12.Bölüm

1.4K 75 26
                                    

Herkese merhaba. Öncelikle İzmir Deprem'inden etkilenen herkese çok geçmiş olsun diliyorum. Umarım hepiniz iyisinizdir. Konuşmak isterseniz sadece bir mesaj atmanız yeterli olacaktır. Sadece bu konu hakkında değil başka bir şey için olsa bile bana yine de yazabilirsiniz. Lütfen benden çekinmeyin ve lütfen kendinize çok iyi bakın. Moralinizi yerine getirebilmek için erkenden bölüm paylaştım. Umarım size iyi gelebilir ve biraz da olsa moralinizi düzeltebilirim. İyi okumalar diliyorum.

Hayat, bazı şeyleri yanlış anlamak için çok müsaitti. Çoğu şeyi yanlış anlamaz mıydık? Anlardık. İki insanı yan yana gördüğümüzde bile sorgulamıyor muyduk? Sorguluyorduk. Bir adamın yanında daha önce hiç görmediğimiz bir kadın gördüğümüzde acaba aralarında bir şey var mı, diye sorgulayıp asıl insanlara sormadan kendimiz cevabını veriyorduk. Var, diyorduk. Kesin bunların aralarında bir şey var çünkü ikisi de birbirine çok yakınlar diye teşhisi koyup kenarı çekiliyorduk. Kendimiz yazıyor kendimiz oynuyorduk. Aklımıza ise bunu karşıdaki insana sormak hiç gelmiyordu. Sadece sizin değil benim de gelmiyordu. Gördüklerim bana yeter deyip kenara çekiliyordum. Bunun ne kadar yanlış olduğunu bilsem bile bunu ben de yapıyordum ve şimdi Gökhan bize bunu sormadan çekip gideceğini biliyordum. Çünkü o bizi bu şekilde görmüştü ve beyni bize olanları sormak yerine bu olayı hazmedebilsin diye yalnız kal ve düşün uyarısını veriyordu. Beyin bu komutu verdiğinde vücudumuz otamatik olarak hareket ediyor ve olayı sorgulamadan uzaklaşıyorduk.

Yataktan hızla kalktığım da Asaf da kalkmıştı. Gökhan transtan çıkar gibi silkelenip önce abisinin suratına ardından da benim suratıma bakıp arkasını döndü. Tam da tahmin ettiğim gibi direk odadan çıkacaktı fakat onu Asaf'ın durdurmasını beklemeden ben durdurmuştum.

Arkasını döner dönmez uzanıp kolunu tuttum ve kendime çevirmeye çalıştım. "Yanlış anladın."

Kolunu tutmayı bırakacağım esnada Asaf beni belimden tutup arkaya çekmişti. Eteğimi biraz daha aşağıya çekip elimle düzelttikten sonra kafamı kaldırdım. Gökhan bir yere odaklanmış başka bir yere bakmıyordu.

"Koçum, sen çık ben sana daha sonrasında olanları anlatacağım." dedi Asaf. Elini Gökhan'ın omzuna koymuş güvenmesi için sıkıp bırakmıştı.

Konuşmak yerine kafasını salladığın da kendisine gelmişti. Ardından bana bakıp tebessüm etti ve odanın çıkışına yürüdü. Kapının kapanma sesini duyduğum da telaşla Asaf'a döndüm.

"Bizi çok yanlış anladı. Keşke direk burada açıklasaydın ya da ben açıklasaydım." diye sıraladım cümlelerimi telaşa kapılarak.

Gülümseyerek suratıma bakıyordu. Afalladım. "Korkma, Gökhan öyle biri değil. Gidip de hemen herkese yaymaz."

İçime derin bir nefes çektiğimde elimi saçlarımdan geçirdim. Elimle bozulmuş olan yatağı gösterdim. "Bizi çok yanlış anladı." dedim. Ardından aklıma beraber uyuduğumuz düşüncesi geldi ve utanç dalgası vücudumu ele geçirdi fakat dıştan bakılınca hala aynı duruyordum. "Hem biz bu hale nasıl gelebildik?" diye sordum elimle hala yatağı göstererek.

Kafamı Asaf'a çevirdim. Alnını kaşıyarak alttan alta bana bakıyordu. "Sarılırken göğsümde uyuya kalınca ben de seni yatırmak istedim. Sonra sen hala bana sarıldığın için beni bırakmak istemedin, ben de öyle uyuya kalmışım."

Anladığımı belirtmek için kafamı salladım. "Özür dilerim."

Kaşları havalandı. "Ne için özür diliyorsun?"

"Dün gece için..."

Bakışlarımı ayaklarıma indirip ağzımın içerisindeki damağı ısırıp bırakıyordum. Yanıma gelip işaret parmağını çenemin altına koyarak yukarı kaldırmam için baskı uyguladı. Bir adım geriye giderek başımı kaldırdım.

DİLHUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin