1.Bölüm

2.8K 407 379
                                    

Başladığınız tarihi alalım👉

İyi okumalarr.
______________________________

15 yıl önce

Kan...
Aaron'un gördüğü tek şey kandı. Fazlasıyla kan... mutant düşmanların kanı...

Birkaç saat önce akademiye ,düşman mutantların köylerinden birine bir saldırı düzenlendiği haberi geldi. Akademideki profesörler hemen bahsedilen köye gitti. Köye geldiklerinde ise gördükleri tek şey kandı.

Her taraf kandı. O kadar fazla kan vardı ki kan yüzünden cesetler bile neredeyse görünmüyordu.

Aaron, etrafı incelemeye başladı. O, etrafı incelerken de eşi müdüre Fiona ise cesetleri inceliyordu. Müdüre Fiona ,eşinin yanına gitti
"Mutantlar, monslar tarafından öldürülmüş. Cesetlerin üzerinde monsların salgıladıkları zehirden var" Aaron şaşırmamıştı. Monslar her zaman fazlasıyla hırslı ve agrasif olmuşlardı. Ancak "düşmanımın düşmanı dostumdur" ilkesine dayanarak genelde düşman mutantlara saldırmazlardı. Hatta Oceana sınırlarına düşman mutantlar ile beraber saldırdıkları bile olmuştu. Aaron neden böyle bir şey yaptıklarını merak etti.

O, bunları düşündüğü sırada ağlama sesleri gelmeye başladı. Aaron, ağlama seslerinin geldiği yere doğru yürüdü.

Seslerin geldiği yere vardığında gördüğü şey,  2 tane ağlayan bebekti. Bebekler ya 1 ya da 1 yaşından daha küçüklerdi. Kan içinde kalan bedenleri,  tıpkı bir ceset gibiydi. Ağlamasalar büyük ihtimalle bebekleri ölü sanardı  Aaron.

 Aaron, biri kız ve biri erkek olan bebekleri kucağına aldı ve eşinin yanına doğru yürümeye başladı.

Aaron her zaman çocukları olsun istemişti ama bu hiçbir zaman gerçekleşmemişti çünkü eşi müdüre Fiona'nın bir hastalığı vardı ve bu yüzden çocuğu olmuyordu. O, çocuklarının olmasını hep çok istemişken bu kanlar içinde kalan iki sevimli bebeğin ebeveynsiz kalması onu çok üzmüştü.

Ne kadar ilginçtir ki bebeklerin ikisi de Aaron, onları kucağına alınca susmuşlardı.

Aaron, bunu gördüğünde yüzünde bir tebessüm oluştu. Belki kulağa saçma gelebilirdi ama bu bebeklerle arasında bir bağ oluştuğunu hissetti.

Bebeklerin ebeveyni veya ebeveynleri kimlerdi bilmiyordu ama bildiği bir şey vardı.

Ne olursa olsun bu bebekleri bırakmayacaktı.

*********

Alexandra, yarın Oceana Akademisine başlıyordu. Aslında bu akademiye hayatı boyunca gitmişti. Babası, Aaron, akademinin koçuydu. Annesi, Fiona, ise akademinin müdüresiydi. O, her mutant gibi 16 yaşında akademiye başlamamıştı. Evet, resmi olarak akademiye 16 yaşında kayıt olunuyordu ve kayıtlı olmayan hiçbir öğrenci, akademinin kaynaklarından faydalanamıyordu ama o ve ikizi Adrian'a bir istisna yapılmıştı. Alexandra ile ikizi Adrian, anne ve babaları sayesinde 6 yaşlarından beri akademinin spor salonunda babaları tarafından dövüş ve silah kullanım eğitimi alıp anneleri ile beraber güçlerini kontrol etmeyi öğreniyorlardı. Babaları bir savaşçıydı. Anneleri ise mutanttı. Alexandra ve Adrian ise anneleri gibi mutanttı. Alexandra, telekinezi yapabiliyordu. Ayrıca sezgisel güçleri vardı. Tehlikeyi önceden sezip ona göre hareket edebiliyordu. Adrian'ın ise kardeşinim aksine sadece tek bir gücü vardı. O da elektriği kontrol edebiliyordu. Anneleri ise bir ortama girdiğinde, o ortamda daha önceden neler olduğunu görebiliyor ve gösterebiliyordu.

