yirmi dokuz

4K 409 312
                                    

"Bir an hiç açmayacaksın sandım."

Konuşmalarının üstünden en fazla kırk beş dakika geçmişti, Baekhyun üstüne battaniyeyi sarınmış bir şekilde yatıyordu, gelen zil sesiyle birlikte yerinden yavaşça kalkmış ve yürümeye hali olmadığı için kapıya uzun sürede varmıştı. Chanyeol kapının geç açılmasıyla paniklese de sonunda karşısında yeşil pijamalarıyla, üstündeki kalın battaniyeyle ve yorgun gözlerle ona bakan çocuğu gördüğünde rahatlamıştı.

"Koala gibi oldum." Baekhyun kısık çıkan sesiyle konuştu ve ardından öksürdü. Çok hasta olmuştu.

Chanyeol küçüğün dediğine gülerken Baekhyun'un kenara çekilmesiyle ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Kapıyı kapattıktan sonra Baekhyun içeriyi işaret etti ve Chanyeol yürüdükten sonra onun peşinden paytak adımlarla yürümeye başladı.

Chanyeol geniş koltuğa otururken Baekhyun da kendini yanına attı ve battaniyesine daha sıkı sarınırken konuştu. "Nasılsın? Seni böyle karşılamak istemezdim."

Chanyeol karşısındaki sevimli çocuğun sorusuyla gülümsedi. "Ben iyiyim ama sen hiç de iyi değilsin. Ve sorun değil."

"Evet iyi değilim." Yine öksürdü. "Ölecek gibi hissediyorum."

"Tamam abartmayalım şimdi." Chanyeol küçüğün dediğine göz devirip söyledi. Ve ekledi. "Ateşin var mı?"

"Şu an donuyorum, yoktur bence." Baekhyun mırıldanarak konuştuğunda Chanyeol kafasını iki yana salladı ve yanındaki çocuğun alnına dökülen saçlarını kenara çekip elini koydu. Yanıyordu.

"Baekhyun, kötü haberim var. Yanıyorsun ve hemen ılık bir duş alman gerekiyor." Baekhyun Chanyeol'ün dediklerini pek de dinliyormuş gibi değildi çünkü aklı sadece alnının üstünde duran el ve hemen yakınındaki Chanyeol'deydi. Bu dokunuştan ve bu yakınlıktan etkilenmiş olamazdı, değil mi?

"Hm?" Baekhyun Chanyeol'ün bir şeyler dediğini elbette anlamıştı ama kafasını o yöne vermediği için ne dediğini anlayamamıştı.

"Diyorum ki ateşin var. Ilık bir duş alman lazım." Baekhyun kafasını salladı. "Alırım."

"Tamam. Sen duş alırken ben de sana çorba yapayım?" Chanyeol fikir sunduğunda Baekhyun kafasını iki yana salladı. "Gerek yok."

"Sadece tek bir soru soracağım." Chanyeol ayağa kalkarken söyledi. "Yemek yedin mi Baekhyun?"

"Hayır." Chanyeol elbette bu cevabı alacağını biliyordu.

"Sana çorba yapacağım ve itiraz yok Baekhyun. Gidip duş al şimdi." Baekhyun vazgeçmeyeceğini bildiğinden oflayarak ayağa kalktı ve battaniyesini yerde sürüyerek odasına doğru gitti. Chanyeol minik adımlarla giden çocuğu gülümseyerek izlerken ne yaptığını yeni fark ederek kendini silkti. Ve mutfağa gitti.

Baekhyun odasına battaniyesini bırakıp banyoya geçti ve yavaş bir şekilde duş aldı. Kolunu bile kaldırası yoktu ama zar zor da olsa duş almayı becerebilmişti. Bu arada duşta as önceki anı düşündü, neden öyle değişik hissetmişti? Etkilenmiş miydi? Yoksa bu dokunuştan rahatsız mı olmuştu? Ya da bambaşka bir şeydi de Baekhyun bunu bilmiyor muydu?

Kafasında soru işaretleriyle banyodan çıkıp odasına gitmiş ve üstünü giymişti. Ateşi olduğunu bildiği için az önceki gibi kalın şeyler giymemeye çalışmış, üstüne basit bir tişört geçirmişti. Altına da dar paça olan eşofmanlarından birini giymişti. Bir de oldukça ince olan mavi hırkasını da kollarından geçirdikten sonra saçlarını havluyla kurulamış ve odadan çıkmıştı.

Sessizce mutfağa doğru giderken gerilmiş hissetti çünkü ev şu anda tam olarak ona dolu gibi geliyordu. Kyungsoo'yla birlikte yaşıyordu ve evde yemekleri de genelde Kyungsoo yapıyordu ancak Baekhyun daha önce böyle hissetmemişti. Sanki evin gerçek sahibi Kyungsoo değil de Chanyeol'müş gibi gelmişti ona bir anlık.

