Lise kendine macera arayan ergen öğrencilerle dolu bir tımarhaneydi. Jeon Jungkook ve arkadaşları ise kaosu peşinde sürükleyen bir avuç aptaldı. Her şey Taehyung'un okulda görmemesi gereken bir olayı görmesiyle başladı. Gördükleri yüzünden kaçırılma...
Ben geldimmm! İlk defa bu kadar uzun bir süre sonra bölüm atıyorum herhalde. Telafisi olsun diye bölümü biraz daha uzun tutmaya çalıştım. Herkesin dersleri ve sınavları başladığından bilerek cuma gününü bekledim. Rahat rahat okuyun diye🤭 Her neyseeeee sizi daha fazla tutmayayım. Hepinize iyi okumalar bebitolarımmm.
¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.
Karakoldaydık. Jungkook, Jaewon'u eşek sudan gelene kadar dövmüştü. Asıl sinirimi bozan kısım ise Jaewon'un bu sırada hiçbir karşılık vermeyip şu anda polislere madur edebiyatı yapıyor olmasıydı.
Reşit olmadığımız için ailelerimiz çağrılmıştı ve annem karakollara düştüğümü öğrenir öğrenmez ağzıma sıçmak için yola çıkmıştı.
Jaewon ile karşılıklı oturmuş polis amcanın nasihatlerini dinliyorduk. Jungkook hala saldırgan davrandığı için onu kodese tıkmışlardı. Arada söylediği şarkılar kulağıma geliyordu ve daha ne kadar rezil olabiliriz onu tartıyordum.
Busan kekosu düştüm mapus damlarına söyleyip duruyordu. Çaprazımda kaldığından ondan tarafa çok fazla bakamıyordum. Zaten polis amca beni göz hapsine almıştı. Onu dinlemediğimi anladığı anda direkt bileklerime kelepçeyi vuracakmış gibi bir hali vardı. Bu yüzden arada dinliyormuş havası vermek için başımı sallıyordum.
Lavaboda edilen kavgaya birden herkes toplanmıştı. Aslında onları ayırmak için uğraşsaydım belki de olay buralara kadar gelmeyecekti ama o sırada izlemek daha güzel gelmişti. Güvenlik ekibi ikisini ayırsa bile bir dallama polis çağırdığı için tıpış tıpış buraya getirilmiştik.
Jaewon'a pansuman yapan memur geri çekilip şöyle bir kontrol etti. Kaportayı düzelten bir tamirci edası sezmiştim onda. Yalnız Jungkook çok güzel dövmüştü bu iti. Kendimden biliyordum yumruklarıda baya acıtıyordu.
İçten içe mutluydum aslında. Salak salak mesajlar atıp psikolojik baskı yapıyordu bana günlerdir. Vaktinde davranıp Jungkook'u ayırdıktan sonra oradan kaçsaydık şu anda randevumuza devam ediyor olurduk.
Randevumuzu mahvettiği için Jaewon'a yeniden sinirlenirken Jungkook'un sesini yeniden duydum. 'Düştüm mapus damlarına-' Derin bir nefes alıp oturduğum rahatsız edici deri koltukta hareket ettim. Oturmaktan götüm koltuğa yapışacaktı yakında!
Jungkook'un beni yanlış anlamamış olması çok garipti. Çünkü bilirsiniz Jaewon'un elini ben tutuyormuşum gibi gözüküyordu (Piç Jaewon) ve Jungkook bizi basmış gibi bir ortam olmuştu ilk başta ama Jungkook, o aptal dramalardaki aptal başroller gibi değildi. Tamam biraz öyleydi ama çok değildi.
Aslında ne düşünerek Jaewon'a saldırdığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Benim hakkımda ne düşündüğünüde bilmiyordum. Birden gerildiğimi hissettim. Ya bahsettiğim dramalardaki kadar salaksa ve bir mağara adamı olduğu için Jaewon'un ağzını burnunu kırdıysa?
