55.Bölüm

1.7K 115 251
                                    

"Hadi senin karnını doyuralım biraz." Barış beni elleriyle beslerken kafamın içi artık aşure gibiydi. Ne düşünmem ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Söz konusu Barış olunca sanırım epey bencil bir insan oluyordum. Barış'a baktım uzun uzun. Bu adam benim kocamdı değil mi, çocuğumun babasıydı. Her fırsatta bana ne kadar aşık olduğunu söylüyordu. Ama neden hâlâ korkuyordum? Çünkü salak gibi aramızda bir şeyler olmadan önce onu zorlamıştım. Onun o büyük aşkının her detayını biliyordum. Damla gittikten 5 yıl sonra bile koca bir enkazdı. Ben o enkazı kaldırdım ama ya ben değil de Damla orayı yeniden çiçeklerle donatırsa ve bana da senin işin bitti gidebilirsin denirse?

Derin bir nefes aldım. Bunun olmasından çok korkuyordum. Ellerim karnıma giderken Barış da hissetmiş gibi aynı anda yapmıştı bunu. Birbirine çarpan ellerimizi kenetlediğinde gülümsedim. Ellerimizi ayırmadan karnıma getirdiğinde kendimi hiç olmadığım kadar güçlü hissetmiştim. "Her şey gerçek olamayacak kadar güzel değil mi Nisa'm?" "Bu kadar olay olmasına rağmen mi? Barış neler yaşıyoruz baksana." "Ben şuandan bahsediyorum. Aşık olduğum kadın dizlerimde ve karnında benden bir parça taşıyor. İkisi de gayet sağlıklı. Alacakaranlığım bugün biraz bulutlu ama." Barış'ın sakallarını okşadım. "Değilim." "Tamam değilsin."

Güldüm. "Sen hanımcı bir bebek oldun haberin olsun." "Sen öyle diyorsan..." İkimizde gülerken Barış kafasını göğsüme yaslamıştı. "Bu kediciğin biraz sevgi istiyor." "Hmm demek öyle." "Öyle." Ben gülerken Barış da saçlarını boynuma sürtüyordu yavaşça. Gerçekten ilgi bekleyen bir kedi gibi gözüküyordu. "Miyavlamalı mıyım yoksa?" Ellerim Barış'ın saçlarını sardığında o da zafer kazanmış gibi gülmüştü. "Zaten tam bir kedisin Barış. Bir de böyle hareketler yapıyorsun ya çok şeker oluyorsun." "Senin için girdiğim hallere bak ya. Kızım sen bana ne yapıyorsun acaba?" "Böyle mükemmelsin bir kere. Hem kedi olmak kötü bir şey değil."

"Kediler biraz yaramaz olur ama?" "Olsun. Ben öyle de severim." Barış'ın dudakları boynuma kayarken yutkundum. Ben sadece öpeceğini düşünürken bile kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Ama dilini hissettiğimde derin bir nefes aldım. "Barış..." Boynumu emerken nefeslerim hızlanmıştı. Kolumu boynuna dolayıp onu kendime çektim. Başımı geriye attığımda ona daha geniş bir alan sağladığım için o da boynumdaki gezintisine daha rahat devam etmişti. Barış'ın telefonu çalana kadar ikimizde anın büyüsündeydik. Tabii telefon Barış'ın pek umurunda değildi. Onu kendimden uzaklaştırdım. "Telefon çalıyor."

"Umurumda değil Nisa." "Barış!" Barış sıkıntıyla bir nefes verirken telefonu almıştı eline. "Tanımıyorum bu numarayı. Önemli değilmiş demek ki." "Barış uzun uzun arıyor." Telefon sustuğunda Barış gülmüştü. "Şimdi benim güzel karımla ilgilenebilir miyim?" "Ya önemliyse?" "Senden önemli olmadığı kesin." Barış yeniden boynuma dudaklarını dokundurmuştu ki telefon yeniden çaldı. "Aç artık onu." "Zorunda mıyım?" "Evet. Belli ki önemli bir şey." Barış oflayarak kendini geri çekerken telefonu açmıştı nihayet. "Efendim?" Barış her kimle konuşuyorsa kendini biraz daha toparlamış ve ciddileşmişti.

"Tamam sakin ol hallederiz." Eli ensesine giderken düşündü uzun zaman. Kiminle konuşuyordu ki? "Tamam, Damla ağlama işte." Damla'nın ismini duyunca gerilmiştim. Ayağa kalkıp gidiyordum ki Barış durdurdu beni. Kolumu ondan kurtarıp koltuğa oturmuştum. Barış da telefonu hâlâ kapatmamış olsa da yanıma gelmişti. Onunla ilgilenmedim. "Bak şöyle yapalım. Sen benim evimi biliyorsun, anahtarı Berkan da vardı. Ondan alırsın. Orada kal işte." Gözlerimi büyütüp Barış'a bakarken yanından kalkıp yatak odasına geçtim. Eşyalarımı toplarken çok kısa bir süre sonra Barış da gelmişti. "Nisa..." "Konuşma Barış kapa çeneni." "Nisa'm ama..." "Sus Barış!"

Yanıma geldiğinde bana sarılacak oldu ama engel oldum buna. "Sen tam bir gerizekalısın biliyorsun değil mi?" "Be..." "Sus Barış konuşma!" Barış yanımda dururken derin bir nefes aldım. Bir yandan da eşyalarımı topluyordum. "Eski sevgilini ya da nişanlını artık her kimse evine çağırırken aklından tam olarak ne geçiyordu acaba?" Barış cevap vermezken  gözlerimi devirdim. "Barış bir şey söyle artık ya?!" "Kızım bir anlata..." "Tamam sus! Gidiyorum ben!" Bavulu sinirle kapatıp odadan çıkacaktım ki bedenimi bir anda yatakta buldum. Barış da üzerime eğildiğinde canını acıtmamak için bir şey yapmadım.

ALACAKARANLIĞIM Où les histoires vivent. Découvrez maintenant