68.Bölüm

1.4K 109 309
                                    

Barış'ın Ağzından ||

Nisa için gerekli kontroller yapılırken ben yerimde duramıyordum. Koridoru bilmem kaçıncı kez baştan sona gezerken bir şey olacak diye ödüm kopuyordu. Derin nefesler alırken Nisa'ya yardım edemiyordum bile. Keşke her şey bir kabustan ibaret olsa. Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda yine sıcacık evimizde bulsam kendimi. Orada bir yere bedenimi bırakırken dua ediyordum sürekli. Hem Nisa'ya hem bebeğimize bir şey olmaması için... Çünkü öyle bir şey olursa asla toparlayamazdım. Hayır olmayacaktı öyle bir şey ve biz buradan eskisi gibi güçlü çıkacaktık.

...

Nisa ve bebeğimiz için gerekli kontroller yapılmıştı. Şuan ikisi de gayet iyiydi. Stres... Benim güzelimin canını bu kadar acıtan stresten başka bir şey değildi. Aşırı stresten dolayı bebeğimiz elbette etkilenmişti. En kötüsü de tüm bu onu strese sokan saçmalıklarımız yüzünden bebeğimizin düşme olasılığıydı. Nisa'nın odasına girmeden önce derin bir nefes aldım ve kendimi toparladım. Odaya girdiğimde Nisa'mın yorgun gözleriyle buluştu gözlerim. "Barış..." Kollarını açtığında hemen gidip saçlarına bir kaç  öpücük kondurdum. Sonra da yanaklarına, ellerine ve karnına... "İkiniz de iyisiniz, korkma artık tamam mı?"

"Çok korktum. Bana değil bebeğimize bir şey olursa diye çok korktum." "Ben de ikinizden birine zarar gelse ne yapardım bilmiyorum. Ama bak iyisiniz ikiniz de. Ağlama artık kurban olduğum." "Doktor dedi ki... Epey riskliymiş çok dikkatli olmam gerekiyormuş." Bir elim onun elini tutarken diğeri de saçlarını okşuyordu. Eline uzun bir öpücük kondurdum. "Koruyacağız onu. Elimden geleni yapacağım. Uzaklaşalım buralardan başka şehire hatta istersen başka ülkeye gidelim." Nisa başını iki yana sallarken derin bir nefes aldım. "Evimde olmak istiyorum ben. Seninle beraber evimizde kalalım. Lütfen..."

Sıkıntıyla bir nefes verdim ve onayladım onu. Boşta olan eli gözyaşlarımı silerken yutkundum. "Ağlama ama sen. Hem sen de desin biz iyiyiz." "Çok şükür." Nisa'nın eline uzun bir öpücük kondurdum ve oradan kalkıp odada dolanmaya başladım. Pencerenin önüne gelince dışarıyı izledim bir süre. Her şey benim yüzümden olmuştu işte. Benim yüzümden bu kadar korkuyorduk, benim yüzümden bu kadar stres yaşıyorduk. Elim bir yumruk şeklini alırken derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışıyordum. "Mavim..." Nisa'nın sesiyle beraber derin bir nefes alıp ona döndüm. "Yanıma gel lütfen."

Yanına gidip oturdum hemen. Ellerimi tutarken gülümsemeye çalışsam da çok başarılı olduğum söylenemezdi. Elime kondurduğu uzun bir öpücüğün ardından ona minnetle baktım. "Senin suçun değil. Bize bu stresi yaşatan sen değilsin. Onlar bırakmıyorlar bizi. Biri bitse diğeri başlıyor..." "Hepsi bitecek Nis..." "Hayır... Sakin kal biraz. Bebeğimiz için kimseyle uğraşma şimdi." Onu başımla onayladım ve başımı karnına gömdüm. Bir kaç öpücük kondurmuştum. "Babacım sen çok güçlüsün ben biliyorum. Lütfen bizi hiç bırakma lütfen..." Nisa'nın elini saçlarımda hissedince yutkundum. "Seni seviyoruz minik baba kedi."

"Sizin için her şeyi yaparım. Bugün çok korkuttunuz beni." Ben başımı Nisa'nın karnına gömüp ağlamaya başladım. "Ağlama..." Nisa'nın elleri saçlarım arasında gezinirken yutkunamadım. "Ya size bir şey olsaydı." "Ama olmadı." Nisa'nın elini sıkıca tutsam da ağlamaya devam ettim. "Ben bunu asla kaldıramazdım. Beni bırakmayın sakın. Çok korktum, aldığım her nefes fazla geldi bana." "Biz iyiyiz ama sen de iyi ol." Ayağa kalkıp bir kaç tur attım. Tüm bunların olmasına izin verdiğim için kendimden nefret ediyordum. Odada gezinirken Nisa da bana bakıyordu farkındaydım. "Benim yüzümden işte. Ah! Neden girdim ki hayatına sanki?! Mutluydu kız işte!"

"Saçmalama gerizekalı! Ben sensiz mutlu değildim olmam da! Şimdi gel elimi tut benim." Nisa'ya bakıp derin bir nefes aldım. Yanına gidip elini tuttum. "Tamam kızma sen ya. Senin sakin olman gerek." "O zaman aptal aptal konuşup beni germe. Hayatıma girmesen aşk diye bir duygunun var olduğundan haberim bile olmayacaktı. Yaptığım her şeyi kıskanan, her şeyi elimden almak isteyen, arkamdan kuyu kazan aptallarla onlar beni öldürene ya da ben kahrımdan ölene kadar sürünecektim. Bazen diyorum ki bu adamla hâlâ ne yapıyorum ben? Bana güvenmiyorsun, seni sevdiğime inanmıyorsun... Ben ne yapayım Barış?! Her haltta sen böyle krizlere girerken ben ne yapayım?!"

ALACAKARANLIĞIM Where stories live. Discover now