1.1

2.3K 247 420
                                    

"kai!?"

yüksek ve kırgınlık barındıran sesi duymalarıyla kai ve taehyun hızla birbirlerinden uzaklaştı, soobin ne ara gelmişti?

"burada ne oluyor?"

üzerlerindeki gözleri fark eden kai yerinden kalktı ve adeta koşarak soobin'in yanına geldi. "lütfen daha fazla bağırma."

soobin sinirle yanındaki çocuğa baktı fakat yüzünü gördüğü an yumuşuyordu. yine de yumuşadığını belli etmemeye çalıştı. "burada ne noluyor, huening kai?"

bu soobin'in kai'a ilk defa tam adıyla seslenişiydi, kai kendini garip hissetmişti. sanki biraz da kalbi kırılmış gibi?

bu hissi önemsememeye çalışarak soobin'in kolunu hafifçe tuttu. taehyun'un meraklı bakışlarını üzerinde hissediyordu ama şimdi soobin'i bırakamazdı, daha onun neden sinirlendiğini bile anlamamıştı. duyduğu sürtünme sesiyle gözünün odağından çekerek sırasından kalkan taehyun'a çevirdi.

gözleriyle 'lütfen gelme' dercesine baktı, taehyun bu bakışlara karşılık başını salladı ve iç çekerek sırasına geri oturdu.

---

"taehyun'la sevgili misiniz?"

soobin yaslandığı duvara iyice abanarak aralarında süregelen sessizliği bozdu.

"ne? hayır yok öyle bir şey! bu da nereden çıktı?"

alayla kahkaha attı uzun olan, nereden mi çıkmıştı? "sınıfa girdiğimde öpüşüyor gibiydiniz."

kai kaşlarını çattı, soobin bağırana kadar taehyun'la yakın olduklarının farkında bile değildi. "ben sadece çikolatamı yiyordum, sen yanlış görmüşsün."

boş boş ayakta dikilmekten yorulduğu için soobin'in yaptığı gibi duvara yaslandı ve konuşmasına devam etti. "üstelik taehyun ile benim aramda sandığın tarzda bir ilişki yok. taehyun benim için normal bir arkadaş,"

duydukları soobin'i neredeyse mutlu edecekti, tabi cümlenin sonunu duymasaydı.

"aynı senin gibi."

anlık siniriyle duvardan ayrıldı ve kai'ın dibine kadar girdi.

"ikimizi aynı kefeye koymayı aklından bile geçirme,"

elinin üzeriyle kai'ın kızarmaya başlayan yanağını yavaşça okşadı.

"aksi takdirde o kefeden çıkmak için aklına gelebilecek her şeyi yaparım."

donup kalan ve nefes almayı bırakan çocuğa kalp yakan arsız bir gülümseme bahşederek ondan uzaklaştı.

ardından yüzündeki arsız gülümsemeyi silerek masum halini takındı. cebinden çikolatayı çıkarttı ve sevimlice konuştu.

"bu çikolatayı da beomgyu gönderdi kai~"

---

beomgyu'nun kalbi durmak üzereydi.

yeonjun masada ona doğru eğilmiş ve dudaklarını yalayıp konuşurken, hele de birkaç düğmesi açık olduğu için okul gömleğinin altından göğsü görünürken kalbinin hâlâ atması mucizeydi. "beni dinliyor musun beom?"

duyduğu sesle yüz kızartıcı hayallerini yarıda kesti ve yutkunarak sevdiğini cevapladı. "e-evet, tabi ki dinliyorum."

yeonjun elbette ki çocuğun kendisine olan ilgisini fark etmişti ve içten içe onun bu haline gülüyordu. sonuç olarak beomgyu'nun güzel bir yüzü ve şirin bir vücudu vardı, neden ona bir şans vermesindi ki? "o zaman cevabın nedir?"

işte bu kısma beomgyu'nun ne cevap vereceği meçhuldü. "cevap?"

yeonjun biraz önce ıslattığı dudağını yavaşça dişledi ve soğuk terler akıtan beomgyu'ya biraz daha yaklaşarak fısıldadı. "evet beomgyu, cevap."

transa girmiş gibi sadece dudaklarını izleyen çocuğa en can alan gülümsemesinden verdi, biraz oyun oynamakta sakınca yoktu.

---

"biraz hızlı olsan nasıl olur soobin? yoksa senin biricik bebeğin benim biricik hyunjin'imi kapacak."

sertçe elindeki basketbol topunu soobin'in göğsüne atarken tısladı felix.

"hadi ama lix, sen de hyunjin'i elde etmek için biraz çaba sarf edebilirsin?"

soobin'in attığı top potadan geçerek basket olmuştu, seslice güldü. zil yeni çalmıştı ve şu an muhtemelen herkes yemekhanede ya da sınıftaydı.

"senin gibi hoşlandığım çocuğa 'sessiz ol' diye mesaj mı atayım? istemez canım, kalsın."

tam arkadaşına cevap verecekken gelen bildirim sesiyle duraksadı soobin, kai ona mesaj atmıştı.

alayla kahkaha attı ve ona 'ne oluyor' bakışı atan felix'e telefonunu gösterdi. "sessiz ol diye mesaj attığım çocuk şimdi bana ilk mesajı atıyor. sence hangimiz daha beteriz?"

soobin, kısa olanın sinirlenince vahşi bir kaplana dönüşeceğini bildiği için bir anda aklına bir şey gelmiş gibi yaptı.

"aa, koç tüm kaptanları çağırmıştı. oraya gitmem lazım, bay bay lixie!"

koşarak kapalı sahadan uzaklaştı, sahaya giren hyunjin'i görmesiyle keyfi yerine gelmişti. şimdi cidden koçun yanına gitmeliydi, oflayarak okul giriş kapısına yöneldi.

---

---

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
be quiet, sookai ✓Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt