22. Bölüm

432 49 45
                                    

Sonunda oy sınırı doldu yemin ederim yeni bölüm atmak için oy saydım 😅

《☆》

Hermione'nin taşlaştırılmasının üzerinden sadece birkaç gün geçmişti. Harry ve Ron her fırsatta hastane kanadına giderek başında bekliyorlardı. Kendimi suçlu hissettiğim için Hermione'yi görmeye gidememiştim ancak bundan kaçmamın doğru olmadığını düşündüğüm için şuanda hastane kanadının kapısında içeri girip girmeme arasında gidip geliyordum.

En sonunda pat diye içeri girmeye karar verdim. Son zamanlarda sürekli bir şeyleri aniden yapıyordum ancak başka çarem yokmuş gibi hissediyordum.

Hermione'nin yattığı yatağa yaklaşırken dudaklarım düz bir çizgi halini almıştı. Yanına oturdum ve suçlusu olduğum haline baktım. Onu kütüphanede bulduğum zaman göründüğü gibiydi. Kaskatı, soğuk ve hissiz.. Dudaklarım titremeye başladığında nefesimi sesli bir şekilde bıraktım ve gözlerimi kapattım. Neden kütüphanede kalmaya devam ettiğini anlamıyordum. Orada yalnız başına kalmaması gerektiğini daha önce de ona söylemiştim.

O gün elinde olan ayna aklıma geldiği zaman duraksadım. Sırlar Odasındaki Canavarın ne olduğunu bulmuş olabilir miydi? Cübbesinin ceplerini karıştırmaya başladım ancak içinde hiçbir şey bulamayınca kaşlarım çatıldı. Hermione kendisine saldıracaklarını biliyor olmalıydı. Kendisini feda etmiş olabilir miydi? Gözlerimi kapatıp düşündüm o gece yakınlarında bir kitap yoktu o zaman elinde tutuyor olmalıydı. Hızlıca yatağın diğer tarafına geçtim. Avucunda buruşturulmuş bir kağıt gördüğüm için elim kalbime gitti, sonunda tüm bunları bitirebilecektik.

Kâğıdı avucuma aldım ve açıp okumaya başladım.

Bu topraklarda gezen onca korkunç hayvanın ve canavarın hiçbiri "basilisk" ya da diğer adıyla "yılanların kralı"ndan daha garip, ondan daha ölümcül değildir. Devasa boyutlara ulaşabilen ve yüzyıllarca yaşayabilen bu yılan, bir kara kurbağasının altında kırılmış bir tavuk yumurtasından doğar. Öldürme yöntemleri hayret vericidir, çünkü öldürücü ve zehirli dişlerinin dışında, basilisk'in bir de katil bakışları vardır Gözlerinden çıkan ışına maruz kalan herkes ani bir şekilde can verir. Örümcekler, can düşmanları olan basilisk geldiğinde kaçar. Basilisk ise sadece horozun ötüşünden kaçar çünkü horozun ötüşü onun için ölümcüldür.

Okuduklarımla gözlerim kocaman açılmıştı! Bu seferde bir basiliskle mi uğraşacaktık? Her yıl yeni bir sorun çıkıyordu ortaya. En azından bir horoz bulup basiliski etkisiz hale getirebilirdik. Harry, Ron, Lara ve Draco'yu bulmam gerekiyordu. Belki güçlerimi geliştirerek altımız için bir zihin bağı oluşturursam her an, her yerde birbirimize haber verebilirdik.

Bu fikri aklıma not edip diğerlerini bulma ümidiyle bahçeye çıktım. Karagöl'ün yakınlarındaki bir ağacın altında gördüğüm iki sarı ve bir kızıl kafa ile zafer gülümsememi takındım. Yanlarına hızlıca ilerleyip manzaralarını kapatacak şekilde önlerinde durdum.

"Çocuklar! Sırlar Odasındaki canavarın ne olduğunu artık biliyoruz!" Ellerimi hevesle birbirine çırparken tek tek hepsini ayağa kaldırdım. Kağıdı onlara gösterip planımı bir çırpıda anlattım.

"İyi ama Daisy horozu nasıl veya nereden bulacağız?" Harry'nin sorusu ile gülümsedim.

"Fred ve George'un şakalarını nasıl bu kadar iyi yaptıklarını bilmiyor musun? Harry! Onlar Hogwarts'ın tüm gizli geçitlerini gösteren bir haritaya sahip. Ve bizde dışarı çıkmak için o haritayı kullanacağız. Dışarı çıktığımız zaman Hogsmeade'de ya da şehir merkezinde bir yerlerde ila ki horoz bulabiliriz. Şimdi tek bir sorunumuz var, Sırlar Odasının kapısı nerede?" Sözlerimin başında umutlu olan ruh halim sonlara doğru umutsuzluğa dönüştü. Bu konu hakkında düşünmek istemiyordum.

Daisy Lily Potter| Harry Potter İkiz Fanfiction [ASKIDA] Where stories live. Discover now