44.Bölüm

1.7K 136 88
                                    

(*üç noktaya atlamak isteyenleri uğurluyoruz.)

         Barış benden uzaklaşırken ikimiz de derin nefesler alıyorduk. "Barış..." "Söyle birtanem." Derin nefeslerimiz arasında ikimizin de ses tonu fısıltı gibi çıkıyordu. "Karşıma kim çıkarsa çıksın senden vazgeçmeyeceğim." Barış'ın yüzüne bir gülümseme yayılırken yanağıma kocaman bir öpücük kondurmuştu. "Biliyorum, inanıyorum sana." "Bana güven Barış, seni hayal kırıklığına uğratmayacağım." "Biliyorum, uğratmazsın." Barış'ın boynuna öpücükler kondurduğumda aldığı nefesler de derinleşmeye başlamıştı. Üzerinde bıraktığım etkiden memnun bir gülümseme yüzüme yerleşirken derin bir nefes aldım.

         Barış'ın tişörtünü bir çırpıda çıkartırken açıkta kalan tenimde parmaklarım ağır ağır dolaşmaya başlamıştı. "Nis..." Barış'ın dudaklarına uzunca bir öpücük kondurdum. "Söyle sevgilim." "Sence şuan bunu yapmalı mıyız?" Güldüm. Barış'ın boynuna öpücükler bırakırken o da derin bir iç çekmişti. "Beni çıldırtmaya falan mı çalışıyorsun acaba?" Barış'ın gözlerine baktım. Dudağına kısa ama etkili bir öpücük bıraktıktan sonra fısıldadım. "Çok oyalıyorsun bizi, zaten vaktimiz kısıtlı." Barış'ın dudaklarına yeniden yöneldiğimde kendimi onun kucağında bulmuştum.

         Dudaklarımız birbiriyle can bulurken yatak odasına geldiğimizde Barış beni yavaşça yatağa bırakmıştı. Üzerimdeki tişörtten de kurtulduğumuzda Barış üzerine yavaşça eğilirken dudakları tenimde gezinmeye başlamıştı bile. "Demek ben oyalıyorum bizi." Barış'ı başımla onaylarken yüzümde de cesur bir gülüş oluşmuştu. Barış'ın öpücükleri sertleşirken ellerim onun bedeninde geziniyordu. Öpücükleri zaman zaman yerini dil darbelerine ve ısırıklara bırakırken ağzımdan kaçan inlemelere engel olamıyordum. Benden uzaklaşırken yüzündeki gülümseyi gördüm, nefeslerimi düzene sokmaya çalışıyordum. "Ben oyalamam Nisa."

         Barış uzaklaşırken elinden tutup durdurdum. "Gidemezsin bir kere şuandan sonra." Barış'ı yatağa geri çekerken boynuna öpücükler bırakmaya başladım. "Sen yaramaz bir kız oldun iyice." "Kimin yüzünden acaba?" Barış'ın yüzünde çapkın bir gülümseme oluşurken benim üzerimde çıldırtıcı bir etkisi olan dil darbelerini onun üzerinde uygulamaya başladım. Kendimi ani bir hareketle yeniden Barış'ın altında bulduğumda sırıttım. "Hani gidiyordun sen bir az önce." "O beni çıldırtmadan önceydi." Barış'ın dudakları tenimi yeni bir keşfe çıkarken yutkundum. Ben bu adam için deli oluyordum.

(*hoş geldiniz efenim (: * )

        Duş aldıktan sonra Barış da duşa girmişken ben de resim çizerek oyalanmaya çalışıyordum. Kapı çaldığında panik olmadım değil. Barış da ıslak saçlarıyla beraber yanıma gelirken onun bu hallerine gülümsesem de yeniden çalan kapıyla beraber bunu biraz ertelemeye karar verdim. Kapı deliğinden baktığım da kargo olduğunu görünce Barış'a sıkıntı olmadığını belli edecek şekilde bakış attıktan sonra kapıyı açtım. "Barış Murat Yağcı?" "Evet burada ben alayım onu." Kutuyu aldıktan sonra teslim aldığımıza dair bir imza attığımda kapıyı da kapatmıştım. "Sana gelmiş Baroska."

        "Bana mı?" "Hıhı." "Senin evine? Lale ve Berkan'dan başka kimse bilmiyor ki bizi Nisa." "Belki onlar yollamıştır." "Çok saçma." Barış'la beraber ben de sorgulamaya başladım tabii olanları. Kutuyu açtığımda ise içinden daha farklı resimler çıkmıştı. Barış da benimle beraber resimlere baktı. "Damla, annem, babam... Kim ne yapmaya çalışıyor ben anlamadım." "Cemal olmasın? Uzun zamandır fazla sessiz." "Herkes olabilir Nisa güvenebileceğimiz Lale'den başka kim var emin değilim. Onu reddettiğim için Aycan olabilir, ikimizi desteklemediği için Berkan olabilir, rakip takımdan birisi olabilir ya da..." "Ya da?" "Ne bileyim Nisa herkes olabilir." Başını iki elinin arasına alırken sıkıntıyla bir of çekti. Ellerini başından ayırıp sımsıkı tuttum.

         "Tamam sevgilim bunu da beraber halledeceğiz." "Hayır, hayır. Hayır Nisa." Barış başını iki yana sallarken yüzümü avuçları içine aldı ve parmakları yanaklarımı okşamaya başladı. "Kim olduğunu öğrenmeden sen hiçbir şekilde bulaşmıyorsun. Yanımdan da ayrılmıyorsun bundan sonra." "Barış abartmıyor musun?" "Hayır Nisa... Karşımızda kim var bilmiyoruz bile. Seni riske atamam. Seni kaybedemem." Başımı iki yana salladım ben de avuç içlerine öpücük bırakmadan hemen önce. "Beni kaybetmeyeceksin ve sen riskteysen ben de öyle olacağım Barış. Kesinlikle benden ayrı tek bir adım atamazsın." "Nisa'm... Sen bu konudan uzak Baroska'na ise yakın oluyorsun tamam mı?"

         Elimdeki resimlere yeniden baktığımda kameraya bakıp gülümseyen Barış'a baktım. Onu daha önce bu kadar mutlu gördüğüm zamanları düşündüm. Öyle anlarımızın bolca olması içimi rahatlatmıştı. Sonra yanındaki Damla'ya baktım. Ardından da hemen sağıma döndüğümde ilerideki aynadan kendi yansımama... Sonra yeniden resme döndüm. "Çok güzel bir kızmış, bana hiç benzemiyor. İri gözleri var mesela, benimkiler ise tam tersi küçücük..." Barış resmi elimden çekip alırken ona baktım. "Ne yapıyorsun Barış?" "Nisa kendini saçma kıyaslara sokmanı istemiyorum demiştim."

         Barış elindeki resmi kutuya geri bırakırken kollarını belime dolamıştı. "Senin o küçücük dediğin gözlere bakabilmek için canımı veririm ben canımı." Yanağıma uzunca bir öpücük kondurduğunda buruk bir gülümseme yerleşti yüzüme... Hala aynadaki görüntüme bakıp kendimi Damla ile kıyaslıyordum. Barış gözlerime bakarken gözlerimi kaçırdım ondan. Elimi tutup kalbine götürdüğünde kalp atışlarının hızıyla gülümsedim. "Bu kalbi bu kadar heyecanlandıran sensin. Bu kalp bütünüyle sensin." Elimi alıp parmak uçlarıma bir öpücük kondurdu. Elimden tutup beni aynanın karşısına getirdiğinde  aynaya dönmemi sağlayıp sırtımdan sarıldı bana.

        "Şu minik gözlerine bak Nisa. O kadar küçükler ki... Ama içine koskoca bir dünya sığdırmışlar. İçlerindeki ışıltıyı görüyor musun? Ben onlara aşığım Nisa." Uzun uzun baktığımda gülümsedim. Barış'ın elleri saçlarımı tutam tutam okşarken gülümsedim. "Şu ipek gibi saçlarına bak Nisa. Her bir teli hayat dolu, yaşadığımı hissettiriyor bana. Hele böyle hafif ıslakken yeni ıslanmış toprak kokusu insanın içine işler ya senin saçların da benim için öyle. Her bir teli için canımı vermeye razıyım." Saçlarıma baktığımda gülümsedim. Ellerim istemsizce saçlarımın uçlarını tutup okşamaya başlamıştı. Barış burnuma dokundu.

        "Şu minik ve kusursuz burnuna bir bak Nisa. Bu kadar kusursuz olması normal mi?" Aynadaki yansımama bakarken güldüm. "Kusursuz değil." "Hiç sanmıyorum Nisa'cım. Tek bir kusur bulamazsın onda." Gülümsedim. Barış aynadaki yansımam üzerinden gülüşümü okşadıktan sonra elini çekip yeniden belime yerleştirdi. "Şu gülüşüne bak Nisa. Senin dudakların biraz yukarı kıvrıldı diye benim kalbimin nasıl sıcacık olduğunu bir bilsen... Çok güzel değil mi?" Yanaklarım kızarırken aynadaki yansımama baktım yeniden.  

        "Ya şu kızaran yanaklarına bak Nisa. Böyle yaşam dolu başka bir şey gördün mü gerçekten? Ben görmedim çünkü." Barış yanağıma sesli bir öpücük bırakırken gülümsedim. "Sence böyle bir güzellik birileriyle kıyaslanmayı hak ediyor mu? Ya da yeterince güzel olmadığını düşünürken kendinin hiç mi farkında değilsin." "Barış..." Barış boynuma bir öpücük bırakırken huzurla gülümsedim. "Bize bak Nisa. Birlikte ne kadar mutluyuz. Hem de onlarca derdin arasındayken... " Barış'ın gözlerinin içine baktığımda ışıl ışıl parladığını görünce yutkundum. Kollarının belimi sımsıkı sardığını aramızdaki mesafenin azlığını, saçlarımızın birbirine karıştığını... Derin bir nefes alıp Barış'a döndüm yüzümü.

        "Ben seni hak edecekne yaptım acaba?" "Yanılıyorsun Nisa. Ben seni hak edecek ne yaptım asıl?" Dudaklarımız birleşirken içimi kocaman bir huzur kaplamıştı. Ellerim Barış'ın saçları arasında gezinirken nefeslerimizin tükenmiş olması dahi ayrılmamıza neden olmuyordu. Taa ki ciğerimizde hava diyebileceğimiz bir tek şey bile kalmayana kadar... Barış'ın göğsüne başımı gömüp derin nefesler alırken o da aynı şeyi saçlarım arasında yapıyordu. Ellerimi saçlarından uzaklaşırken bedenine sımsıkı doladım kollarımı. Onun da bana yaptığı gibi...

Vee her kitaba bir bölüm gelmiş oldu artık 😌👏

Ben bu bölümü sevdim ya. Uzun da oldu yeterince ❤ ama önemli olan sizin sevmeniz tabii ki.

Destekleriniz için çok teşekkür ederim iyi ki varsınız hepinizi çok seviyorum hem de çok 😘🖤

Sizce kutuları gönderen kim? Ve sonu nasıl bitecek bu mevzunun? Merakla bekliyorum tahminlerinizi

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin