ocho

678 111 214
                                    

"Oikawa? Oikawa? Kim var içeride?" diye sinirlice soruyordu Sugawara.

"Yemin ederim, yemin ederim kimse yok. Nolur git ya." dedi Oikawa ağlarmış gibi.

"Aç kapıyı, iyi misin değil misin göreceğim Oikawa." dedi Sugawara. Birazcık daha sinirlenirse kapıyı kırıp açacaktı.

"Bak, yemin et dalga geçmeyeceksin." dedi Oikawa kapıya yaklaştığı belli bir şekilde.

"Söz veremem, ama biraz daha açmazsan seni mahvedeceğim Tooru!" dedi daha da bağırarak.

"Heh, bir Tooru demediğin kalmıştı. Açacağım." dedi ve aynada kendine baktı.

Yeğeniyle sadece 1 saat geçirmişti ve yüzünün hali şimdiden berbattı. Makyajdan rahatsız olan birisi değildi ama yeğeni annesinden gördüğü, hatta öğrendiği sandığı şekilde genç oğlanın yüzünü mahvetmişti.

Oikawa kapıyı araladı ve gördüğü iki tane sinirli göz oldu. Kahverengiye çatmış ela gözleri büyük bir sinirle bakıyordu.

"Ne?" dedi Sugawara, gözlerindeki öfke birazcık gitmiş gibiydi. Yerini şaşkınlığa bırakmıştı.

"Dalga geçme." dedi ve kapıyı iyice açık bıraktı. Oikawa odanın bir köşesine çöktü ve yüzüne bakmaya devam etti.

"Takeru mu geldi?" dedi Sugawara içeri geçerken.

"Evet. Biliyorsun, bana yollamıyorlar ama çok görmek istemiş. Senden habersiz evine geldim." dedi mahçup bir şekilde Oikawa.

"Salak salak konuşma benle, benim senin yok diyeli kaç yıl oldu Oikawa?" dedi Sugawara. İşte buna cidden kızmıştı, çünkü Oikawa ne zaman ondan habersiz bir şey yapsa hep hesap vermek zorunda gibi hissediyordu ve kendini kötü hissediyordu.

Sugawara ise onun böyle hissetmemesini istiyordu, çünkü Oikawa onun her daim arkasındaydı. Her şeyinde destek olmuştu.

"Kusura bakma. İşte, birkaç saatliğine geldi. Makyaj malzemelerini kullandı." dedi ve duraksadı. "İşte sonra yüzüm bu hale geldi, ıslak mendille de çıkaramadım gördüğün gibi." dedi ve iç çekti.

Sugawara bir kahkaha attı. Oikawa'ya dalga geçmeme sözü vermişti ama şu an yüzü o kadar komik gözüküyordu ki, kendini durduramamıştı.

"Sağ ol gülmediğin için." dedi ve bacaklarını kendine çekti. Aslında Sugawara onun adına mutluydu çünkü Oikawa ailesi ile iletişimi kestiğinden beri Takeru ile çok görüşemez olmuştu.

"Ben sana makyaj çıkartmak için su mu ne vardı, onu getireyim. Banyoya geç sen de." dedi ve odadan çıktı.

Oikawa ise, yeğeniyle bile görüşmek için bu kadar zahmete giriyor oluşuna üzülüyordu. Ailesi ile iletişimini kaybedeli koskoca 1 yıl olmuştu ama yine de Oikawa onlardan bir şey bekliyordu. Mesela bir projeye girdiğinde bir tebrik, direkt iletişime girmiyorlarsa bile bir çikolata bekliyordu. Sadece bekliyordu işte.

Yine de Takeru'dan kopmamıştı, gerçi kopamazdı, çünkü genç çocuk onu o kadar çok seviyordu ki onu görmediği zaman cidden huysuzlanıyordu.

Banyoya geçip elini yüzünü sildi, sonunda yüzündekiler çıkmıştı ama yüzü kazınmış gibi hissediyordu.

"Set yarın başlıyor, biliyorsun, röportaj ayarlanmış ama istersen önceden de konuşabilirsin, proje hakkında konuşmadan tabii ki." dedi Sugawara kapının eşiğinden.

"Setten sonraya ayarlayalım." dedi ve saçlarını karıştı banyodan çıkmadan önce.






"3,2,1! Kayıta girin." dedi yönetmen. Iwaizumi kafasını kaldırdı ve partnerine doğru ilerledi.

starlights [iwaoi] -tamamlandı-Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang