11.Bölüm

165 9 192
                                    

Onu sevmek demek bir şarkının notalarında aynı kelimeleri fısıldamak; bir ormanda, yeryüzünü saran tüm karların içinden tek bir tanesi olarak ona savrulmak, onun kederli gözlerinde boğulmaktı. Onu sevmek koşulsuz şartsız kollarına sığınmak, yüreğine hapsolmaktı. Ölmekti. Nefes almaktı.

Bende sevmiştim. Onu ilk gördüğüm anda kalbim tanımıştı onu ve tüm o sebepler bir bir sıralanmıştı yürüdüğüm hayatta. Onun kollarında, bilinmezliğe yürümüştüm. Yüreğindeki o arafta kalan kadındım ben. Ne bir adım ilerisi olan ne de tek bir adım gerisi olan çaresiz kız çocuğuydum.

Şimdi ise o tüm sınırlarını açmış, o araftan beni çekip alacak kelimeleri fısıldamıştı. Tam karşımda, parlayan gözleriyle gecenin karanlığına. "Evlen benimle." dediğinde yüreğimde çatlayarak dağılan buzlar tatlı bir acıyla dağıldı.

Dolan gözlerimi usulca avuçlarının arasında tuttuğu yüzüğe çevirdim. Kırmızı zeminin üzerinde parlayan siyah taş benim sahip olabileceğim her şeydi ve sahip olmak isteyeceğim tek şeydi. O tek şey, her şeyimdi. "Bu hayatta birinin önünde diz çökeceksem o kişi sadece sen olabilirsin Nora." Her kelimesiyle sarsılıyordum. "Bir tek sen." O yavaşça dizlerini kırdığında benim karşımda da olsa eğilmesine izin veremezdim ve sıkıca kollarımı ona doladığımda yüreğinde saklamak istermiş gibi tuttu bedenimi.

"Evet!" Önce aramızda kayboldu sesim. Yavaşça bedeninden kopardığında beni ıslanan yüzümü ortaya çıkardı. "Evlenirim seninle!" Kopan alkışların arasında benim sevinç çığlığım dağıldı. Çığlığımı bölense dudaklarımı saran dudakları oldu. Onunla ben kaldım sadece. Yüreğime akan sıcaklık tüm bedenimi esir aldı. Onun beni ilk öpüşü değildi ama hiçbiri bu kadar anlamlı olmamıştı.

Geriye çekildiğinde sıcacık avuçları yanaklarımı sararak yuvarlanan yaşların yolunu kesti. Titreyen parmak uçlarımı avuçlarının arasına aldı. Kutusundan çıkan yüzüğü parmağıma geçirdiğinde gülmekle ağlamak arasında bir ses çıktı dudaklarımın arasından. Hayatımda ilk kez bu kadar mutluydum. "Alex..." Sertçe kısa bir öpücük daha kondurdu dudaklarıma.

"Senin için her şeyi yaparım Nora. Seni arkamda bırakamam." Yüzümde gezen parmakları gözlerimin altında durdu. "Hiçbir şeye değişmem aşkla bakan gözlerini." Ve tekrar kayboldu dudakları iki dudağım arasında.

**************************************

Onun göğsünde uzanmış yanan odunların seslerine karışan kalp atış seslerini dinlemek sahip olabileceğim en güzel huzurdu. Burada kolları bedenimi sıkıca sarılıyken tüm her şeyi ardımızda bırakmışız gibiydi. Ama gerçeğin öyle olmadığını biliyordum. Geçmiş paçalarımıza dolanmış, biz nereye gidersek oraya sürükleniyordu. Ailelerimizin hayatları geçmişte bir yerde kesişmişti. Bundan emindim.

"Ne düşünüyorsun?" Yorgun sesi düşüncelerimin arasından kıvrılarak yer edindiğinde doğrularak yüzünü görebileceğim bir konuma geldim.

"Dalmışım sadece." Onun asla vaz geçemediği şey dudaklarımdan dökülen her kelimeden sonra gözlerimde gezinmekti. Orada gördükleri benim söyleyebileceğim her şeyden daha doğruydu.

"Bana yalan söylediğinde hissedebiliyorum güzelim." Güzel yüzünde gezdirdim gözlerimi. Ona öyle yoğun duygular hissediyordum ki yüreğimde bir sancıya sebep oluyordu.

"Sadece geçmişi düşünüyorum." Kavisli kaşları havalandığında parmak uçlarımı kaşlarının üzerinde gezdirdim. "Ailelerimizin hayatları bir yerde kesişmiş olmalı. Birbirlerini bizim sandığımızdan daha iyi tanıyor olmalılar."

"Bundan nasıl bu kadar eminsin?" Düzelttiğim kaşlarını tekrar kavislendirdiğinde tedirginlikle geriye çekildim.

"Emin değilim. Sadece bir fikir." Parmak uçları nazikçe çenemi kavradığında başımı kaldırmak zorunda kaldım ve buza dönen gözleriyle çarpıştım. İnanmadı. İnanmamakta haklıydı. Ama ona bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. O bana annesinin resmini gösterdiğinde uzunca düşünmüştüm o kadını nereden tanıdığımı. Ve ansızın zihnime dolan anı kim olduğunu anlamama yetmişti.

Ben Sende Kaldım-2Where stories live. Discover now