74.Bölüm

1.4K 101 236
                                    

2 Hafta Sonra Nisa'nın Ağzından ||

Bugün Barış nihayet minik kediciğimizi getirmişti. Şimdi ise oturmuş onunla ilgileniyorduk. "Seni çok sevdi Nisa." Barış'a bakıp gülümsedim. "Beni herkes çok sever zaten." Saçlarımı savururken Barış bana bakıp gülümsemişti. "Bak sen. Kimmiş o benim karımı çok sevenler?" "Kıskanç Baroska." "Çok kıskanç bir Baroska'yım hem de." Barış yanağıma bir öpücük kondururken gülümsedim. Kediciğimiz ise minik karnım üzerinde geziniyordu. "Bence bebeğimizle tanışmaya çalışıyor şuan." "Öyle mi dersin minik baba kedi?" Dudağıma küçük bir öpücük kondurmuştu.

"Öyle derim tabii." Midem bulandığında kediyi Barış'a uzatıp lavaboya ilerledim. Kısa bir süre sonra Barış da peşimden gelmişti. Gelmesini istemediğim için kapıda bekliyordu. Yanına gittiğimde hemen sıkıca sarıldım ona. Kokusunu derin derin içime çektim. "Çorba yapayım mı sana? O midene iyi geliyordu." "Aslında iyi olur. Yapar mısın gerçekten?" "Hastalıktan ölecek olsam yine yaparım manyak manyak konuşma." Ses tonu öfkeli çıkarken şaşkınca ona baktım. "Niye kızdın ki şimdi bana?" "Çünkü yapayım mı diye soruyorum yapar mısın gerçekten diyorsun. Nisa gerçekten yapmayacak olsam neden sorayım değil mi?" "Çok gerginsin."

Barış derin nefesler alırken eli bileğimi kavrarken korkup yutkunsam da dudaklarına götürüp birer öpücük bırakmıştı onlara. "Sen böyle olunca geriliyorum." "Sorun değil, yeter ki bu gerginliğin sana zarar vermesin." "Korkma benden Nisa. Sırtım duvarla buluşurken yutkunup gözlerine baktım. "Korkmuyorum." Gözlerimin tam içine bakarken derin nefesler aldım. "Ne yapıyorsun Barış?" Barış dudağıma uzun bir öpücük kondururken ellerimden biri omzunu sarmış biri ise ensesini sarmıştı. Beni belimden tutup kendine iyice yaklaştırırken kalbim heyecandan deli gibi atıyordu.

Ayaklarım heyecandan tutmuyordu desem yeridir. Barış da anlamış gibi bsni kucağına almıştı dudaklarımızı ayırmadan. Dudaklarımız ayrılsa da hâlâ anın etkisindeydim ve Barış'ın kucağında elbette. "Barış." "Şşş..." Barış bana uzun uzun bakarken derin bir nefes aldım. "Keşke yağmur yağsa Nisa. Sonra dışarı çıksam boş boş dolaşırken yine seni bulsam... Baştan yaşasam seni. Sonra yine bir yağmur yağsa yine bulsam seni. Her seferinde baştan yaşasam her uyandığımda yine seni bulmak için yollara düşsem..." Yüzümü okşarken derin bir nefes aldım. "Yeniden tatsam seni. Her seferinde yeniden dokunsam tenine."

Dudağına uzunca bir öpücük kondurdum. "Neden peki?" "Çok güzelsin de ondan... Seninle yaşadıklarım da çok güzeller. Seni sürekli baştan yaşamak istiyorum. Çok sevdiğin bir filmi baştan izlersin ya sürekli ya da çok sevdiğin bir kitabı baştan okursun bıkmadan. Sonunda ne olacağını bilsen bile sıkılmazsın. Sen de benim hayatımda öylesin. Tekrar tekrar okumak istiyorum seni." Barış'ın dudaklarına yeniden ulaştığımda uzun uzun öptük birbirimizi... İlk kez öpüyormuş gibi ya da son kez... Ama bu kez aramızdaki tutku epey büyüktü. Ondan uzaklaştığımda memnun bir gülümseme yayılmıştı yüzüme. "Benden korkma bir daha." "Korkmadım."

Benimle beraber mutfağa ilerleyip beni tezgâha oturtmuştu. "Bileklerini tuttuğumda korktun." Bir yandan benimle konuşurken bir yandan da bıçaklara bakıp özenle seçiyordu. "Barış napıyorsun?" Barış bıçaklardan birisini alıp bana bakarken bir elindeki bıçağa bir de Barış'a bakıp duruyordum. "Çorba yapacağım malzemeleri doğramam gerek." Bana baktığında kaşlarını çatmıştı. "Sen gerçekten benden korkuyorsun." "Öyle psikopat gibi beni yanına alır bıçak seçmeye başlarsan korkarım tabii." Barış elindeki bıçağı bırakıp tam önüme gelmişti. "Sizi zehirleyeceğim küçük hanım."

Dudaklarıma uzun bir öpücük kondurduğunda gülümsedi. "Bunun panzehiri yok." Barış'a bakıp gülümsedim. "Ne olacak şimdi bana?" "Ömrün boyunca böyle güzel kalacaksın ve ben çirkin bir adam olsam bile bana aşık olacaksın." "Ben bir daha istiyorum o zaman o zehirden." "Bir daha mı?" "Hıhı." Barış'ı kendime çekip dudağına uzun bir öpücük kondurdum. "Çok güzel dudakların var Barış." "Teşekkür ederim Nisa hanım." Barış yere eğilip minik kedimizi alırken kucağıma bıraktı. "Sana gelmeye çalışıyor. Bence ilgilenirsin." "İlgilenirim koca kediyle." Kaşlarını çatıp bana baktı. "Ben 'minik' ama o 'koca' kedi öyle mi?" "Evet Barış sen minik bir kedisin."

ALACAKARANLIĞIM Where stories live. Discover now