82.Bölüm

1.4K 103 321
                                    

Sabah uyandığımda Barış yatakta değildi. Mutfağa ilerlesem de orada da yoktu. Banyodan çıktığını duyunca hemen yanına gittim. Bana bakarken gülümsedim. "Hani sabahları beraber uyanacaktık?" Beni kendine çekerken burnunu burnuma sürtmüştü. İkimiz de güldük. "Bu kadar erken uyanacağınızı tahmin edemedim Nisa hanım. Bir kahvaltı hazırlayıp gönlünü alırım diyordum ama." Barış'ın dudaklarına uzunca bir öpücük kondurdum. O da anında kocaman bir şekilde gülümsemişti.

"Daha iyisin artık değil mi?" "Hıhı." Barış'a emin olmak için uzun uzun baktığımda karnımı okşayıp gülümsemişti. "Bebeğimiz nasıl acaba?" "Çook hareketli. Kıpır kıpır. Keşke kendini sana da hissettirse..." "Olsun ben burada beklerim onun büyümesini... Canlarım benim." Bana sıkıca sarılırken kokusunu içime çektim ve derin bir nefes aldım. Boynuna uzun bir öpücük kondurduğumda gülmüştü. "Seni seviyorum Nis." "Ben de seni seviyorum Baroska." Birbirimize sımsıkı sarıldık bir süre. Dudağına minik bir öpücük kondurduktan sonra ondan uzaklaşıp yüzünü okşadım.

"Kahvaltıyı kim hazırlayacak?" Bana gülerken ben de güldüm. "Beraber hazırlamaya ne dersin?" "Sana çok aşığım derim..." Dudaklarıma hızlıca bir öpücük bıraktığında gülümsedim. "Yine öp." Bu kez daha uzun bir öpücük kondurduğunda gülümsemem de daha çok büyümüştü. "Yine öpeyim mi?" "Öp." Dudaklarıma uzun bir öpücük daha bıraktığında derin bir nefes aldım. "Seni gerçekten çok seviyorum." "Benim kadar sevemezsin." "Hadi oradan Barış bey. Bu arada gerçekten çok seviyorum seni. Bir daha ne yaşarsak yaşayalım beni sensiz bırakarak cezalandırma, olur mu?"

Barış yanağıma uzun bir öpücük kondurduktan sonra dein bir nefes almış kokumu bol bol içine çekmişti. "Bu senin cezan değildi sevgilim. Bu benim kendime cezamdı. Sana bu korkuyu yaşattığım için özü..." "Sakın Barış. Sakın suçlu olmadığın bir durum için benden özür dileme." "Sen de böyle olsun istemedin, senin de suçun değil." Başımı Barış'ın göğsüne yaslayıp derin bir kaç nefes aldım. "Benim suçumdu. O silah benim elimdeydi, tetiğe basan bendim... Ya o kadar yer varken ben nasıl sevdiğim adamı..." Ben hıçkırıklara boğulurken beni sımsıkı sarmıştı.

Kendimi onun kucağında bulduğumda kısa bir süre sonra koltuğa oturmuştu. Beni kucağından indirmedi. Yüzüme baktı ve gözyaşlarımı kuruladı biraz. Biraz daha sakinleşmiş olsam da hâlâ ağlıyordum. Barış uzun bir süre sessiz kalmıştı. Sadece gözyaşlarımı kurulayıp arada minik öpücükler bırakıyordu. Kendimi daha iyi hissettiğimde uzun birer öpücük bıraktı her iki yanağıma da... "Daha iyi misin?" Onu başımla onayladığımda yüzünü saran ellerim bulunduğu yeri okşamaya başlamıştı. "Bazen ağlamak iyi geliyor. O yüzden sessizdim."

Onu başımla onaylarken yanaklarıma bir kez daha uzun öpücükler kondurdu. "Şimdi." Ellerimi tutup avuç içime uzun bir öpücük kondurmuştu. "O bir kazaydı. Ve... Bak bana hiçbir şey olmadı..." "İşini yeniden kaybedebilirsin. Benim yüzümden..." "Yeni bir iş bulurum. Hem basketbolda bazen yurt dışında maçlarım olacaktı. Ben senden uzak kalamazdım ki... Kokunu özlerdim. Hem sakatlanmadım ya. Çok istersem arada arkadaşlarla toplanır maç yaparım. Senin gözyaşlarından daha kıymetli değil. Yemin ederim ki değil. İlk duyduğumda çok üzüldüm, kabul etmem zaman aldı ama sen iyisin, bebeğimiz iyi, ben iyiyim. Daha ne isteyebilirim ki?"

"Beni üzmemek için böyle konuşuyorsun." "Seni üzmek istemediğim doğru. Ama şuan çok ciddiyim şu güzel gözlerinden değerli değil hiçbir şey." Yanaklarım kızarırken ona baktım uzun uzun. "Sana bir şey olsa kendimi asla ama asla affetmezdim." "Şey ya... Ben sana başka birini bul dedim ya ondan korktum hemen uyandım bu kez. Öyle bir şey yok. Bir ben yeterim sana." O gülümserken ben de güldüm. Gözyaşlarımı kurulayıp derin bir nefes almıştı. "Seni hiç suçlamadım bu konuda. Bana zarar verecek olsan bunu bu şekilde yapmazsın biliyorum."

ALACAKARANLIĞIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin