24.Bölüm

964 56 40
                                    

"Keşke tanımasaydım" dediğim hiç kimse olmadı benim. "Keşke beni tanımasına izin vermeseydim" dediklerim oldu.

-Marquez

...

Kızlarla buluştuğumuz kafeden ayrılıp arabayı dağ evine sürmüştüm. Bir saatin ardından eve gelmiş ve kendimi sevdiğim adamın kollarına bırakmıştım. Burası huzurdu. Huzur kavramının bende tanımlanan yerdi. Onun göğsü benim yuvamdı. Nereden mi anlamıştım? Daha önce hiç bu kadar huzurlu olduğumu hissetmememden. Şimdi ise şöminenin çıkartıyor olduğu sesle birlikte ikili koltuğun üzerinde uzanıyorduk. Benim başım onun göğsündeydi. 

"Yerin rahat galiba." dedi kıkırdayarak. "Derin derin nefesler alıp vermeler falan. Seviyor musun bari koku mu?" 

Güldüm. "Güzel kokuyor sevdiğim adam, sen karışmasana. Hem dön önce de bir kendine bak. Saçlarımın müptelasısın. Geldiğimden beri burnun sürekli saçlarımın arasında." dedim kafamı hafif yukarı kaldırıp görebildiğini kanaat getirdikten sonra göz kırparak. 

"Dudaklarının da müptelasıyım. Onu niye söylemiyorsun?" 

"Pardon," dedim. Sesimden eğlendiğim o kadar çok anlaşılıyordu ki kaşlarımı çatmış olsam dahi hoşuma gittiğini anlamıştı. "Unutmuşum senin arsız bir adam olduğunu." 

"Bir şey mi dedik?" 

Güldüm. "Yok sen hiçbir şey der misin? "

Sırıttı. "Demem tabii." 

Gülerek Asaf'a iyice yaklaşıp kafamı boynuna gömdüm. Kolları belimi daha sıkı kavrarken çok rahat bir konumdaydım. 

"Kokla sevdiğin adamı tabii, doya doya kokla. Bulamazsın sonra falan aman." 

Omuzunu tutan elim havaya kalktı ve sert olduğunu bildiğim bir şekilde yumruğumu omzuna geçirdim. "Bulamazsın falan, nereye gidiyorsunuz Asaf bey?"

"Valla şöyle bir pavyondan diğer pavyona çekirge gibi zıplamayı düşünüyorum." 

Gözlerim büyüdü. Hızla boynundan çekilip kollarını belimden ayıracaktım ki buna izin vermedi. Yüzlerimiz karşı karşıyaydı ama temasımızı onun yüzünden kesememiştim. "Pavyon ha? Buyurun Asaf bey, ben tutmayayım sizi." Kaşlarım yavaşça havalandı. "Çekirge gibi zıplayın siz artık kimlerin yanına zıplıyorsunuz onu bilemeyeceğim."

"Yavrum," dedi gülerek. Hayır, gülmüyordu. Pavyona zıplamak isteyen adam kahkaha atıyordu. "Şaka." dedi omuzlarını indirip kaldırarak.

"Tabi sen Ankara'lısın, şimdi olmasa bile daha önceden bin defa gitmişsindir pavyona." İşaret parmağımı ona doğru doğrulttum. "Ben varım diye hiç takma kafana. Git ya sen pavyonuna. Ben de kızlarla gece kulübüne giderim. Oh mis, felekten bir gece." 

"Felekten bir gece," dedi kaşlarını kaldırarak. 

"Aynen öyle. Oh var ya mis, aşırı iyi dans ederiz." 

"Dans?" dedi. Yüzü git gide bana doğru yaklaşıyordu. "Ne dansı?"

"Paso doble," dedim ben de ona yaklaşarak. "Yapacak halim yok ya. Normal dans." 

DİLHUNWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu