¹⁸

1.8K 280 128
                                    

han jisungu geçen on yedi bölümde de olduğu kadarıyla epey tanımıdıysanız kendisinin nasıl yaramaz olduğunu, tüm yaptıklarının altında bir muziplik yattığını ve tüm hareketlerini düşünmeden yaptığını mutlaka anlamışsınızdır. üstelik birçok kişi onu bu yüzden "hogwartsın delisi" olarak adlandırdığı da bir gerçekti. üstelik hoşlandığı kişinin lakabının "slytherinin prensi" olması gerçekten hiç adil değildi.

şimdi yine onun düşünmeden yaptığı bir davranışla karşı karşıyaydık. sonbaharın sonuna yaklaş ve neredeyse her günün yağmurlu geçtiği bu günlerde gece normalden de fazla soğuk olan karanlık göle atlamak gibi bir davranıştı bu. deliceydi, ancak han jisungdan normal bir şey de bekleyemezdik üstelik kedi bedeninde olup daha saçma düşünürken.

yani, düşünsenize, göldeki vahşi yaratıklardan biri onu yiyebilir ya da hiçbir şey olmasa bile animagus halinden kendi haline dönüşüp doğaçlama bir sürpriz yapabilir ve minhonun kafayı sıyırmasını sağlayabiliridi.

yine de bu kötü durumların hiçbiri yaşanmamıştı. şimdi minhonun şu sıcak kucağında gizlice hogwartsa giren sarı tüylü sevimli bir kediydi. ve yarın nasıl olup da geri dönüşeceğini bilmiyordu. belki minho onu bırakmazdı ve günlerce her yerde jisungu srarlardı. gerçekten bir felaket olurdu. hiç olmasa sabah kendi bedeninde uyanmamak için gece boyunca uyumaması gerekecekti. üstelik minhonun şu sıcak, güzel kokulu kucağında yatma imkanının onu etkilemesi sonucunda yeniden tuhaf bir şey yapması da mümkündü. her zaman dört ayak üstüne düşebilir miydi? yarı zamanlı kedi olduğu düşünülürse, belki de evet.

kedi olmadığı zamanlarda bile jisungun yaptığı tüm aptallıklara ve saçmalıklara rağmen her şeyin en güzeliyle karşılaşmasına bakılırsa bu dünyaya vip olarak gelmişti. sadece minhoyu keşfedebilmesi bile bunun en büyük örneğiydi.

"sakin ol küçük kedicik. şimdi seni yıkayacağım ki hasta olma. merak etme ben bir sürü kedi babası olduğum için ne yapacağımı biliyorum"

gecenin bir yarısı karanlık zindanda ilerleyip binalarının şifresini söyledikten sonra kendisini okşamayo asla bırakmadan içeri giren minho, bir yandan kendisini duyabildiğini düşündüğü (üstelik gerçekten de duyabilen) kediyi sıkıca kucağında tutup saklıyor ve bunu yaparken üzerinin ıslanmasını umursamıyordu.

doğrusu, düşününce durum çok ironikti. lee minho, büyünün yuvası olan hogwarts şatosunda, slytherin yurdunda arkadaşı sanı ararken kucağında deli ve tuhaf olan yine de insanı yanında olmasıyla bile mutlu eden ve ona ilk yaklaşmaya başladığı andan beri hoşlandığı han jisungu taşıyordu. elbette bundan haberi yoktu ve şayet olsaydı ya jisunga bunu yaptığı için kızar, ya da kendisi için yaptıklarının komikliğiyle saatlerce gülerdi.

jisungun ise animagus özelliğinin olması da, bunu kimsenin bilmemesi de işine geliyordu. çünkü atladığı göl yüzünden içten içe titrese de onun sıcak kucağına izin bile almadan bu sayede kavuşabiliyordu.

"san, hadi uyan!"

şimdi, izin almadan yedinci sınıfların yatakhanesinde dalan minho, sanı uyandırmaya çalışmıştı ve epey de başarılı olmuştu. amacı onun rozetini alıp başkanlar banyosunu kullanabilmekti. tabii bir sekiz kat merdiven çıkması söz konusuydu ama öbür türlü kedicik hastalanır ve minho böyle olmasını istemezdi. üstelik eğer lavaboda yıkarsa kedi üşüyecek, kendi duş kabinlerinde tıkarsa da muhtemelen su sevmeyen kedinin bağırışların yüzünden tüm slytherin yurdu uyanacaktı. tüm bunları kafasında çoktan yorumlayan mşngo bunun sonucunda en iyisinin başkanlar banyosu olduğuna karar vermişti.

uykusundan çabucak uyanan san, önce ne olduğunu anlamamış, özellikle küçük bir kediyle karşılaştığında rüyada olduğunu düşünmüş sonra ise başından çabucak gitmesi için rozetinin yerini ve şifreyi söylemişti.

cat|minsung✓Where stories live. Discover now