7. Bölüm

1.1K 93 92
                                    

ROS'nda kitap okuyorum, bazı kızlar bana bakarak bir şeyler fısıldıyor. Umursamıyorum, okuduğum kitaba devam ediyorum. Aniden kitabımı kapatan elle karşımda duran Cho Chang'e nefretle bakmaya başlıyorum. Bu kız Ravenclaw'ın yüz karası.

"Ne o Potter, kendine bu sefer Cedric Diggory'i mi seçiyorsun? Geçenlerde de Draco Malfoy ile beraber görülmüşsünüz?" Söyledikleri ile gözlerimi umursamazca devirdim ardından "Arkadaşlık denen şeyi bilmemen çok acı Cho. Bilirsin, yani belki biliyorsundur Harry ve Draco da son zamanlarda çok birlikte görüldü. Çünkü biz arkadaşız. Aynı Ron ve Ben gibi. Anladın mı? Ha yok illa sevgilisiniz diyorsan Cedric benden bilmem kaç yaş büyük farkında mısın?!" Dediğimde bana nefretle baktı ve yatakhanelere gitti.

  Bana bakıp fısıldamaya devam eden her bir kişiye "Ne bakıyorsunuz güya bilgiye muhtaç olan bina biziz! Zekiyseniz dedikodu yapacağınıza ödev yapın! Tanrım... Hala ne bakıyorsunuz!!" Bana bakan neredeyse herkes önüne döndü ve konuşmaya devam etti.

  Hala benim hakkımda konuşan üç erkek hissediyorum daha doğrusu zihinlerini görüyorum. "Pffff gerçekten mi? Arsız düşüncelerinizi başka kızlarla yaşayın bunu yaparken beni kullanmayın! Size diyorum hey David, Leo ve Felix!" Herkesin susarak önüne döndüğüne emin olduğum sırada kitaplarımı toplamaya başlamıştım. Topladığım kitaplarım ile notlarımı da alıp hemen kendimi koridora attım.

Hissetiğim yorgunluk bana uyumam gerektiğini hatırlatırken ben kütüphaneye gitmeye karar verdim. Tüm ödevlerimi aslında bitirmiştim. Yakında verileceğini bildiğim konulardan ödev yapıyor böylece boş vaktimi değerlendiriyordum.

  Hogwarts beni güvende hissettiren ilk yerdi. Burası bana sanki evimdeymiş hissi veriyordu. Ev, bana çok uzak bir kelimeydi oysa. Yalnızlığa sığınan aptal biriydim ben. Pek çok kişi bana Dahi dese de ben kendimi bir aptal olarak görüyordum. İnsan görmek istediğini görmez mi zaten? Aynaya bakınca çirkin ve aptal bir kız gibiydim. Her zaman en iyisi olmak isterdim ama başaramazdım ki bunu, asla tatmin olmazdım. Dışarıdan nasıl görünüyorum bilmiyorum ama kendi içimdeki gibi görünmediğime eminim.

Ayh herneyse artık, kütüphaneye varmak üzereyim ve kafamı boşaltmam gerekiyor.

Bir dakika, boş zamanlarımda Harry ve ben yokken yaşananlar hakkında bilgi sahibi olmalıydım. Böylece bilmediğim konular açıldığında sessiz kalmam gerekmez! Umarım aradığım bilgilere ulaşırım.

Elime aldığım gazete arşivleri benim yetimhaneye bırakıldığım zamanlara ait. Şimdi, ilk dört sayfasını okusam yeter. Teker teker tüm gazeteleri okumaya başladım. Ölüm yiyenlerin isimlerini not alıyordum. Belki bir ara işime yarar diye.

Liste uzadıkça uzadı. Sirius Black"ten İgor Karkaroff'a pek çok ölüm yiyenin adı bu listedeydi. Sonraki zamanların gazetelerine de baktım. Ardından önemli olayların notlarını almaya başladım.

Aldığım notlardan biri dikkatimi çekti. Sirius Black'in Peter Pettigrew'in katili olduğu ve onu öldürürken bir parmak dışında hiçbir organının ortada olmadığı gerçeği. Derin bir nefes aldım. Aldığım nefes boğazımda düğümlenirken gözlerimi kocaman açarak okuduğum haberi tekrar okudum.

Peter ve Sirius James Potter'ın arkadaşıymış. Zamanlarında Hogwarts'ı şakalarıyla yerle bir edebilecek kadar çok şaka yapmış ve dört arkadaş beraber takılıyorlarmış. Dördüncü Arkadaşları ise Remus Lupin'miş. Okuduklarım çok önemli bilgilerdi.

Anladığım kadarıyla Babam Sirius'u sır tutucu yapmış. Sirius da Tom'a ötmüş. O gece Peter'i de öldürmüş. On iki muggle ile beraber... Ama, ama bu imkansız! Böyle bir büyü yok ki? Herhangi bir büyü, bir büyücünün bedenini yok edemez! Bu işin içinde bir bit yeniği var ve bunu öğreneceğim.

Daisy Lily Potter| Harry Potter İkiz Fanfiction [ASKIDA] Where stories live. Discover now