20.Bölüm

1.2K 73 40
                                    

Biz biraz gecikerek geldik. Herkesten özür dilerim. Kendimden de özür dilerim çünkü fotoğraf eklemek yerine nasıl yaptığımı bilmeden bölümün yarısını sildim. Evet çok malım lütfen yüzüme vurmayın. Kendime çok sinirliyim.

Biraz yorum yaparak beni mutlu etmek ister misiniz 👉🏼👈🏼

Mutlu yıllar 🖤 Yalnız şaka gibi 2020 bana son gölünü atarak gitti.

Neyse, keyifli okumalar!

İnsan sevdiğini başkasının yanında görmeye dayanamıyormuş. İstiyormuş ki gözleri benden başkasını görmesin. Sesi bir tek benim kulağımda canlansın, kolları başkasının değil de benim belime dolansın.

Seni kendime saklamak istemem suç mu sevgilim?

Seni kıskanmam ya da seni bir başka kadının yanında görmek beni çılgına çeviriyordu.

Aslında onun bir şey yaptığı da yoktu. O koşup sarılmıştı. Asaf da ayıp olmasın diye sarılmak zorunda kalmıştı.

Gözleri gözlerimde asılıyken o kadına dönüp bir kere bile bakmamıştı. Kolları sıkı sıkıya çevrelememişti beleni. Durması için bir uyarıydı aslında. Asaf'ın kolları Sibel'in beline sarıldığında, Sibel kendine gelip uzaklaşmıştı.

Sarılmamışlardı. Sadece o Asaf'a sarılmıştı. Asaf ona sarılmamıştı.

Sibel kendini geriye çektiğinde Asaf onun yüzüne hiç bakmamış gözlerini gözlerimden çekmemişti. Bakışmamız Esila'nın beni dürtüp kulağıma annemlerin geldiğini ve toparlanmam gerektiğini söyledikten sonra kesilmişti.

Esila ilişkimizi biliyordu ve ona bir şey anlatmasam da o anlıyordu.

Esila'nın kolumu dürtmesiyle kendime gelip içeriye girmiştim. Direk mutfağa geçip ılık bir su içtim. Belim tezgaha yaslandığında kapının girişinde annem belirdi.

"Annecim neden öyle apar topar içeriye girdin? Ayıp oldu, herkes sana baktı. Sen öyle bir anda içeriye girince Asaf evladım bile dönüp sana baktı."  

Gülümsemek için kendimi zorladım. "Aklıma bir hastam geldi ondan içeriye girdim. Şimdi kapattım telefonu da zaten."

Kafasını salladı. "Zehra teyzenler kendi evlerine geçtiler. Bir yarım saat sonra gelirler onlar. İşin yoksa eğer içeriye geç kızım."

"Aslında biraz rahatsız gibiyim içeriye geçmek yerine odama çıkıp dinlensem daha iyi olacak."

Kaşları çatıldı. Elini alnıma götürdüğünde ateşimin var olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. "Ateşim yok anne." 

"Evet, yok. Neyin var o zaman?"

Elimi alnıma götürüp ovaladım. "Regl olacağım. Onun ağrısı var." 

Yalan değildi. Regl olacaktım ve onun ağrısını çekiyordum. Canım çok yanmasa da karnım biraz ağrıyordu ama bunu hiç bir zaman önemsememiştim. 

"İlaç iç diyeceğim ama içmeyeceksin. Doktor olduğun için en iyisini sen bilirsin ama bayılmayı beklemezsen sevinirim." 

Bir keresinde çektiğim acı dayanamayacak raddeye gelmişti. İnadım yüzünden serum taktırmayıp hastanede öyle gezmiştim. Eve geldiğimde ise Doğa sayesinde acım katlanmış, vücudum buna dayanamayıp yere yığılmıştı. Annem ise her ay bana bu cümleyi kurmaktan geri kaçınmıyordu. 

"Merak etme annem hiçbir şey olmayacak. Hem şu an bir yerim ağrımıyor." 

"Ayaklarına bir tane daha çorap giy. Sen ayaklardan üşütüyorsun." 

DİLHUNDär berättelser lever. Upptäck nu