11. Bölüm

1K 85 114
                                    

  Bir kadın çığlığı. Kimden geldiğini bilmediğim bir kadının çığlığı. Her kabus gördüğümde duyduğum kadının çığlığı. Ölümden değil de korumak istediği kişinin ölmesinden korkan bir kadının çığlığı.

   Bir kabus görüyordum. Başlarda tatlı bir rüya sanmıştım. Ama sonra anladım. O yeşil ışık üzerime gelirken kızıl bir kadının beni korumak için önümüze geçmesi ile anladım gerçekleri. Annemin öldüğü geceyi görüyordum. Devamını görmek istemediğim için uyanmaya çalıştım. Ama bir işe yaramadı! Annem öldü.

  Harry'e doğrultulmuş o asaya bakarak gülmeye başlayan kız çocuğu ile afalladım. O bendim! Harry'e doğrultulmuş asa beni güldürmüş müydü? Birden çığlık atmaya başlayan kız ile gülümsedim. Alaya vurup koruyordu onu. Hala öyleydim ya gerçekten ikinci kez Tom ile karşılaşınca yine alaya vurmamış mıydım her şeyi?
 
  Belki de alaya vurmamın sebebi duygularımı saklamaktı bilmiyorum. Ama Tom o gece benden bir şeyimi almıştı: Gerçek mıtluluğu. Belki gülüyordum ama üzülmesinler diyeydi. Belki alay ediyordum ama anlamasınlar diyeydi. Şimdi düşünüyorum da ben neden Slytherin olmamıştım? Seçmen şapka her binanın bir parçasını taşıdığımı ima etmişti. Kabusumu görmeye devam ederken dikkatimi bir şey çekti. Ben neden Tom'um kucağındaydım? Bana bir büyü yaptı. Mor ışıklar bedenime süzüldü.

  Ardından Harry'e döndü, onu öldürmeye çalışacaktı. Tamam bu kabusu görüyorsam bir sebebi olmalıydı değil mi? İzlemeye devam etmek zorundasın Daisy. Bu önemli olabilir. Harry'e çarpan büyü 2 parçaya ayrıldı. Biri bana geldi diğeri ise Tom'a gitti. Tom o anda Yasak Ormandaki gibi görünmeye başladı ve pencereden kaçıp gitti. Anlamadığım şey büyü bana da çarpmışken nasıl ölmediğimdi? Çünkü Tom pencereden kaçtığından beri kahkaha atıyordum. Delirmiş gibi gülüyordum. Harry bana bakarak gülmeye başladı. Alnındaki acıyı görmezden gelerek gülüyordu. Çünkü onu ben güldürüyordum.

  Yedisinde neyse yetmişinde odur derler ya işte şimdi anlamıştım ne demek istendiğini. Ben zaten ölüydüm hep öyle kalacaktım. Kimsenin bunu bilmesine gerek yoktu ki?! O sırada içeriye Severus girdi. Vaftiz babama soy adıyla hitap etmem saçma olurdu zaten. İçeri girdiğinde gözüne ilk olarak kahkaha atan ama aslında ağlayan ben çektim. Bana gülümseyerek baktı. Kendi acımı başkaları görmesin diye içime attığımı en iyi o bilirdi. Bir gün patlayacağımı da. Çünkü biz benziyorduk. Sadece ben alay ederek gizliyorken o nefret ederek gizliyordu.

  O sırada gözüne annem iliştiğinde anladı neden ağladığımı. Sendeleyerek dizleri üstüne yığıldı. Anneme sarılarak ağlamaya başladı. Dışarıdan gelen sesler ile hemen beni kucağına aldı ve "Sen sağ kalan çocuksun. Daisy senin yanında önemsiz kalacaktır. Senin iyiliğini isterken o unutulan olmamalı. O bunu hak etmiyor. 9 yıl sonra onu tekrar görmeye geleceğim ama o bunu bilmeyecek. Büyü dünyasını önceden bilmesini sağlayacağım. Ama o bunu bilmeyecek. Vaftiz babası olduğum için onu evime götürürdüm ancak ilerisini düşünmek zorundayım. Gelecekte o geri gelmese de hazır olmalısınız onun yandaşları size sataşacaktır. Hoşçakal Harry..." dedi ikizim Harry'e onun bu haline gülümsemeden edemedim.

  Harry sanki  ayrılacağımızı anlamış gibi ağlarken ben anneme bakarak ağlıyordum. 'Öldün ve ruhumu da kendinle götürdün.' Dercesine ona bakıyordum. Korktum. İlk defa birinden bu denli korktum. Asıl garip olanı bu korkunun kendime karşı ve nedensiz olmasıydı...

《》《》《》《》《》《》《》

Ter içinde uyandığım sırada saatin gecenin üçü olduğunu gördüğümde yatakta sinirle tepindim. Bir ay için Harry'le Dursley'lerde kalıyorum ve her gece kabus görüyorum. Sanki başka derdim yokmuş gibi bir de Harry ve bana gelen mektuplar birden ortadan kayboluyorlar. Galiba birisi çalıyor. Çünkü Severus bana birkaç mektup göndermiş cevap vermediğim için gelip sormuştu.

Daisy Lily Potter| Harry Potter İkiz Fanfiction [ASKIDA] Where stories live. Discover now