Bonus Bölüm :)

391 127 58
                                    

İçimden yazmak geldi bu bölümu beni takip eden herkese ithaf ediyorum. :)

Artık her şey bitmişti. Keşke William'ın yanından ayrılmasaydım ve onun teklifini kabul etseydim. Belki o zaman hala neden yaşadığını bilmeyen topluluğuna olan üyeliğim devam ederdi. Ama artık çok geçti. Boğazıma değen bıçak üst derimi çoktan kesmişti. Ben sadece mucize olmasını diliyordum artık. Savunmasızca beni kurtaracak birini bekliyordum.

Genç: "Aaa hadi ama prenses. İşin böyle tadı çıkmaz ki. Sen çığlıklar atacaksın ben kimse seni duyamaz diyeceğim. Bu sefer de ağlamaya başlıyacaksın. Yoksa benden korktuğun için o dilini mi yuttun. Ahahaha."      

İğrenç bir şekilde kahkaha atıyordu. Nefesi nefesime değecek kadar yakındık. Ve ben bu durumdan hoşlanmıyordum.

Ben:"Senden korktuğum için değil sana o zevki tattırmamak için konuşmuyorum ayrıca  yapabileceğin tek şey beni öldürmek ve artık ben ölümden korkmuyorum."

Genç:" Vayy be. Küçük hanıma bak sen. Senin o kendini ölümsüz zanneden tavrını seveyim. Bu arada küçük hanım napıyorsun tanrıya mı yalvarıyorsun. Yoo şuanda yalvarman gereken kişi benim. Ne yazık ki benimde sana karşı merhametim yok. Son kez nefes al prenses hoşçakal..."

Demiş ve bıçağı boynumdan hızlıca çekmişti. Ben de birkaç saniye içinde yere yığılmıştım. Eğer güzel bir film şeridim olsaydı geçerdi gözlerimin önünden. Ama son günlerimi pek de iyi geçirdiğim söylenemezdi. Sanırım babamın yanıydı yanım artık.

William Welton'un Ağzından

Chris o kadar hızlı koşmuştu ki peşinden gidememiştim. Okulumuzdaki öğrencilerden biri de soru sorarak beni oyalamıştı. Çocuğun sorularına cevap  verdikten sonra yetimhaneye gittim.

Yolda yürürken Chris'i düşünüp durdum. Bana neler söyleyecekti ne kadar kızacaktı kim bilir.

Sonunda varmıştım yetimhaneye. Odasını bilmiyordum o yüzden koridorları dolaşıyordum. Kafamı sağa doğru çevirdim ve "CHRİS  OLAMAZ" diye bağırdım. Yerde kanlar içinde o kadar masum yatıyordu ki. Hemen yanına gittim onu kucakladım ve hastaneye götürdüm.

O yaşamalıydı annesi için kendisi için hatta benim için. Hastanenin yatağına yatırdım.

Doktor "Chris. Bunu annesi öğrenmemeli Will. Dışarda bekle."

En büyük üzüntümü yaşıyordum. Daha önce hiç kimse için bu kadar endişelenmemiştim. Bir saat kapıda bekledim. Doktor çıktı bana döndü ve "Durumu ağır hayati tehlikelisi sürüyor. Artık yapacağımız tek şey beklemek."

Beklemek... Kafamda döndürüp dolaştırıyordum bu kelimeyi. Hayata tutunmalısın Chris. Senin peşini bırakmayacağım sen her ne kadar keçi inadını bana karşı kullansan da. Bundan sonra peşindeyim.

BONUS BÖLÜM OLDUĞU İÇİN KISAYDI BENIM KITABIMI SEVEN OKURKEN ZEVK ALAN HERKESI ÇOK SEVIYORUM HEPINIZ BIRTANESINIZ.

BU ARADA BOLUMUMDE GİZLİ BİR AYRINTI VAR BAKALIM KİM BULACAK :)

Küçük Bir Kalbin Büyük SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin