6. Bölüm | KUZEN "YALNIZ DEĞİLSİN"

3.1K 713 1.1K
                                    

Medya Bölümden Kesitler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Medya Bölümden Kesitler..💫

️❄️

‼️Bu gün +1 bölüm için 1K yorum sınırı

İçimde ki güçsüz kız beni olabilirmiş gibi daha da ezerken öfke ile dolan gözlerimi umursamadan gözlerinin içine baktım. "Savaş." Pars'ın uyarı dolu sesi ile savaş hiç önemsemeden aynı acımasızlıkla gözlerime bakmaya devam etti ve en son kendi kararını vermiş olması ile gözlerine büyük bir inatla bakıp konuştum. "Erken diyorum. Yarın diyorsun."

"Derdin ne Esin!?" Savaşın sert ve sabrı taşmışça konuşması ile gözümden bir damla yaş ifadesizce akarken elimi masanın üzerine hırsımı atmak ister gibi koydum ve ağlamamak için kendimi zor tuttuğum sesle konuştum. "Derdim bu işte! Sırf hırsından yapıyorsun bunu. Evliliği, sevgiyi her şeyi hikayeymiş gibi gösteriyorsun! Önce bizim konuşmamız gereken ve hatta daha önce bir kaç kere dışında konusu geçmeyen konuyu bu kadar basitleştirip hırsının kurbanı yapıyorsun!"

"Her şey hikâye yani öyle mi?" Öfke ile konuşmasıyla sakin olmak ister gibi bir nefesi ciğerlerime çektiğimde yanlış anladığı için sakince lafını düzelttim. "Her şey hikâye demedim. Öyle gösteriyorsun dedim." Gözlerinde ki fırtına daha da büyürken o sivri diline karşı çıkamadı ve sertçe konuştu. "Neden bunu yapıyorsun? Dünden beri değişen tavırlarının farkında değil misin hiç? Sanki o bildiğimiz esin gitti yerine bambaşka bi kız geldi. Sana sormak istiyorum ne olduğunu ama fırsat bile tanımıyorsun. Evlilik diyorum kestirip atıyorsun. Her şey güzel olacak diyorum, beraber olacağız diyorum ayrı ev diyorsun."

Gözlerimden yaşlar öfke ile akarken bu ettiği lafları kaldıramadığım için yine aynen onun gibi bir ifade ile lafını hiç durmadan tamamladım. "Anlamıyorsun çünkü!" Gözlerinde bana inanamadığı bir ifade oluşurken sofrada ki herkes bizi ilk defa birbirimize karşı böyle düşmanca görüyor olsa gerek susup sadece izliyorlardı. Pars hariç.

"Anlatamıyorsun ki anlayayım! Bir şey olduğunu anlasam da daha sen anlatmadan ne olduğunu anlayacak kadar uzmanlaşmadım!" İnanamazca konuşması ile elimi masanın altına indirip tırnaklarımı avucuma bastırırken kafasını karıştırarak konuştum ve ayağa kalktım. "Eğer dün o halde olmasaydın, aklından geçen her şeyi diline dökmeseydin hiç bir şey yoktu!" Aslında pars olmasa içtiği şeyi imâ edecektim fakat Pars'ın hoş karşılamayacağını bildiğim için bunu direk gözümde eledim.

"Abicim oturur musun?" Ayağa kalktığım an pars boşlukta sallanan elimi tutup yumuşak bir sesle konuştuğunda savaş da ayağa kalktı ve o yakıcı öfkesi ile konuştu. "Ben ne dediğimi gayet iyi hatırlıyorum. Bence sen iyice kendi kendini delirtmeye uğraşıyorsun." Ne olursa olsun konuştuğu her cümleyi onun kadar güçlü karşılayamazken bu konuda yaralarım olduğunu bile bile konuştuğu an elimi Pars'ın elinden çektim ve parsa başımı eğip sadece ortada bir tehlike olup olmadığını bilmediğim için sadece isteğimi dile getirdim. "Ben çıkmak istiyorum."

SİYAHIN ESİRİ | OrendaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin