37.Bölüm

1.8K 144 186
                                    

        Dudaklarımız birbirinden ayrılırken bedenim yeniden Nisa'ya koşmak istiyordu. Nasıl bu kadar kapılmıştım, ne zaman olmuştu tüm bunlar? Ne zamandır kendi canımı bile hiç görecek kadar onu koruma arzusuyla dolmuştum? Bilmiyorum. Tek bildiğim onun dudaklarının bana can suyu olduğuydu. Korkuyor muydum? Evet deli gibi korkuyordum. Ama Nisa'yı incitmekten onu da kaybetmekten korkuyordum. "Yumuşatmaya çalışıyorsun beni." "Hayır sadece seni öpmek istemiştim ben." Yüzüne küçük bir gülümseme yerleşirken gülümsedim ben de.

        "Cemal yine ne yaptı da delirtti seni?" "Aynı şeyler işte boşver güzelim benim." "Ya Barış? Daha önce ne konuşmuştunuz? O gün keyfim yok dediğinde de Cemal'le kavga ettiniz değil mi?" "Birtanem... Güzelim... Başbaşa kalmışız nihayet o şerefsizi konuşup keyfimizi neden kaçıralım ki..?" Yanağına uzunca bir öpücük kondurduğumda gözlerini huzurla kapatmıştı. "Beni yumuşatma şuan Barış..." Dudağına minik bir öpücük kondurduğumda yüzümde yaramaz bir gülüş oluşmuştu. "Barış ya bilerek yapıyorsun değil mi?" Gözlerini aralarken yüzümdeki yaramaz gülüşe karşı dudaklarını ısırırken sabrımı zorluyordu sanki...

       "Yapma şöyle..." "Nasıl? Ne yapıyorum ki ben sana?" Öyle de farkındaydı ki bana neler yaptığının... Derin bir nefes aldım. En sonunda daha fazla dayanamayıp dudaklarımızı yeniden birleştirmiştim. Her bir saniyesini hissederek öpüyordum onu. Sanki son kez öpüyormuş gibi... Gayet naif başlayan öpüşmemiz giderek derinleşirken Nisa'nın kollarını boynuma dolamasıyla kalp ritmim farklı bir boyuta ulaşmıştı. Dudaklarımız birbirinden ayrılırken daha önce hissetmediğim duyguların esiri olmaya başlıyordum sanki. Bana neler yapıyordu böyle?

        Başını göğsüme yaslarken saçlarını  kokusunu içime çektim bol bol. "Nis... Ben gitsem mi artık?" "Gitme... Burada kal. Lütfen Barış." "Ama birtanem..." "Barış, burada kal işte. Şuan sana sarılmaya ihtiyacım var benim. Hem elin de kötü zaten, aklım sende kalır." Elimi tutup öptüğünde gülümsedim. "Tamam, gitmiyorum. Sana hayır diyemiyorum zaten." "Diyeme de zaten." "Öyle mi?" "Hıhı." "Tamam bebeğim. O da kabulüm. Sen benim yanımda durduğun sürece her şeyinle kabul ederim ben seni." Başını boynuma getirirken minik bir öpücük kondurmuştu. "İyi ki varsın uzun adamım." "Sen de küçük sevgilim."

        Bir süre öylece oturduk. Nisa dizlerimin üzerinde otururken elimdeki dikiş izlerini incelemekle meşguldü. Ben de manzaramın tadını çıkarıyordum. Küçük tatlı burnu, kısık gözleri, peri kızına aitmiş gibi parlayan saçları ile öylesine güzeldi ki... Bazen diyordum ki nasıl böyle mükemmel bir insan beni sevebiliyordu? Gerçekten onu hak edecek kadar ne yapmış olabilirdim? Bir insan doğal haliyle bile bu kadar kusursuz olması nasıl mümkündü ki? "Çok acıdı mı?" "Acımadı birtanem." "Yalan söyleme. Senin yalanlarını anlayabiliyorum ben." "Öyle miymiş yaa? Tamam belki birazcık. Ama senin yanına gelince geçti hepsi." "Gerçekten mi?" "Gerçekten..."

        Bana tatlı tatlı bakarken bir anda koluma vurduğunda kaşlarımı çatıp baktım ona. "Noluyor kızım be?" "Aycan'la o halleriniz neydi öyle? Unuttum sanma, çok sinirliyim sana." "Ne yaptım kızım ya?" Bana biraz yaklaşıp gözlerimin içine baktı. Gözlerinin derinliklerinde kayboluyordum adeta. "Böyle göz göze konuşan ben miydim?" Benden uzaklaşırken kendime geldim zor da olsa. "Ben şuan başka bir boyuta geçtim yalnız." "Ben seni başka boyuta geçireceğim şimdi seni. Ne dedi sana?" "Ne dediyse dedi kızım sen niye takıldın bu kadar? Günün sonunda bu maviler sana bakıyor, bu kalp senin için çarpıyor, bu dudaklar seninkiler için ölüp bitiyor değil mi?"

        "Çok tatlısın sevgilim ama konuyu kapatma çabaların gözümden kaçmadı. Ben anladım ya salmayacak bu kız seni." "Salmazsa salmasın. Ben bir seni isterim." Nisa gülerken sıkıca sarılmıştı bana. "Uykum geldi benim Baroska. Aycan'la konuşmuş olmana rağmen sırf elin acıdığı için Nisa ile uyuyabilme hakkı kazandınız." "Ben ne yapsam acaba her gün o Cemal'i dövüp dövüp yanına mı gelsem?" "Ne yaptı da delirtti seni bu kadar..?" Aklıma söyledikleri gelince yine gerilmiştim. "Boş boş konuştu işte. Ama dua etsin elim dikişliydi, yoksa hastaneden çıkabilir miydi acaba bir daha... İt oğlu it..."

       Sona doğru istemsizce gerildiğimden sesim tıslar gibi çıkmıştı. "Ben şuan biraz korktum, sakin mi olsan? Böyle kedi gibi diyordum aslan kesildin bir anda." Yanağıma kondurduğu bir öpücüğün ardından kendimi biraz frenlemiştim. "Biz en son uyuyorduk sanki?" "Uyayalım zaten, ben çok yoruldum." Nisa ile beraber yatağa uzanırken başını göğsüme yasladığında derin bir nefes aldım. Kollarım ile onu sıkıca sardığımda o da başını boynuma gömmüştü. Kokusunda huzur bulmuştum.

...

        Sabah Nisa'nın öpücükleriyle açtım gözlerimi. Daha doğrusu açmaya çabaladım. "Yaa sabah yeni uyanan Baroska çok daha mükemmel oluyormuş şu kısık bakan gözlerine kurban olurum be adam." Gülümserken Nisa'yı kendime çekip dudağına minik bir öpücük kondurdum. "Benim kızımın her anı mükemmel ama onu ne yapacağız?" "Hmm bol bol sevebilirsiniz bence." "Öyle mi? Bunu duyduğum iyi oldu benim..." Nisa'nın boynuna öpücükler bırakırken yavaşça uzaklaştı benden. "Sana biraz kızabileceğin bir haberim var." Ben de ciddileşirken yatakta doğrulup Nisa'ya baktım.

        "Berkan'lar kahvaltıya çağırdı ben de itiraz edemedim." "Nisa yaaa. Kızım başbaşa kalırdık işte ne güzel." "Ya ne yapayım kıramadım işte." "Berkan'lar tek nefeste sönüverecek bir çiçek peki ya Barış?" "Yaa Barış." Nisa kahkaha atarken yanağına sayısız öpücük kondurdum. "Ama gerçekten kıramadım... Bir de Barış'ı ben arayıp ikna ederim dedim. O yüzden sen de geliyorsun." "O olmaz Nisa'm bak o imkansız." "Ne demek imkansız Barış ya? Beni yalnız mı bırakacaksın? Hem aramızın bozuk olduğunu düşünürler olmaz."

       "Nisa Cemal'i görünce sakin kalamam ben. Olay büyüdükçe büyür. Gerek yok o gerginliğe..." "Ha beni Cemal'in yanına yalnız göndereceksin yani?.." Bana kedi gibi bakarken ona hayır demek için diretsem de sonuç olarak önce benim evime geçmiştik çünkü üzerimi değiştirmem gerekiyordu. Tişörtümü çıkarırken Nisa tarafından izleniyor olmak beni germişti tabii. "Nis gerçekten orada oturup beni mi izleyeceksin?" "Bakmıyorum ya tamam." Üzerime bir çırpıda tişörtümü geçirirken Nisa'nın yanına gidip dudağına minik bir öpücük kondurdum. "Sen beni izlerken elim ayağım birbirine dolanıyor benim." "Hmm demek öyle."

          Dudağıma minik bir öpücük kondururken daha fazlasını bekliyor olsam da Nisa kaçıp kapıya koşarken derin bir nefes alıp peşinden gittim. Beraber evden çıkıp her zaman kahvaltı yaptığımız mekana gelmiştik. "Günaydın." Nisa'nın neşeli sesine karşılık gülümsesem de Cemal'i görünce yerini daha sert bakışlara bırakmıştı o gülüş. Yine de yüzünde oluşan morluk nedensiz bir keyif vermedi desem yalan olurdu. Nisa otururken Nisa'nın yanına oturdum ben de. "Günaydın." "Günaydın babakolar. Bu aralar sizi böyle pek bir keyifli görüyoruz bakıyorum da." "Olmayalım mı kardeşim?"

        "Ol benim kardeşim, hak ettin artık. Baksana bizim Cemal'i dün gece bir güzel benzetmişler." İçten içe gülsem de dışarıya bunu belli etmeyerek büyük bir şey başarmıştım bence. "Geçmiş olsun Cemal." Nisa'nın sesiyle keyfim bir tık kaçmış olabilir tabii. "Saol Nisa'cım. Oluyor öyle nereye patlayacağını bilmeyen bazı dengesizler. Yoksa biliyorsun beni, kavgayla falan işim yoktur." Ellerim istemsizce yumruk şeklini alırken Nisa'nın bakışlarının Cemal'de olması daha da geriyordu beni. Sipariş vermek için garsonu çağırdığımda gerginliğimi gizlemeye çalışmak epey zor olmuştu tabii...

Hellooo ❤

Bu bölüm biraz aceleyle yazıldı o yüzden umarım güzel olmuştur ve yazım yanlışı yoktur ☺

Hepinizi seviyorum ve destekleriniz için teşekkür ederim iyi ki varsınız 🖤

Bol bol yorum bekliyorum o kadar yoğunlukta yazıyorum lütfen 😉 fazla uzatmadan kaçıyorum yorumlarda sohbet ediyoruz zaten

Diggad edin bebeglerim :)
Dilenci değilim ama üj bej yorum be abim 😶🙃

ALACAKARANLIĞIM Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang