¹¹

2.4K 344 70
                                    

"merak ediyorum da profesör mcgonnagal. acaba animagus haldeyken birisi bize iltifat ederse o iltifatı sadece animagus halimizin mi üzerine alınmamız gerekir yoksa o halimiz de bizden bir parça olduğundan her iki beden için de edildiğini söyleyebilir miyiz?"

han jisung koridorda yakaladığı biçim değiştirme profesörlerine art arda sorduğu sorularla çileden çıkartmaya çalışıyordu. yine de sakin bir ses tonuyla kendisine "o an animagus halindeysen yalnızca animagus halin için söylenmiştir elbette. ama bu saçma sorularınızın nereden geldiğine anlam veremedim han jisung, acaba bir sorununuz mu var?"

jisung sonunda kendisine işlerini hallettiklerini işaret eden arkadaşlarını gördüğünde" teşekkür ederim profesör" dedikten sonra oyalamayı bırakıp, ikinci kattaki koridorun bir ucunda bulunan, yıllardır kimsenin uğramadığımdan kendi boş uğraşları için kullandıkları kızlar tuvaletinde kendisini bekleyen arkadaşlarının yanına doğru hızlıca ilerledi.

içeri girdiğinde de burnuna dolan kokularla gülümsemeye başladı bile. amortentianın bazı ilginç yanları söz konusuydu. eğer bu iksiri içerseniz aşktan deliye dönmeniz ve bunu bilinçli yapmamanız söz konusu olurdu ve etkisi geçtiğinde mutsuzkupunuza sebebiyet verirdi. ancak, sadece yanına yaklaşır ve bütün odayı saniyeler içinde dolduran kokusunu koklarsanız gerçekte sevdiğiniz kişinin veya eşyaların kokusu içinizi doldurur ve sizi kesinlikle mutlu ederdi.

kısacası içerseniz zorla aşık olurdunuz, koklarsanız ise asıl duygularınızın kimin için olduğunu anlardınız. öyle garip ve kendi içinde tezat oluşturan bir iksirdi ve jisung içeri girer girmez burnunu dolduran kokuların ne olduğunu anlamaya çalışmakla meşguldü.

iksiri tamamladığını söyleyen seungmin neşeyle başardığı işe baktı. doğrusu sabahki ağır yenilgisinden ve atlattığı badirelerden sonra ilk defa neşesi yerindeydi. bu iksiri değil yapmaları, öğrenmeleri için bile iki hafta sonraki iksir derslerini beklemelilerdi ancak bu üç aptal arkadaş kesinlikle çok aceleci, meraklı ve yapabildiklerine bakılırsa bir o kadar da yetenekliydi.

"çok güzel kokuyor" diyordu felix "aynı dün yaptığım kurabiyeler gibi bir koku alıyordum ilk başta ama şimdi daha çok sarılmadan uyuyamadığım peluşlarımın şekerimsi kokusuna benziyorlar." felixin yüzü gülüyordu, sevdiği şeylerin sevdiği kokularıyla mutluyken bir yandan da üçüncü kokunun ne olduğunu anlamlandırmaya çalışıyor ancak burnuna peluş ve kurabiyelerinin tatlı kokularının aksine daha sert bir kokunun ulaşmasıyla yüzünü ekşitiyordu. "bu kokuyu biliyorum" dedi sonra. "ama gerçekten nefret ettiğimi sanıyordum."

jisung ve seungmin ikilisi, kendi duygularını yorumlamaya geçmeden, onların aksine çabucak algılayabilen felixi dinliyorlar ve onun şimdi ne söyleyeceğini merakla bekliyorlardı.

"hatırlıyor musunuz, biz birinci sınıfta hogwartsa ilk geldiğimizde geçmek için kayıklara binip karanlık göl üzerinden bir yolculuğa çıkmıştık ve ben orada bir denizkızı gördüğümü iddia edip gölün karanlık derinliklere bakarken devasa göle düşmüştüm. çoktan birkaç büyüyü ezberlemiş olan seungmin 'ascendio' ile beni yukarı çıkartmasaydı muhtemelen boğulacaktım"

seungmin onun anlattıklarını onaylarken jisung aklına gelen anılara kahkahalarla gülüyordu. "işte aynı o göl gibi bir koku, toprağımsı ve biraz da sert ama insanı mutlu ediyor. ne alakaysa... "felix utandığını belli eden bakışlarını kaçırarak ve her an daha çok kızaran yüzünü saklamaya çalışarak, onlar hariç her yere baktı. bir şeyleri sakladığını açıkça belli ediyordu.

"ne alaka olduğunu biliyorsun değil mi" diyordu çoktan onu anlayan arkadaşı seungmin ve jisung da "hadi itiraf et" diye boş lavaboda yankılanan bir sesle bağırıyordu. felix gittikçe kızarırken "tamam susun" diye fısıldadı ve arkadaşlarının birbirlerine çak yaptıktan sonra ciddileşip onu dinleme moduna geçmelerini izledi.

cat|minsung✓Kde žijí příběhy. Začni objevovat