Yılbaşı

8.1K 522 87
                                    

31.12.2020

***

Yavuz ile markete gelmiş, yılbaşı için alışveriş yapıyorduk. Ben ağaçlara bakarken o süsleri inceliyordu. ''Sercan ne getirecekmiş?'' diye sordum ona. Sırıttı. ''Ben gelirim yetmez mi dedi''

''Egoist piç!''

''Duymasın he..'' Omuz silktim sadece.

Cips, kola, çerez derken bütün abur cuburları toplayıp arabaya attık. Süsleri ve ağacı da alıp eve gittik. Yavuz'un terası olduğu için onda toplanacaktık. Sercan ve yanında kavga ettiği çocuğu getirecekti. ''Onlar ne iş?'' Yavuz'a sorduğumda, sırıtıp elindeki içecekleri yerleştirirken bana bir bakış attı. ''Bilmiyorum. Sevgili oldular herhalde. O herife güvenmiyorum ama...''

''Ama?''

''Salak Sercan seviyor sanırım.''

''Büyük aşklar nefretle başlarmış'' Yüzünü buruşturdu. ''O salak çocuğun aşkının büyük olduğun filan düşünmüyorum. Umarım beni şaşırtır''

Sonunda her şeyi dolaba yerleştirdikten sonra ağacı süslemek için oturma odasına gittik. Kartal bir tane süs çıkarmış onunla oynuyordu. ''Sevdin mi?'' Miyavlayınca gülümseyip kafamı salladım. ''Tamam senin olsun''

Ayağa kalkıp yerdeki süsleri yere koydum. Ağacı kutusundan çıkarıp kurmak için kağıda baktım. Uzun uğraşlar sonucu tamamlamıştık. İşin zevkli yönü süsleme de bitince mutfağa gidip atıştırmalıkları hazırladık.

İçkileri dolaptan çıkarıp masaya dizdik. ''Ben üstümü değiştiriyorum.'' Onu onayladığımda mutfaktan çıktı. Son şeyleri de masaya dizdiğimde minik kedi ayaklarıma sürtünmeye başladı. Habire miyavlamasından aç olduğu anladım. Ne zaman aç olsa bu tonda miyavlıyordu. Evet miyavla tonundan anlayabiliyordum...

Ona yemeğini verdikten sonra Yavuz aşağıya indi. Beğeniyle süzdüm onu. Dişlerini göstererek güldü. Yanıma gelip dudağıma küçük bir öpücük kondurdu. ''Hadi git sende hazırlan''

''Tamam'' Üstümü değiştirip aşağıya indiğimde kapı çalmıştı. Ben yetişmeden Yavuz açtı. Sercan ve o çocuk gelmişti. Pek gözüm tutmamıştı.

''Hoş geldiniz.'' Yavuz onları davet edip ceketlerini aldı. Sercan'a dikkat ettiğimde mesafeli duruyordu.

Yanıma gelip sarıldı. "Nasılsın enişte?"

"İyiyim Sercan sen?" Omuz silkip: "Eh işte" dedi. Göktuğ'u gösterip: "Ne ara yakınlaştınız?" Diye sordum.

"Sandığın gibi değil" Göktuğ hışımla bize döndü. "Ne demek o?"

"Arkadaş olarak başlayacağız demiştim." Sırtından itip içeriye adımladı. Göktuğ omuzlarını düşürüp koltuğa ilerledi.

"Hadi tombala oynayalım" Hevesle konuşmama Göktuğ göz devirip: "Dansöz filan mı çağırsaydık?" Deyince Sercan kafasına vurdu. "Birde bana kızıyorsun oyarım gözlerini!"

"Yaşlı dedeler gibi tombala oynayıp tv mi izleyeceğiz yani?" Yavuz bıkkın bir nefes verdi. "İstersen sen defolup gidebilirsin Göktuğ"

"Off tamam yaa..."

Yavuz hafif bir müzik açıp yanıma geldi. "Bu ne biçim müzik yaaa" Göktuğ ayağa kalkıp müzik setine ilerledi. Daha haraketli bir parça açıp kafa sallaya sallaya Sercan'a ilerledi. Sercan ilk burun kıvırsada yavaş yavaş ayağa kalkıp dans etmeye başladı.

İçkilerini tokuşturup dans etmeye başladılar. "Midem bulandı." Yavuz'un söyledikleriyle kıkırdayıp omzuna yaslandım. "Bak ne güzel eğleniyorlar."

BU KALP SENİ UNUTUR MU? | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin