kai, bilinmeyen numarayla olan son konuşmalarından sonra biraz kırılmıştı.dışarıdan belli olmasa da aslında çok fazla arkadaşı yoktu ve bazen sosyal çocuklara özeniyordu. hele de soobin gibi çevresi çok geniş insanlar onu etkiliyordu, nasıl olurda koskoca bir okul tek bir öğrenciyi tanırdı ki?
düşünceli bir tavırla okula girdi, morali bozulmuştu yine. sınıfına yürüdü ve kimseye bakmadan sırasına geçti. kulaklıklarını taktı, ardından başını sıraya koydu, biraz daha uykuya ihtiyacı vardı.
---
"ne demek okula gelmeyeceğim bugün?"
karşı taraftan bayık bir ses geldi.
"hyuka, kanka dün nasıl yediysem sabahtan beri kusup duruyorum."
kai arkadaşına çok üzülmüştü ama elinden gelen bir şey yoktu. beomgyu bazen kendisinin insan olduğunu unutup kara delik gibi yörüngesine giren her şeyi sindiren midesine fazla yükleniyordu ve bunun bedelini ağır ödüyordu. "bekle beni, okuldan sonra yanına geliyorum."
beomgyu'dan gelen belli belirsiz onaylama kai'ın canını sıkmıştı. minik bebeği kim bilir ne haldeydi şu an. "şimdi git ilaçlarını alıp uyu, ders başlayacak burada da. seni seviyorum."
---
bugün beomgyu olmadığı için tek oturmak zorundaydı fakat canı hiç tek oturmak istemiyordu. sınıfta onunla oturabilecek biri var mı diye etrafına bakarken ona doğru gelen taehyun'u gördü. "selam kai, bugün yanın boş sanırım?"
yanına oturacak birini bulduğu için sevinçli olan şirin çocuk gülümseyerek kızıl oğlanı onayladı. "evet, beomgyu bugün gelemeyecekmiş. sen oturmak ister misin?"
taehyun da gülümsedi ve başını salladı. çantasını alarak kai'ın yanına oturdu. "hoş geldin~"
kai'ın tatlı sesi ikisini de gülümsetmişti. tabii yan sıradaki Soobin bundan pek hoşlanmışa benzemiyordu.
sabah dersleri nihayet bitmişti. öğle arasında herkes heyecanla bir şeyler yaparken bazıları kılını bile kıpırdatmamıştı. "sen yemek yemeyecek misin tyunie?"
kızıl saçlı genç sadece 'hayır' anlamında başını sallamakla yetindi. bunun üzerine kai omuz silkti ve sabah hazırladığı sandviçi çantasından çıkarttı. "tanrım," aradan birkaç dakika geçtikten sonra taehyun'un huysuzca mırıldanması duyuldu. "tanrım, çok ses var. uyuyamıyorum!" cümlesi biter bitmez dikleşmiş ve kızgın bakışlarını sınıfa dikmişti.
o an kai'ın aklına düştü, bilinmeyen numara taehyun olabilir miydi? "şey, istersen onları uyarabilirsin?"sunduğu öneri ona göre çok mantıklıydı. fakat, "söylesem de beni dinleyeceklerini sanmıyorum." işin bir de bu tarafı vardı.
"belki de dinlerler?" sonuçta kai bilinmeyen numaranın uyarısını dikkate almıştı. taehyun yüzündeki ukala sırıtışla yavaşça kai'a döndü. "emin ol kimse kendinden başkasını düşünmüyor."
bu konuda haklıydı. kai çekingen doğası yüzünden bir şeyden rahatsız olsa da dile getirmekte zorluk yaşıyordu. arkadaşının söylediklerindeki haklılık paını düşünürken taehyun bir anda onun boştaki elini aldı ve kendi saçlarının üzerine koydu. "saçlarımla oynasana, uykum gelir belki."
kai tebessüm ederek onu onayladı ve saçlarını okşamaya başladı. taehyun'un sıraya koyduğu yüzünün yavaş yavaş gevşemesinden uykusu olduğu anlaşılıyordu.
tam taehyun'un artık iyice uyku moduna geçtiği sırada bacağında hissettiği acıyla aniden yan tarafına döndü. soobin kızgınlıkla onları izliyordu, yanında diğer sınıftan felix de vardı. neden onun bacağına basketbol topu atmışlardı ki?
"kusura bakma, yanlışlıkla oldu."
soobin'in pek de üzgün çıkmayan sesi ve felix'in kızgın bakışları eşliğinde yutkundu ve sessizce mırıldandı. "sorun değil."
ikili başlarını sallayıp bakışlarını ondan çektiğinde kaşları havalandı. bu da neydi?
---
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
01/08/2021: eski halini okuyanlar bilir, bu kurguda bir nebze taebinkai aşk üçgeni vardı fakat düzenlerken bunun gereksiz olduğuna karar verdim, onun yerine başka detaylar ekleyeceğim.
