17.Bölüm

1.9K 122 318
                                    

        Dudaklarımız birbirinden uzaklaşırken ikimizin de nefesleri düzensizdi. O kadar sarhoştum ki o an ne  hissettiğimi dahi anlayamıyordum. Nisa'nın gözlerine baktığımda gözlerini kaçırmıştı benden... "Nisa bana bakar mısın?" "Bakamam Barış..." Utanmıştı ya da pişmandı bilmiyorum... Hangisi olmasını isterdim onu da bilmiyorum. Dedim ya düşünemeyecek kadar sarhoştum bunları... Çenesinden yavaşça tutup bana bakmasını sağlamıştım. Sarhoşluğun verdiği bir rahatlık vardı sanırım üstümde... Uzun bir süre onu izledim. "Çok güzelsin... Gerçek olamayacak kadar." "Sen de fazla sarhoşsun, gerçekleri hatırlayamayacak kadar... Muhtemelen şuan olan hiçbir şeyi hatırlamayacak olduğun için şanslıyım."

        Gülmeme engel olamazken kendi kendime saçma sapan gülmeye başlamıştım. Nisa da bana eşlik ederken ona bakıp gülümsedim. "Sen de sarhoşsun." "Galiba... Hiç içki içmedim ama sarhoş gibi hissediyorum." "Ben çok içtim... Kızdın mı?" "Böyle kedi gibi bakmıyor olsan kızacaktım ama..." "Kendimi aptal gibi hissediyorum şuan... Bana ne yaptığının farkında mısın? Başımı döndürüyorsun..." Onun gülüşünü izlerken dünyadaki tüm her şey durup benimle birlikte onu izlemeye başlamıştı sanki. "Başını döndüren ben değilim Barış biliyorsun..." Yine kendi kendime gülmeye başladığımda başım giderek daha çok dönmeye başlıyordu. "Çok içtim ben değil mi?" "Galiba... Bir daha bu kadar içme."

        "Bana kızmıyorsun değil mi şuan?" "Benim gelmeme izin verdin ya hiç kızmıyorum..." "Peki ne yaparsam yapayım kızmaz mısın?" Beni merakla süzerken başını iki yana salladı. "Bazı şeylere kızarım. Mesela beni bırakıp gidecek olursan hiç iyi olmaz." Ne kadar kızgın gözükmeye çalışsa da ya o bunu başaramıyordu ya da ben gerçekten çok fazla sarhoştum. "Peki ya bu kez ben seni öpersem..?" Gözlerini benden kaçırırken sessiz kalmayı tercih etmişti. Tekrar çenesinden tutup bana bakmasını sağladığım. "Kızar mısın bana..?" "Çok sarhoşsun Barış. Şuan düşünmüyorsun bile." "Evet... Muhtemelen. Ama sen de fazla güzelsin." Bu kez dudaklarımızı birleştiren ben olmuştum. Nisa başta tepkisiz kalsa da o da karşılık vermeye başlamıştı.

       Dudaklarımız tekrar ayrılırken ona bakmayı sürdürdüm. Ben gülümserken o da derin bir nefes alıp bakışlarını karşıya sabitlemişti. "Özür dilerim..." "Dilemene gerek yok." Başımı iki yana salladım. "Sarhoşluğun arkasına sığınıp seni öptüm. Yarın muhtemelen hatırlamayacağım bile..." "Sarhoşsun işte  Barış, boşver." "Ben hep berbat kararlar alıyorum. Herkesi üzecek bir yol buluyorum sürekli." Nisa başını iki yana sallarken gözlerimizi buluşturmuştu. "Seni öpmek benim kararımdı ve bundan da pişman değilim." Gülmeye başladığımda o da gülümseyerek beni izliyordu. Başıma saplanan ağrıyla başımı ellerim arasına aldım. "Ovvv Nisa ben uçuyorum galiba."

Nisa'nın Ağzından ||

        Barış ile oturduğumuz yerleri değiştirirken arabayı çalıştırıp eve doğru sürmeye başlamıştım bile. O ise yan koltukta bir yandan şarkı söylerken bir yandan da bana bakıp gülümsüyordu. Çok güzel bakıyordu, çok güzel gülüyordu ve içtiğinde bir çocuk gibi oluyordu. Sanki tüm her şey ona daha da bağlanmam için oluyordu ve ben bu durumdan pek de memnun değildim. Sadece işleri daha da çıkmaza sokuyordu. Ama yine de öpüştüğümüz an aklıma gelince istemsiz bir gülümseme oturuyordu yüzüme. İşte bu yüzden kötü biriydim ben. Yaptığım şey bariz bir ihanetti ama ben mutluydum... Onu öperken bunların hiçbiri aklımda yoktu. Sadece bedenimi ve kalbimin her bir hücresini kaybetme korkusu sarmıştı. Ama şimdi her şeyin farkına varıyordum ve içinde bulunduğum durum sinirimi epey bozuyordu.

