3.8

1.6K 85 32
                                    

Mavi kısa kollu gömleğimi giyip altına da siyah bir kapri giydim. Telefonumu ve anahtarımı alıp dışarı çıktım. Ahlem, ben ve Beyza buluşacaltık. Evet... Sanırım hayatımdaki en saçma buluşma.

Yine Beyzaların oradaki kafeye gittik. Beyza'ya erken gelmesini söylemiştim. Ayrıca Beyza'ya her şeyin nasıl olacağını da anlatmıştım. Yani Ahlem'le bir sorun olmayacaktı.

Kafeye vardığımda gözlerim Beyza'yı aradı. Arkalarda bir masada gördüğümde yanına doğru gittim. Telefonuna bakmayı bırakıp bana baktı. Kibarca gülümsedi. Ayıp olmasın diye bende gülümsedim. Tekrar telefonuna bakmaya başladı. Ben de direkt konuya girdim.

"Beyza."

"Efendim." hala telefonuna bakıyordu.

"Bak bu kızı sevgilisiyle barıştıracağız sadece. Ağzından bir laf kaçmasın."

"Zoruna gitmiyor mu?" Kafasını kaldırdı en sonunda.

"Ne?"

"Sevdiğin kızı sevgilisine yapıyorsun."

"Senin için de aynı durum geçerli."

"Ben seni o kızla sevgili yapmıyorum. Ayrıca istersen yaparım merak etme. Çünkü senin zaten sevdiğin var. Benimle beraber olmanı istemem saçmalık olur. Ama o kız sevgilisini sevmiyor. Sadece ergence sevgililer. Eğer sevseydi zaten özür dilerdi. Hem suçlu hem güçlü."

"Orasını biz bilemeyiz. Ne yaparlarsa yapsınlar. Ben kurtulmak istediğim için teklifini kabul ettim."

"Neyse ne."

O sırada Ahlem geldi. Sırayla önce beni öptü sonra Beyza'yı. Ne kadar bu duruma alışmış olsam da kalbimin teklemesine engel olamadım.

Ahlem:

"Selam."

Beyza sadece gülümsedi. Bende gülümsedim.

Ahlem:

"Nasılsınız?"

Ben:

"İyi sen?

Ahlem:

"iyi. Sen nasılsın?"

Beyza:

"İyi."

Ahlem:

"Keşke bana da nasıl olduğumu sorsaydın."

Beyza:

"Nasıl olduğunu merak etmiyorum. Ayrıca daha demin Alper'e iyiyim, demiştin."

Ahlem:

"Herneyse. Planı size anlatmıştım. Ama tekrar anlatıyorum. Ben sevgilimle bir buluşma ayarlayacağım. Tabiki kabul edecek. Buluşma günü biz biraz oturduktan sonra siz el ele geleceksiniz. Sonra bende Alper'in sapık bir dayı olmadığını ve sevgilisinin olduğunu söyleyeceğim. O da benimle barışacak."

Beyza:

"Bu plana gerek yok. Sadece gerçeği söyleyip özür dile."

Ahlem:

"Özür dilemek istemiyorum."

Beyza:

"Bitti mi? Sadece bunun için mi buluştuk?"

Ahlem:

"Evet."

Ben:

"E gidelim o zaman."

Ahlem:

"Bakın ben Kocaeli'de yaşıyorum. Küs olduğum sevgilimle hem buluşma ayarlayacağım hem de aynı hafta İstanbul'a gelmeyi planlanlayacağım. Lütfen dikkatli olun."

Ahlem tekrar bizi öpüp el sallayarak gitti. Bizde biraz el sallayıp yapmacık gülümsemeler sunduk.

Ben:

"Seni eve bırakayım mı?"

Beyza:

"Alper evim karşı kaldırımda."

Ben:

"Ne olmuş benimki de arka sokakta."

Beyza:

"Ben seni bırakayım o zaman."

Ben:

"Tamam anne, elimi de tut."

Beyza cevap vermedi. Karşı kaldırıma geçtiğimizde Beyza evine doğru gidiyordu. Arkasından bağırdım:

"Beni eve bırakmayacak mısın?"

Arkasını dönüp bir iki saniye yüzüme baktı. Unuttuğu belliydi. Nasıl iki dakika çnce olan şeyi unuttuysa. Sonra o da bağırdı.

"Belki başka sefere."

Çok üzerine gitmedim. Nasıl davranacağımı bilmiyorum. Beni sevdiği için kırmakta istemiyorum. Ama yakın da durmak istemiyorum. Onunla konuşurken kendimi Ahlem'in yerine koyuyorum. Ahlem bana ne derse kırılmam, diye. Ben onu seviyorum ama o beni sevmiyor. Bazen sevilmek istiyorum. Çok yoruldum sevmekten. Bundan sonrası yok. Kendim üzüleyim ama beni seveni üzmeyeyim diyorum ama bu aşamadan sonra "Beyza Ece ben geldim hadi sevgili olalım." denir mi? Denmez tabiki. Bu ne böyle? Ben birini sevdim bana bakmadı şimdi boş kalmayayım sen gel Beyza Ece. Ben Beyza olsaydım yüzüme tükürürdüm.

Kafamı yukarı kaldırdım. Gökyüzüne baktım. Hava kapalıydı. Muhtemelen yağmur yağar. Derin bir iç çekip önüme döndüm. Sonrasında eve gittim.

***

Ahleme gıcık kapıyorum.

Neyse bugün iki bölüm gelecek. Biraz bekleyin.

İyi günler.

SALAK MISIN? /texting/Where stories live. Discover now