2.0

1.6K 176 83
                                    

dudaklarının dibindeki dudakları görmesiyle cümlesini bitiremeden sesi kısılmıştı kıvırcık saçlı oğlanın. şimdi gözleri sadece parıl parıl parlayan dolgun et parçalarındaydı. aklına önceki minik öpücükleri gelirken yanaklarının ısındığını hissetti ve aceleyle önüne döndü.

fakat soobin işin böyle gitmesini istemiyor olacak ki onun başını yavaşça kendine çevirdi. kısık gözleri daha baygın bakarken kai sadece yutkunmaya çalışıyordu.

"n-noldu soobin?"

baygın bakışların odağı bu sefer diğerinin gözleriydi. gözleri buluştuğu anda görünmez bir el sanki ikisinin de kalplerini sıkıştırmıştı. kalp atışları birbirine senkronize bir şekilde hızlanırken soobin şekilli dudaklarını dilinin ucuyla ıslattı. kıvırcık oğlanın bakışları anında onun dudaklarına inmişti.

"hani bana beni cezbet dedin ya?"

her bir kelimeden sonra dudaklarının arasındaki mesafe biraz daha azalıyordu.

"şu andan itibaren başlayabilir miyim?"

ve daha fazla dayanamayarak kai'ın gerginlikle dişleyip durduğu güzel dudaklarını kendi dudakları arasına aldı. bu sefer geçenki gibi minik bir öpücükle yetinmek değildi amacı. kai'ı seviyordu, seviyordu ve öpmek istiyordu da. bunu ona hissettirmeliydi.

öte yandan öpücüğü sadece dudak temasına kadar ilerletebilmiş olan kai için her şey çok farklıydı, yeniden doğmuş gibi hissediyordu. belinde gömleğinin üzerinden hissettiği sıcak elle kısık sesli bir inleme bıraktı, çok tecrübesizdi.

duyduğu ses soobin'i mutlu etmişti, bir sonraki aşamaya geçerek diğerinin dudaklarını yavaşça emmeye başladı. tadı şekerden bile tatlı olan dudaklar aklını kaybetmesine neden olacaktı. omzunda hissettiği eller baskın karakterini kuvvetlendirmiş, bir anlığına küçüğünden ayrılmıştı.

kai daha ne olduğunu anlayamazken bir anda kendini uzun olanın kucağında buldu, fakat daha olayları kavrayamadan dudaklarında ilkinden daha sert bir baskı hissetti, belindeki eller sıkılaşmıştı.

aldığı kesik nefes ikisinin dudakları arasında kaybolurken emme faslı bu sefer uzun sürmemiş, büyük olan işin içine dilleri katmıştı. dilleri birbirine değdiği ilk anda kai yüksek sesli bir inleme bıraktı ve bedenini havalandırdı. belindeki ellerin gömleğinin içine doğru kaydığını görünce dudaklarını ayırdı ve bitik haliyle fısıldadı.

"b-bence burada durmalıyız."

ters bir tepki almamasına sevinen soobin biraz önce çocuğun dudaklarını sömüren kendisi değilmiş gibi şirince gülümsedi ve kai'ı kendine çekip sıkıca sarıldı.

"beni mahvediyorsun ve her seferinde sana daha çok bağlanıyorum."

cümlesini bitirip kıvırcık saçların tepesine masum bir öpücük kondurdu. birkaç dakika sonraki teneffüs zilini duyana kadar öyle durdular ve kai soobin'in kalbinin neden kendisininki gibi olduğunu düşündü.

---

öpüştürdüm
yine.

be quiet, sookai ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin