanımdan uzaklaştı. Ben de o gidince tekrar defterimi çıkardım ve yazmaya devam ettim.

Fred'den

Aurora'nın yanından ayrılıp bu tarafa gelen ikizimi görünce hızlıca raflardan herhangi bir kitap alıp arkamdaki masaya oturdum. Ortalardan bir sayfa açtıktan sonra mükemmel oyunculuk yeteneklerimle okuyormuş gibi yapmaya başladım.

"Fred! Ne yapmaya çalışıyorsun sen?"

Fazla sıkıcı kitaptan kafamı kaldırıp ikizime döndüm.

"Kitap okuyorum Georgy"

Masadaki kitabı aldı ve üzerindeki yazıyı sesli bir şekilde okudu.

"'Eski Çağlardan Bu Güne Bitki Bilimi' mi? Ciddi misin?"

"E-evet. Derse hazırlıklı gitmeliyiz değil mi?"

Derin bir şekilde nefes verdi.

"Buraya bunun için gelmediğini anlamak pek de zor değil"

Elindeki kitabı rafa geri koydu.

"Gel benimle"

"Ne? Neden?"

"Gel işte..."

Kolumdan tuttu ve beni çıkışa doğru çekiştirmeye başladı. Kütüphaneden çıktıktan sonra Gryffindor Ortak Salonu'na geldik. Boş bir yer bulup oturdu ve sonunda kolumu bırakınca ben de karşısına oturdum.

"Neden beni oradan apar topar çıkarın acaba?"

"Bu aralar orada durmaya fazla meraklısın hm?"

Sessiz kaldım.

"Oraya neden gidiyorsan bunu bilmeye hakkım olduğunu düşünüyorum. Seni de buraya onun için getirdim apar topar. Bana her şeyi anlat."

"Ortak Salon mu? Daha iyi bir yer olamazdı. Herkesin içindeyiz George."

"Biliyorum. Ama sen kütüphanede olunca yalnız yemek yemek istemedim. Sen bana anlatırken ben de yemeğimi yiyeceğim."

Önüne bir tabak çekti ve yemeğe gömüldü. Dolu ağzıyla bana döndü ve konuşmaya çalıştı

"Son onlot donloyorom bon"

Derin bir şekilde nefes verdim ve parmaklarımla oynayarak konuşmaya başladım.

"Aurora'yı tanıyorsun değil mi? Ah...Benimki de soru işte. Tabii tanıyorsun."

Yediği yemek boğazına durmuş olacak ki birden öksürmeye başladı. Aynı zamanda öksürüklerinin arasında zorlukla konuşmaya çalışıyordu.

"Biliyordum! E-en başından beri ÖHÖM! anlamıştım"

Önümde duran suyu ona uzattım.

"Daha lafımı bile bitiremedim ki George"

Suyu tek yudumda içtikten sonra kendine geldi ve oturduğu yerde biraz dikleşip tekrar bakışlarını bana çevirdi.

"Tamam tamam. Sessizce dinleyeceğim en başından anlat."

Derin bir şekilde nefes alıp verdikten sonra konuşmaya başladım.

"Hatırlıyor musun Aurora ilk senesinde yanlış sınıfa girmişti."

"Evet bizim dersimize girmişti."

"O gün ona yardım etmiştim."

"Hmhm"

"İşte aynı gün dersten sonra bahçede kitap okurken bir süre onu izledim. O kadar sevimliydi ki Georgy... Düşünsene tam karşında kocaman cübbesiyle kendinden büyük bir kitabı okumaya çalışan kıvırcık saçlı beyaz tenli bir 1. sınıf öğrencisi...

Gülümseyerek beni dinlemeye devam ediyordu. Bir süre duraksayıp daha sonra devam ettim.

" Sonra o gün yanına gittim, tanıştık. Sonrasında ise baya yakınlaştık. Belki sen de hatırlarsın Hufflepuff'lı bir arkadaşı vardı, o sene sürekli yanımıza gelirlerdi."

"Evet hatırlıyorum. Sahi, o zamanlar gerçekten çok yakındık"

"Evet. Ondan sonraki sene de... Ama geçen sene git gide benden uzaklaşmaya başladı. Bu sene de...Biliyor musun? Bu sene hiç konuşmadık."

"Ciddi misin?"

"Evet. Birkaç kez onu gördüğümde selam verdim ama sadece bana sahte bir şekilde gülümsedi. Konuşmadı bile!"

"Oysaki benimle gayet de konuşuyor."

"Ne?"

"Evet. Kütüphanede biraz garip davrandı a-  Bi saniye...Kütüphaneye onu izlemeye gidiyordun!"

Olumlu anlamda başımı salladım. Yüzündeki gülümseme daha da büyürken bana yaklaştı ve fısıldayarak konuştu.

"Ondan fazlasıyla hoşlanıyorsun."






𝑮𝒐𝒃𝒍𝒆𝒕 𝒐𝒇 𝑭𝒊𝒓𝒆-𝑭𝒓𝒆𝒅 𝑾𝒆𝒂𝒔𝒍𝒆𝒚Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin