1 Eylül 1971

990 78 126
                                    

Merhaba, yine ben...

Nereden başlayacağımı bilmiyorum. O kadar çok şey oldu ki. En başından anlatsam en iyisi.

Bugün sabah nihayet aylardır beklediğim King Cross istasyonundan kalkan Hogwarts Ekspresine bindim. 10. ve 9. peron arasında Peron 9 3/4 e açılan yepyeni bir geçit varmış. Fakat sadece ben geçebildim çünkü mugglelar - büyü yeteneği olmayan insanlara böyle söyleniyor- için sadece bir duvardan ibaret.

Ama öyle üzgündüm ki geçitten içeri koşarken duvara çarpıp varamayacağımı bile umursayamadım.

Tuney bana veda etmedi. Birbirimize çok, çok kötü şeyler söyledik. Onu bırakıp gitmekle suçladı beni. Bunu nasıl söyler?? Onu bırakmak benim tercihim olmadığını ve yeteneğimi kullanabileceğim bir okula gitmek zorunda olduğumu söyledim. Bunun üzerine o da...

Yerim Hogwarts'mış... Benim gibi ucubelerle orada tıkılmayı hak ediyormuşum.

Onun da gitmek istediğini, sırf bunu yapamadığı için böyle davrandığını söyleyince iyice öfkelendi. Sev ile odasında Dumbledore ile yazıştığını gösteren mektupları okuduğumuzu anlamıştı çünkü.

9 3/4 in nasıl bir yer olduğunu sana anlatmak isterdim fakat trene nasıl bindiğimi bile hatırlamıyorum...Göz yaşlarımdan önümü göremedim.

Kendimi ilk gördüğüm kompartımana attım. Kendimi çok suçlu hissettim. Eger Sev ile o mektubu hiç görmeseydik bunların hiçbiri başıma gelmeyecekti.

Daha sonradan sırayla iki oğlan oturup oturamayacaklarını sordular. Açıkçası onlarla tanışmakla pek ilgilenmedim. O an amacım yalnızca kızaran gözlerimi gizlemek ve Tuney i düşünmekti.

Sev gelince kompartımandan ayrıldık. Iki oğlan onunla sataşıp dalga geçmişlerdi çünkü. Sonradan öğrendiğim kadarıyla binaları hakkında tartışıyorlarmış.

Sev hep Slytherin'de olmak istediğini söyler dururdu. Bu yüzden diğer binalar hakkında şimdiye kadar hiçbir fikrim olmamıştı. Gryffindor a cesurlar, Slytherin e hırslılar, Ravenclaw a zekiler ve Hufflepuff a sabırlı ve nazik insanlar giriyormuş. Sev hep umarım aynı binada oluruz, derdi.

Fakat Hogwarts'taki bina yerleştirme töreninde seçmen sapka bizi farklı binalara koydu. Ben gryffindor a yerleştim. Açıkçası şaşırdığımı itiraf etmeliyim, çünkü kaleden içeri girene kadar hiçbir binaya kabul edilmeyecegim korkusuna kapılmıştım.

Sev için mutluyum, istediği binaya girebildi. Birlikte olamamamız biraz üzücü olsa da hırslı olduğumu düşünmüyordum. Tabii cesur da ama bu başka bir konu.

O iki oğlan da benimle aynı binaya yerleştiler. Isimlerinin daha sonradan James ve Sirius olduğunu öğrendim. Kompartımanda yeni tanıştıklarına şahit oldum fakat nasıl bu kadar çabucak iyi anlaştıkları konusunu hala garipsiyorum. Ikisi de şımarığın teki, onlarla pek anlaşılabileceğimi zannetmiyorum.

Keşke ben de onlar kadar dışa dönük olsam...

Kötü gelişmelerin yanında iyi şeyler de var sevgili günlük. Hogwarts tam anlamıyla BÜYÜLEYİCİ!

Kale hayal ettiğimden daha güzel. Hogwarts arazisinde yeşil çayırlar, koca bir orman ve büyük bir göl var. Koca cüsseli dev gibi bir adam - çok şaşırdım, neyseki ağzı açık kalan ben değildim- bizi kayığa bindirip Hogwarts a götürdüğünde şok oldum. Kale kuleleri ve tarihi yapısıyla öyle ihtişamlı görünüyordu ki... Daha henüz içeriyi gezmeye fırsatım olmadı.

En şok edici olanı ise bugün yanımda oturan bir hayaletle yemek yemiş olmam. - Çılgınca, değil mi?- Daha doğrusu biz yedik. Adı Nerdeyse Kafasız Nick miş. Biz yemek yerken tatlarına bakamadığı için epey keyifsiz görünüyordu.

Şimdi ise...huzurluyum.

Sabahki moralime göre kendimi daha iyi hissediyorum. En iyisi Tuney i düşünmemek ve önüme bakmak. James adındaki oğlanı gürültüyle şekerlemeler satan bir dükkandan bahsederken duydum. Adı Hogmeade miş - Artık her neresi ise- Noel tatilinde o şekerle belki Tuney in gönlünü alabilirim.

Artık yazmayı bıraksam iyi olacak, gerçekten çok yorgunum.

Ayrıca yatakhanemde kalan diğer dört kızla tanışmam gerekiyor. Ne yazdığımı sormalarını istemiyorum.

Iyi geceler...

Diary of Lily Evans🥀Where stories live. Discover now