21.Bölüm

1.2K 52 36
                                    

Merhabalar, biz geldik. Öncelikle herkesten özür diliyorum. Performans ödevlerimi tüm hocalar bir anda verdiği için bölüm yazmak yerine ödevlerimi yetiştirmeye çalıştım. Bir de hastane hastane gezmem gerekti. Ondan bölümü yazıp size atmam gecikti. 

Umarım hepiniz iyisinizdir. 

Keyifli okumalar!

Aşk çok güzeldi. İnsanı güzelleştiriyordu. Hem insan sevildikçe güzelleşirmiş. Ondandı galiba artık kendimi güzel hissetmelerim. 

Aşk, bir sanattır, var oluş ile yok oluş arasındaki ince çizgidir. Ve ben o ince çizgide oturmuş aşık olduğum adama bakıyordum. 

İnsan yaşamı boyunca sadece bir kez aşık olabilir. Diğerlerinin hepsi geçici bir sevgi olarak isimlendirilir. Eğer aşık olduğunu hissedebiliyorsan onu tut ve hiç bırakma. Çünkü bir daha aşık olamaz sadece öyle olduğunu sanırsın. 

Eğer aşk, çektiğiniz her acıya değebilecek türdense sevin. Elinizden geldiğince güzel sevin. Kırmadan, yormadan, üzmeden... Çünkü sevgi hor görülebilecek bir şey değildir. 

Önce aşık oldum sonra sevdim. Çok güzel sevdim ve sevildim. Sevildiğimi bana o kadar güzel hissettirdi ki başka biri asla beni onun gibi sevemez. 

Ben o sevgiyi tattıktan sonra istesem bile bu adamdan gidemem, gitmem. Asaf Demir, yaşadığım sürece bu kalp senin için atacak. Hayata gözlerimi yumsam bile durmuş bir kalbin yine de seni sevmesine müsaade eder misin? Çünkü ölsem bile bu dünyada değil belki ama gittiğim yerde kalbim yine de sana ait olacak. Evet, kimseye ait olmasını istemediğim bir kalbi şimdi onun ellerine veriyordum. Onun da bana verdiği gibi... 

Bileğimdeki bileklik kendini bana hatırlattığında elbisemin kolunu daha da aşağıya çektim. Kimsenin görmemesi gerekiyordu. Özellikle de biz söylemeden görmemelilerdi. 

"Ecmel şunun tadına bir baksana kızım."

Yanımda oturan annem nereden bulduğunu anlamadığım bir tabağı bana gösteriyordu. Daha doğrusu tabağın içindeki kurabiyeleri gösteriyordu. Kaşlarımı çatarak anneme bakmaya başladığımda yemeyeceğimi anlayarak tabağı aldığı yere geri koydu. 

Geldiğimiz mekanın içerisi basık değil aksine huzur vericiydi. Masalar ve sarmaşıkların kaplanmış olduğu bir yerdi. Duvarlar sarmaşıklarla süslenmişti. Masaların hepsi odundu ve sandalyeler siyah olsa da içerisi kesinlikle boğucu değildi. Duvarlardaki sarmaşıklar sayesinde sanki bir kafe değil de doğanın içerisindeymişsin gibiydi. 

İki masa birleştirilmiş ortayı boş bırakmışlardı. Canlı müzik yapılan yere karaoke sistemi kurulmuş, herkes bir kere de olsa şarkı söyleyecek olduğu belirtilmişti. Sağ tarafımda annem sol tarafımda ise Esila oturuyordu. Tam karşımda ise Asaf vardı. Demir ve Seymen ailesi aynı masaya oturmuştu. 

Bileğimdeki bilekliği gizlemeye çalışıyordum. Elbisenin kolları uzun olduğu için biraz rahattım ama kendimi kasmaktan da alıkoyamıyordum. Esila görmediyse başkasının görme ihtimalini hiçe sayıyor ve kendimi biraz da olsa bu rahat hissetmeme neden oluyordu. 

Karşı masamızda Sibel ve Onur'un ailesi vardı. Ve Onur'un gözleri sürekli üzerimdeydi. Asaf'ın sırtı Onur'lara dönük olduğundan bakışlarını fark etmemişti. 

Bakışları çok rahatsız ediciydi. 

Esila sürekli koluma dokunarak Asaf'a söylemem için beni daraltıyordu. Onur ve Asaf küçüklüğünden beri aynı mahallede yaşayıp birlikte büyüdükleri için ben söyleme taraftarı değildim. Aralarının bozulması istediğim en son şey bile olamaz.  

DİLHUNWhere stories live. Discover now