Bölüm 2

25.7K 885 86
                                    

*DÜZENLENDİ*

Bölüm 2

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra tekrar açtım. Önümdeki İngilizce sınavı ile bakışmam hala sürüyordu. Bu sene İngilizcem düşmüştü. Bu da canımı sıkıyordu ama konular ciddi anlamda zor.

Yapabildiklerimi yapıp kağıdı teslim ettikten sonra çantamı alıp sınıftan çıktım. Bizim okulda sınav sistemi bir acayip idi.

Kendi sınıfıma girip sıraya oturdum ve telefonu çantamdan çıkarıp annemi aradım. Biz de, annemler de şu anda öğle arasındalardı. Üçüncü çalışta açtı.

"Efendim kızım?"

"Nasılsın anne? "

" İyiyim kızım sen nasılsın? Ben de seni arayacaktım."

"İyiyim ben de. Aşağı ineceğim birazdan. Tost falan alacağım. "

" Tamam kızım. Çok dikkat et kendine. Eve gidince temizlik yapmayı unutma. "

" Of. Tamam anne ya. Neyse görüşürüz. "

" Anneye oflanmaz. Görüşürüz kızım. "

Telefonu kapatıp çantama attım. Esra gelip yanıma oturdu. Bir kaç dakika sonra beraber aşağıya inip tost aldık ve boş masalardan birine oturduk. Sabah kahvaltı yapmadığım için karnım gurulduyordu.

Okul bittiğinde okuldan çıkıp durağa yürüdüm. Paramı ve kulaklıklarımı çantamdan çıkardım. Kulaklığımı kulağıma takıp şarkı dinlemeye başladım.

Arkadan bir el gözlerimi kapatınca korkuyla irkildim. "Kimsin ya ?" diye bağırdım. Gülüp önüme geçti. Ateş abi olduğunu görünce rahat bir nefes verdim. Gülümsemesi solup yüzünü düşünceli ve hüzünlü bir hal aldı. "Ne oldu ?" diye sordum.

"Seni evine bırakayım. Hem konuşmuş oluruz."

Başımı onaylar anlamda sallayıp arabaya bindim. O da binince arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı. Yolun yarısına geldiğimizde durmasını söyledim. Arabayı durdurunca sordum. "Neyin var ?" Sıkıntılı bir nefes verip konuşmaya başladı.

"Kardeşim. Sana söylemiştim, öldü diye. Meğer ölmemiş. Çok sevgili (!) dedeciğim ailemize kız çocuk yakıştıramayınca,onu çocukları doğumda ölen bir aileye vermiş. O aile de Mira'yı kendi çocukları sanıyorlar. Şimdi onu aramaya başladık. Ama yok, bulamıyoruz. İki hafta oldu. Daha nasıl göründüğünü bile bilmiyorken işimiz çok zor. Canımı en çok sıkansa annemin mutluluğu. Kızını bulacağına inanıyor. Eğer elimizde başarısızlık olursa bir kere daha yıkılacak."

Anlattıklarını can kulağıyla dinledim. Gözlerim dolmuştu. Bir insan nasıl bu kadar cani olabilirdi? Hiç mi canı yanmamıştı? O kıza nasıl davrandıklarını bilmeden nasıl yaşayabilmişti? Ateş abiye baktığımda üzgün bir şekilde yola baktığını gördüm. Belli ki o da kardeşini çok seviyordu. Yıllarca kardeşinin yokluğuyla yaşamıştı. Belki de alışmaya başlamıştı ama son anda bu gerçek bütün dünyasını altüst etmişti.

"Yapabileceğim bir şey var mı? Belki daha önce görmüşümdür?" Bana bakıp burukça gülümsedi. "Olsaydı söylerdim ama tanıyabileceğini sanmıyorum. Onun hakkında tek bildiğim İzmir'de yaşadığı. İstanbul'da doğdu ama o pislik onu İzmir'deki bir aileye vermiş. Görmüş olamazsın."

Başımı salladım. Arabayı çalıştırıp gaza bastı.

***

Saçlarımı arkaya atıp ofladım. 1 saattir temizlik yapıyordum ve acayip derecede yorulmuştum. Ev işi yapmayı seven bir insan değildim ama annem zoruyla yapıyordum. Aslında yapmak zorunda değildim fakat annem eve geç geliyordu ve iş yerini de temizlediği için yoruluyordu.

Abim Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin