1.9

1.7K 185 86
                                    

soobin adeta donup kalmıştı. her şeyi bekliyordu ama böyle bir cevap beklemiyordu.

"c-cezbetmek?"

kai şirince gülümsedi ve başını yavaşça sola doğru eğdi. "beni seni sevmeye ikna et demek istedim soobin-ah."

ardından zarifçe kıvırcık saçlarını karıştırdı ve gözlerini kaçırarak fısıldadı. "zaten pek de zor olacağa benzemiyor."

uzun olan onun son dediklerini anlamamıştı. "efendim?"

diğeriyse onu duymamış gibi yaptı ve üşüyen ellerini birbirine sürttü. "bu dersi kaçırdık, sonraki derse kadar burada takılmalıyız." eğer herhangi bir hoca onları görürse işin içinden çıkamazlardı. kai dersleri iyi olduğu için yırtabilirdi, bir ihtimal.

"o zaman.. gel arkadaki banka oturalım."

soobin hiç vakit kaybetmeden küçüğün elini kavradı ve birlikte arkaya gittiler. ancak bank da uzun zamandır kimse oturmadığı için buz gibiydi. kai oturur oturmaz dudak büzmüş ve homurdanmıştı. "popom dondu ama benim."

uzun oğlan iyice arkasına yaslanmış onun şirin hallerini izliyordu.

"bakmasana soobin."

kai kızarmaya başlayan yanaklarına soğuk ellerini yasladı ve utançla konuştu. "sen beni izleyince yanaklarım kızarıyor."

büyük olan çığlık atıp kalp krizi geçirmek istiyordu şu an. kai'ın bu halleri o kadar tatlıydı ki. yaslandığı yerden ayrıldı ve kai'ın önünde diz çökerek büyük elleriyle tombul yanakları kavradı. "neden bu kadar sevimlisin?"

kıvırcık saçlı beklemediği bu iltifat karşısında gözlerini kocaman açtı. "ha?"

soobin ise sadece gülümsedi ve ellerinin altındaki soğuk elleri tuttu. "ellerin çok üşümüş, ısıtabilir miyim?"

şirin olanın masumca gözlerini kırpıştırmasıyla soobin elleri sıkıca tuttu ve sıcak nefesini ellere üflemeye başladı. nedenini anlamadığı bir şekilde kendi elleri çok fazla üşümezdi, şanslıydı. birkaç saniye nefes üfledikten sonra ellerini ayırmadan biraz önce kalktığı yere oturdu ve bir eli kendi eliyle birlikte cebine koydu, diğerini usul usul okşuyordu.

"böyle oturmak senin için zor olmaz mı?"

kai'ın sorusuyla uzun olan çevreye baktı. arka kapının önünde gördüğü kartonlarla gülümsedi ve birkaç dakikalığına kai'ı bankta yalnız bıraktı.

onun ne yaptığını merakla izledi kai. soobin birkaç koliyi parçalamış ve üst üste koyarak duvarın dibine koymuştu. ardından nereden bulduğunu bilmediği eski birkaç okul hırkasını da kartonların üzerine koydu.

"gelebilirsin bebeğ- kai."

soobin az kalsın ağzından kaçıracaktı. kıvırcık saçlıya söylemek istediği bir sürü sevgi sözcüğü vardı ama sabretmesi gerekiyordu.

diğeri geldiğinde sırtını duvara yaslayarak yaptığı yere oturdu. kai'ın sorar bakışlarını gördüğünde önünü işaret etti.

"ellerini rahat tutabilmem için böyle oturmamız gerek."

yanakları yine kızarıyordu kıvırcığın. yine de itiraz etmedi ve yavaşça soobin'in önüne oturdu. şimdi soobin onun ellerini kavramış ve yine onun ceketinin cebine sokmuştu. ensesinde uzun olanın nefeslerini hissederken zorlanıyordu kai.

"bana sormak istediğin herhangi bir soru var mı?"

avcundaki elleri ovuştururken mırıldandı soobin. 'kucağındaki' çocuğun saçlarından gelen kokuyla bu soğuğa rağmen mayışmıştı.

"yok sanırım." iyice büzülüp bedenini küçültürken aklına gelen şeyle heyecanla soobin'e döndü kai.

"beni ilk ne zaman sevmeye başladın?"

fakat döndüğü zaman soobin ile yüzlerinin bu kadar yakın olacağını tahmin edememişti.

---

---

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
be quiet, sookai ✓Where stories live. Discover now