       Nihayet Barış'ın evinin önüne geldiğimizde epey sarhoş olduğu için onun eve girmesine yardımcı olmuştum. Kolunu omzuma atarken o ise sadece bana bakıp gülüyordu. Bu halleri ile gerçekten bir kedi gibi gözüküyordu. Eve girdiğimizde onu yavaşça koltuğa bırakırken bir kahve hazırlamak için mutfağa gitmiştim. Geri geldiğimde Barış tişörtünü çıkarmış ve koltuğa uzanıp bakışlarını duvarda asılı olan resimde sabitlemişti. Bu benim onun için çizdiğim resimdi. Beni görünce ise kendini biraz toparlayıp oturur pozisyona geçmişti. "Sana kahve hazırladım." Yine bir kedi gibi gülümserken elimdeki kahveyi de almıştı.

        Kahveden bir yudum alırken çizdiğim resmi gösterdi. "O günü hiç unutmuyorum. Biliyor musun? Ona sımsıcak gülümsedim. Ben de hiç unutmuyordum o günü. Onu ilk kez o akşam tanımıştım ve gerçek Barış'ı o zaman sevmeye başlamıştım.  Keşke daha önce tanısaydım onu. Ama ben ona o da bana geç kalmıştı. Biz birbirimize geç kaldığımızdan artık kimse için acele etmezdim. "Nisa..." Bana gülümseyen Barış'ı görünce istemsizce ellerim yanağını sarmış ve sakalları arasında dolanmaya başlamıştı. "Efendim Barış?" "Bugünü de hatırlayacağım, söz veriyorum." Ona gülümsediğimde onun da yüzündeki gülümseme mümkünmüş gibi daha da büyümüştü.

        "Çok sarhoşsun, muhtemelen yarına unutacaksın bile her şeyi..." Bu sefer onun elleri benim yanaklarımı sarıp parmakları tenim üzerinde hafifçe gezinirken yutkundum. Gözlerimiz birleşmişti ve aramızdaki mesafenin azlığı nefesimi kesiyordu. "Peki sen hatırlamamı mı isterdin yoksa unutmamı mı?" İşte bu sorunun cevabını bilmiyordum. Onunla ilk ve muhtemelen son yakınlaşmamızı elbette hatırlasın isterdim ama bu her şeyin daha berbat bir hal almasına neden olacaktı muhtemelen... "Bilmiyorum... Sen hangisini isterdin?"

        "Ben hatırlamak istiyorum Nisa... Bana verdiğin sözü tutup beni nasıl kaybolduğum yerde bulduğunu, beni nasıl hayata yeniden döndürdüğünü... Bana böylesine güzel baktığını..." Ben derin bir nefes alırken gözlerimiz birbirinde kenetlenmişti... "Her şey neden bu kadar karışık ki?.. Bu kadar zor olmak zorunda mıydı her şey?" "Bazen bazı şeyler zor olduğu kadar güzeldir..." Barış başını tutarken yeniden ağrıdığını anlamıştım. Sanırım biraz uyusa iyi olacaktı. Yine onun yatağa gitmesine yardımcı olmuştum. Gitmemi istemediği için bir süre başında beklediğimde uyumasıyla beraber odadan çıkmıştım.

       Önce evi toparladım biraz daha sonra işleri bitirip çıkmak istiyordum. En kısa zamanda mutlaka uğrardım zaten yine... Kapının çalmasıyla beraber açmak için gittim. Gelen Berkan'dı. Her ne kadar Barış'ın yanına gitmeden önce ona mesaj atsam da içi rahat etmemişti demek ki. "Nisa Barış iyi mi? Konuşayım mı ben de onunla?" "Merak etme uyuyor şimdi. Yarın konuşursunuz şimdi uyandırmayalım." Beni başıyla onaylarken ben de evden çıkmaya karar verdim. "Berkan konuşalım mı biraz seninle?" "Olur." Ben de evden çıkarken Berkanla konuşmak için sahil kenarında gitmeye karar vermiştik.

Merhaba 🌼

Videoyu (videoları) izledim ve geldim. Bence gayet eğlenceliydi ya :) neyse umarım bölümü beğenmişsinizdir, Biraz dersi dinlemeyip bölüm yazmış olabilirim belki...

Hepinizi seviyorum ve destekleriniz için teşekkür ederim iyi ki varsınız her biriniz 🖤 bol bol yorum da isterim ona göre haber vereyim 🙂

Hoççağalın

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin