1.9

2.9K 163 52
                                    

Kapıyı çaldığımda Ahlem hemen açıp "Hoşgeldin." deyip sarıldı. Bende ona sarıldım. Fakat fazla durmadım çünkü bir tane abisi mal mal bakıyordu bize.

Ayrılıp abileriyle selamlaştım. Tabi gördüğüm iki tane vardı. O yüzden iki tanesiyle tokalaştım.

Uzun boylu esmer 20'li taşlarının başında olan bir abisiyle tokalaştım.

"Merhaba. Ben Alper. Ahlem'in bir arkadaşıyım."

"Bende Yusuf. Hoşgeldin." Diğer abisiyle tokalaştım. Bu abisi biraz küçüktü. Sanki liseliydi.

"Selam."

"Selam. Bende Barın. Bir yamuğunu görürsem keserim bacaklarını." Hah! Bücüre bak sen.

Gülümseyip birşey demedim. O sırada Ahlem elimden tutup çekti ve abilerine :

"Bir yaramazlık istemiyorum.  Korumacı tavırlarınıza da ihtiyacım yok. Ne yaparsam yaparım. Değil mi Barın?"

"Misafirin var diye susuyorum yoksa alırdım ayağımın altına."

"Hıı aynen." Sonra kendi odasına çıkardı beni.

Bir koltuğa otururken ceketimi aldı. Sonra tekrar (!) yanağımı öptü.

Kızım senin beni kalbimle ne alıp veremediğin var? Beni öteki tarafa mı göndermek istiyorsun?

"Sen ayakta kaldın. Geç şöyle otur."dedi koltuğu gösterirken. Sonra gösterdiği yere oturdum ve odasını incelemeye başladım.

Pek fazla eşya yoktu. Sanırım Kocaeli'de yaşadığı içindi. Sadece küçük bir dolap, yatak ve tek kişilik koltuk vardı. Birde bir raf vardı yatağının üstünde. Üç-beş tane kitap ve birkaç süs eşyası vardı rafın üstünde. Başka da birşey yoktu. Etrafta bir-iki koli vardı fakat sanırım içleri boştu.

"Kusura bakma. Normal bir oda değil. İçi biraz boş. Zaten tek kaldığım için dolduramıyorum odayı. Abimler ikili ikili kaldığı için pek boş değil onların odaları. Benim odam biraz onlardan küçük ama maalesef ki boş. Aslında tek kız olmanın iyi yönü de bu. Altı oda bir salon var ama abimler ikili ikili yatıyor. Ehehehewhereje."

"Biz kız kardeşimle ayrı odalardayız."

"Zaten siz iki kardeşsiniz. Biz beş kardeşiz." Beş'i elleriyle hayali tırnak işareti yaparak söylemişti.

"Doğru."

"Kız kardeşin yaramaz mı?"

"Biraz gıcık ama pek yaramaz değil. Ha bu arada birinci sınıfa gitmiyormuş. Kreşe gidiyormuş. Sayende kız kardeşimin yaşını öğrendim."

"Ben dört abiminde ilişki durumunu, yaşını, burcunu, sevdiği renkleri, yemekleri falan biliyorum. Sen bir kardeşinin yaşını bilmiyorsun."

"Haklısın ama pek birlikte olmam."

"Kardeşinle zaman geçirmeyipte kiminle zaman geçiriyorsun? Akşama kadar evde değil mi?"

"Evet. O evde. Zaten gidebileceği neresi var ki? Ama ben evde değilim."

"Neredesin?"dedi kaşlarını çatarak.

"Genelde Bora'ylayım."

"Bora?"

"Kuzenim işte. BFF falan sayılır. Zaten pek arkadaş yapmam. Hayatımda fazla kişilere yer yok. Hepsinin ismini, doğum gününü, sevdiği şeyleri aklımda tutmak zor oluyor."

"Sen balık hafızalı mısın?"

"Hayır. Ama gerçekten fazlalık sevmiyorum."

"E bende fazlalığım."

Sen şuan Alper Reis'in Ülkesi'nde başkentsin. Ama bilmene ne gerek var?

"Yoo hayır. Konuşuyoruz işte." dedim kalbimin aksine. Kalbimi dinlemeyip aklımı dinlemek gerçekten güzel.

"Hmm peki. Yalnızsın biraz o zaman."

"Aslında pek yalnız değilim."

"Nasıl yani? Üf anlat işte. Ben çok konuşuyorum birazda sen konuş."

"Bak şimdi. Benim en yakın arkadaşım Bora. Aynı zamanda kuzenim. Ama benim aksime Bora biraz çapkındır. Ben pek sosyal de değilim. Ama Bora sosyal.  O yüzden Bora dışında iki arkadaşım daha var. Ama onlarla pek yakın değilim. Tabi Bora bütün okulla arkadaş. İşte yalnız biriyim. Ama yalnız olmak istediğim için yalnızım. Sakin sessiz herşey. Düşün mesela, sahile gidiyorsun ve oturuyorsun öylesine bir yere. Yanında kimse yok. Başını dinliyorsun. Ne avazı çıktığı kadar bağıran çakma arkadaşlar ne de saçma insanlar var. Teksin. Mesela yemek yiyorsun. Aç gözlü arkadaşların yok. Tek başına bitiriyorsun. Oh ne güzel. Kafanı dinlemek güzel birşey. Ama yine de Bora yüzünden okulda tanımıyorum ve bazılarına göre "havalı"yım. Aynen aynen. Bizim dünkü bebe Alper havalı çocuk."

"Niye bu kadar asoslaysin."

"Bilmiyorum. Aslına bakarsan pek fazla yanımda birilerini bulundurmayı sevmem."

"İstersen bir daha konuşmayız."

"Onu demiyorum. Sadece asosyalim işte. Böyleyken hayat daha hoş bence. Hep fazlalıkları sevmemişimdir. Eşyalarımın bile fazla olanlarını atarım."

"Beni ne zaman atmayı düşünüyorsun?"

"Eğer benim için fazlalık olsaydın çoktan atmıştım."


Oy oy balım.

Nasılsın?

2k olmuş benim güzel minicik ailem. Ay yerim seni.

Siz diye konuşmak çok itici o yüzden sen diye okumaya karar verdim. Yani bir kitabı tek kişi okuduğu için sıkıntı olmaz herhalde.

Bu arada birşey paylaşmak istiyorum. Biliyorsun yaz geliyor. Her ne kadar karantina da olsakta benim ninemlere gitmem gerekiyor. O yüzden birkaç bölüm yazar yayınlarım. Sende hepsini bir mi okursun? Taksit taksit mi okursun bilemiyorum. Ama yazarım yani.

Seni seviyorum.

Hoşçakal.





SALAK MISIN? /texting/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin