Sinir Krizi

277 36 23
                                    

Müzikli bir bölüm... Dinlemezseniz Chrisimizin hissettiği duyguyu tam olarak anlayamazsınız... Keyifli okumalar...

Odadan hızlıca çıkıp gitmişti. "Son muydu gerçekten ? Bitmiş miydi ?" Niye o konuştuktan sonra hep böyle kendi kendime soru soruyorum. Tek başıma kaldığım kılıç salonundan ayrılıp yatakhaneye döndüm. Defterine bakıp gülen birini gördüm, sizce kim ? Evet. D'Artagnan. Defter de onu güldürebilecek bir şey vardı. Şaşırtıcı ama madem sondu öğrenmeme gerek yok. Kendi yatağıma yöneldim bu seferde Carl soru yağmuruna tuttu. "Neredesin anormal ? Canım sıkıldı hem merakta ettim." "Sen ve merak ?" dedim inanmayarak o destek kaşını kaldırıp "Olamaz mı ?" dedi. "Tabi olur neden olmasın hem ben de Kraliçe Elisa'yım." "Dalga geçme ya. Neredeydin ?" "İlk önce William'ın yanındaydım sonra d'Artagnan'la konuştum." "Onunla ne konuşabilirsin ki ?"

"Gerçekleri."

"Ne, gerçek mi ? Ne gerçeği ?"

"Boşver gitsin. Ben ona gerçekleri nasıl görebilirim dedim o ise bu sondu dedi."

"Gerçekten karmaşık bir anlaşma şekliniz var."

"Hayır yok, anlaşamıyoruz. Yüzüyle ayrı kendisiyle ayrı konuşuyorum beyefendinin. Yüzüme bakmıyor ben konuşurken, sence de çok aşağılayıcı değil mi ?"

"Biraz öyle."

"Şuan da aklını okumak isterdim. Ne düşünüyor ? Kimi düşünüyor ? O deftere bakıp neden güldü ?" Tüm dikkatimi Artagnan'ın yatağına dikerken dikkatimi ondan alıp kendisine çekmek için "Hey anormal !" dedi Carl. "Efendim." dedim sakin ses tonumla. "Kendisi söylemiş sonmuş neden düşünüyorsun ki. Hem kararlı bir tipe benziyor, kararından döneceğini düşünmüyorum. Hâlâ takımız değil mi ?" "Takımız. Sen kızlardan anlıyordun ya hani, şu Karen nasıl biri ?"

"Gerçekten mi ! Ben sana unut gitsin diyorum sen bana Karen'i soruyorsun." Bıkkınlıkla gözlerini devirirken sorumu toparladım. "Kendim için soruyorum Carl, ilk kız silahşör olur mu diye."

"Madem öyle diyorsun. Hırslı, zeki, güzel bak bu sen de olmayan bir özellik."

"Hey !" diyip omzuna vurdum resmen bana çirkin demişti. "Ve Artagnan'a." diye lafına devam etti.

"Artagnan'a ne ?"

"Sanırım aşık ya da ondan hoşlanıyor ve hisleri karşılıklı olmalı." Konuşması bitince sert bir şekilde yutkundum, boğazım düğümlenmişti. Neden böyle olmuştum ki şimdi !

"Yanılıyor olamaz mısın ? Bir kızla bir erkek yan yana diye aşık olacak değiller ki." dedim son bir umut ararken.

"Tabi illa aşıklar demiyorum ama Karen'e baksana yüzündeki ifadeye."

"Gülümsüyorsa ne olmuş ! Aklına komik bir şey gelmiştir !" çıkışmamdan şüphelenip "Neden bunu tartışıyoruz ?" dedi. Toparlamalıydım. "Eğer aşıklarsa birbirlerine çok düşkün olurlar ve hata yaparlar, açıkları var demektir. Biz de bunu kullanabiliriz." İnanmış gözlerle bana baktı. "Evet, iyi bir fikir. Anormallerden de bir şeyler çıkıyormuş."

"Peki aşık olup olmadıklarını nasıl anlayabiliriz ?"

"Kız kıza konuşun belki itiraf eder ?" Çok zekisin Carl.

"Unuttun galiba kıza tokat attım. " "Doğru."

"Siz erkek erkeğe konuşun ?"

"Bana yumruk attı."

"Doğru."

Yeni yaratıcı düşünceler bulmaya çalışırken elimle çenemi ovuşturdum. Küçük prensse deha bir fikir bulmuş gibi heyecanlandı.

Küçük Bir Kalbin Büyük SavaşıWhere stories live. Discover now