Mutfak kapısının önüne geçip öylece durduğunda Chanyeol'ün aceleyle çorba yapışını izledi. Kendini işine epey bir vermişti ve kendini izleyen bedeni fark etmemişti. Baekhyun içindeki tuhaf hisle Chanyeol'ü bir süre izledikten sonra yaptığı şeye içinden bir küfür geçirdi ve boğazını temizledi. Kendini belli ederken Chanyeol de hızla arkasını dönmüştü.

"Çıkmışsın. Ben de çorbayı bitirdim şimdi. Getireceğim birazdan, içeri geçip uzansana." Baekhyun'a sevecen bir tavırda söyleyip arkasını tekrardan döndüğünde Baekhyun görmeyeceğini bildiği halde kafasını salladı ve odaya gidip koltuğa oturdu. Boğazı acıyordu ve berbat hissediyordu.

Birkaç boş geçen dakikanın ardından Chanyeol elinde tepsiyle birlikte odaya girdi. "Elimden gelenin en iyisini yaptım. Umarım olmuştur."

Baekhyun Chanyeol'ün dediği şeyle gülümsedi ve yerinde dikleşti. Bacaklarını uzatmıştı, tam toplayacakken Chanyeol eliyle işaret etti. "Rahatını bozma. Geliyorum ben." Elindeki tepsiyi koltuğun bir ucuna bıraktı ve mutfağa geri dönüp oradan bir sandalye alıp geri geldi. Baekhyun'un tam karşısına koyduktan sonra oturdu ve tepsiyi dizlerinin üstüne koydu.

"Kendim yiyebilirim." Baekhyun tepsiye uzanırken Chanyeol onu durdurdu. "Bu klişeyi yapmak zorundayız çünkü sen sadece iki kaşık alıp bırakırsın. Bu kasenin tamamını sana içireceğim."

Doğruydu. Önündeki her ne kadar sebze çorbası olsa da Baekhyun bunu tek başına yerse iki kaşık zor içerdi. Chanyeol'ün ona tamamen içireceği biliyordu.

"Tamam." İnatlaşmamayı tercih ederek geriye yaslandı. Bu sırada Chanyeol de zaferle sırıttı ve kaşığı çorbanın içine daldırdıktan sonra üfledi ve Baekhyun'a doğru uzattı. İçinden kötü olmaması için dualar ediyordu.

Baekhyun Chanyeol'ün uzattığı çorbayı içti. Hiç de fena olmamıştı. Kyungsoo'nun yaptıkları kadar vardı. "Güzel olmuş. Ellerine sağlık."

Chanyeol içinden sevinç dansları ederken sadece gülümsedi ve yeniden Baekhyun'a çorbayı içirdi.

"Nasıl bu kadar hasta olmayı başarabilirsin?" Chanyeol çorbayı içirmeye devam ederken söylendi kendi kendine. Baekhyun çorbayı yuttuktan sonra konuştu. "Geçtiğimiz haftalarda gözüme hiç uyku girmedi ve ben de can sıkıntısından kendimi balkona atmış olabilirim."

Küçüğün dediği şeylerle birlikte Chanyeol donakaldı. Kaşığı kasenin içine koyduktan sonra ona döndü. "Sen delirdin mi? Baekhyun daha şubat ayına yeni girdik ve sen bu soğuk havada balkona çıkıp durdun mu?"

"Canım sıkılıyordu. Ayrıca ev üstüme üstüme geliyordu." Baekhyun sıkıla sıkıla cevap verince Chanyeol kafasını salladı. "Yapma bir daha bunu."

Yeniden kaşığı eline aldığında zil çaldı. Baekhyun zilin sesiyle gözlerini devirdi. Chanyeol'se biraz paniklemişti.

"Sehun ve Jongdae geldi kesin. Gelmemelerini söylemiştim." Yerinden yavaşça kalkarken kendi kendine konuştu. Chanyeol dengesini sağlaması için kalkarken kolundan tuttu. Kendisi de tepsiyi koltuğun üstüne koyduktan sonra ayaklandı. Baekhyun çoktan odadan çıkmış ve kapının önüne gelmişti.

Kapı deliğine bakmadan açtığında karşısında iki kişiyi beklerken üç kişiyi birden görünce şaşırdı çünkü üçüncüsü biraz sürpriz olmuştu.

Sehun, Jongdae ve Seungmin buradaydı.

Ve aynı zamanda içeride Chanyeol de vardı.

...

tamam hoşlanma olayı azıcık birazcık başlamış olabilir

görüşürüz

Skate | ChanBaek Where stories live. Discover now