Alexandra ve Adrian, güçlerini çok iyi bir şekilde kontrol edebiliyorlardı, ayrıca çok da iyi dövüşüp silah kullanıyorlardı. Hatta bu yüzden varis aileler, onları daha 14 yaşlarındayken savunma birliğinin başı yapmışlardı. Savunma birliği, akademiyi koruyan bir birlikti ve üyeleri, ordudaki savaşçı ve mutantlardan oluşuyordu. Alexandra ve Adrian, 2 yıldır görevlere gidiyorlardı ve neredeyse hepsinde de başarılı olmuşlardı. Birçok kişiye göre bu yaptıkları, efsaneydi. Tekniken daha akademiye başlamayan 2 genç, akademiyi koruma görevi alıyor. Bu birçok kişi için inanılmazdı. Alexandra ve Adrian,  görevlerinde her zaman ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlardı. Ayrıca onlar, sadece akademiyi korumuyorlardı. Akademideki bir öğrenci veya profesöre bir şey olursa da o olayla onlar ilgileniyorlardı.

Alexandra, odasındaki kum torbasını yumruklarken aynı zamanda en son gittikleri görevi düşünüyordu. Ne kadar görevi başarıyla tamamlamış olsalar da daha hızlı bir şekilde tamamlayabilirlerdi. Alexandra daha hızlı bir şekilde çözüm bulabilseydi tabii.

Odasında yankılanan bildirim sesiyle düşüncelerinden sıyrılarak kum torbasını yumruklamayı bıraktı ve telefonunu eline alarak gelen mesajı okudu.

Mesajı okumasıyla beraber istemsizce kaşları çatılmıştı.

Babaları, bugün de bir görev olduğunu yazmıştı ama ne olduğunu yazmamıştı, sadece ikizleri, odasına çağırmıştı.

Alexandra, görevin ne olduğunu merak ediyordu. Daha dün görevden dönmüşlerdi ve başka bir göreve gidiyorlardı. Normalde babaları, onların art arda görevlere gitmelerinden hiç hoşlanmazdı.

Genç kız, fazla sorgulamadan telefonu ve hançerini de alarak odanın kapısına doğru yöneldi.

Bu sırada genç kızın odasının kapısı çalındı. Gelen kardeşiydi. Adrian içeri girer girmez konuşmaya başladı.

"Babamın, bize vereceği görev için çok heyecanlıyım. Acaba bu sefer ne olacak? Ha bu arada hazırlandın mı?"

"Evet, hazırım. Hadi babamın yanına gidelim"dedi Alexandra ve hançerini, kılıfına koydu. Bu hançeri gerçekten de çok seviyordu. Babası, ona silah eğitimi verirken hançer kullanmakta çok iyi olduğunu görmüş ve ona özel bir hançer yaptırmıştı. Hançerin sapı zümrüt yeşiliydi. Uzun, düz bıçaklı ve keskin yapılı bir hançerdi. Bıçağın üzerinde altın renkli semboller vardı.

      (Alexandra'nın hançeri)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

      (Alexandra'nın hançeri)

Adrian ile beraber babasının odasına gitti genç kız.

Odaya geldiklerinde Aaron masasında oturuyordu. Onları görünce ayağa kalktı. Alexandra hemen söze girdi.

"Baba, görevimiz ne?"

Aaron, derin bir nefes aldı.

"Üç gün önce su varisi kayboldu. Sizin göreviniz ise kayıp su varisini bulmak"
________________________________

İlk bölümü sıkıcı bulmuş olabilirsiniz ancak gelecek bölümleri seveceğinize inanıyorum.

Vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayın

Hoşçakalın

OCEANA AKADEMİSİ (OS-1) [Ara Verildi]Where stories live. Discover now