2.5K 374 90
                                    

jisung ve onun kendisi gibi animagus olabilen arkadaşları, dönüşümün nasıl tuhaf hissettirdiğini ve bazen acıttığını bilirdi. bütün vücudunuz olduğundan kat kat küçük bir hayvana evrilirken tüm düşünceleriniz ve hisleriniz aynı kalır, yalnızca görüş açınız ve bedeninizi kullanma şekliniz değişirdi. tüm bunlar gerçekleşirken sadece BÜYÜ HARİKA BİR ŞEY" diye düşünürdünüz. (en azından seungmin bu yeteneğini keşfettiği ilk seferde, şamarcı söğütün içerisinde, bu şekilde bağırmıştı. jisung keşfettiğinde sadece kendisiyle gurur duymuştu ve felix... o sadece bayılmıştı. özellikle de arkadaşlarının aksine o turuncu kürkünü ve sivri dişlerini gördüğü esnada)
epey tuhaf bir duyguydu, ancak büyünün böyle mucizevi yanları vardı ve Jisung bunu avantaj olarak kullanmaktan çekinmeyen cesur bir büyücüydü.

öyle ki, şimdi de genel olarak sarı ancak bazı kısımları beyazla kaplı sevimli ve kocaman gözlü bir kedi kılığında "ne yapıyorum ben" diye düşünerek, minhonun her zaman gelip kedileri sevdiği yerde, soğuk zeminde yatarak beklemeye başlaması da bu cesaretini kanıtıydı. tam olarak nasıl göründüğünü bilmese de bu sıcak hissettiren ve sarı renkli tüy yumaklarının altında yumuşacık ve mutlu hissediyordu.

doğrusu bu yeteneklerini nasıl kullanmaları gerektiklerini bile bilmiyor oluşu epey ironikti. 3 aptal arkadaş gecenin bir yarısı, bir tilki bir kedi ve bir köpek olarak etrafta dolaşıyor  farklı bedenlerini keşfetmeye çalışıyor ve ardından kendi bedenlerine geri dönene kadar can çekişiyorlardı. bundan zevk alıyor olmaları ise en büyük sorunları olabilirdi. mesela bir ravenclaw olup da böyle bir yeteneğimi keşfetseler ilk yapacakları şey mcgonnagal ile konuşmak ve üstün biçim değiştirme yeteneklerinin nereden geldiğini araştırmak olurdu. ancak kendileri sadece karanlık ormanda dolaşmak için kullanıyordu ve buradan da anlaşılacağı üzere akılları kesinlikle başlarında değildi.

şu an minhonun her gün geldiği ve kedileri sevdiği, ıslak çimenler ve ay ışığından başka hiçbir şeyin olmadığı ortamda, sarı ve sevimli tüylü bir kedinin bedeninde ancak kesinlikle kafayı yiyen düşüncelerindeki han jisung kendi kendine ne zaman gelebileceğini, nerede olduğunu, neyle vakit geçirdiğini, kendisini nasıl seveceğini ve bunlara nasıl katlamacağımı düşünürken bir yandan da kaşımak için ulaşamaması yüzünden kriz geçirmek üzere olan kedi bedenini sakin tutmaya çalışıyordu.

sonra bu düşünceler içinde boğuşurken yakınlarda gelen sesleri ve çıtırtıları duyud. küçük kedi kalbi heyecanla çarpıyordu ve artık kalp krizi geçirme imkanı daha yüksekti. acaba animagus olarak ölürse o olduğunu anlarlar mıydı diye düşünmeden edemezken kendini sıcacık bir kucakta ve yumuşakça kendini seven parmakların arasında buldu jisung. ancak bulamadığı şey aradığı gözlerdi.

"merhaba küçük kedi. özür dilerim rahatsız ediyorsam ama changbin beni azarladıpı için burdayım" mutsuz bir ses tonuyla konuşan kişiyi görmek için dönmeye çalışsa da kendisini sıkıca kavrayan parmaklar buna engel oluyordu.

"ona çok dertliyim çünkü aşık oldum dedim ama bana defolup gitmemi ve minho gibi kedilerle dertleşmemi söyledi. aslında minhonun bunu yaptığını bilmiyordum ama belki işe yarar diye geldim küçük kedi"

Jisung, asla duyması gerekmeyen cümlelere hazır olamadığı için yerinden kıpırdanıp koşarak uzaklaşma istediğini "lütfen gitme" diye masumca seslenen bu çocuğun sesiyle bastırdı ve kendine bunu yaptığı için başına bela alacağını bilerek kızdı. hadi ama, lanet olası kedi aşığı lee minhonun bugün mü gelmeyeceği tutmuştu?

"ben sanırım çok fena aşık oldum bak ama çok saçma. gidip seungmin sana aşık oldum desem "aşk denen şey insanın sadece kendi eksikliklerini ve ihtiyacı olanları tamamlayabilecek bir başka insan aramasında ibarettir. yani bu bile çıkarlara göre olduğundan aşk denen duygunun varlığının ne kadar söz konusu olduğu tartışmalı bir durumdur." diyeceğine eminim. beni yanlış anlama ama kütüphanede onu gözetlerken bir kızla konuşurken duydum. kıza üzüldüğümü de söyleyemem."

cat|minsung✓Where stories live. Discover now