3.Bölüm

333 30 35
                                    

Geçmişin gölgeleri siz ne kadar ileri giderseniz gidin sizi bırakmıyor, mutluluklarınız taçlandıracak güneşi hep engelliyordu. Tam her şey yoluna girdi, bu sefer olacak dediğiniz anda geçmişin kapanmayan yaraları tam karşınıza dikilerek hesap soruyordu.

Biz her yeni günde omuzlarımıza binecek yüklerin, kalbimizi kıran acıların artacağının farkında değildik. Her artan yarayı kapatmak için daha büyük savaş vereceğimizin ve bunun için daha da çok canımızın yanacağının bilincinde de değildik.

Geçmişimin acıları hiçbir zaman tam olarak kapanmamıştı ve her geçen gün kapatmam gereken yaralar artmıştı fakat hayatıma giren bir kardan adam önce tüm yaraların üzerine kurulmuş, onların acısını unutturmuş, ardından kendi daha büyük, kanaması hiç durmayan bir yara olmuştu. Kalbimin en büyük yarası, yarim diye sevdiğim adamdı.

Şimdi tam gözlerimin için bakıyordu. Kalbimin aynası olan gözlerimde olduğu yarayı görüyor muydu? Görmüyordu. Görse daha da büyütmezdi  yaramı, kıyamazdı. Ona kızamıyordum ama hiç kardeşim olmasa da onu anlamaya çalışıyordum. Ablası için beni öldürür müydü? Tam dün gece aslında ona bu soruyu sormuşum bilmeden. Herkesi öldürürüm demişti. Beni de bilinmezliğin olduğu o kuyuya gönderir miydi?

Gözlerini benden çekmeden ayak ucumdan kalıp uzandığım koltukta boş kalan kısma, yanıma oturmuştu. Andrew ne zaman çıktı bilmiyordum. Kemikli parmakları havalanarak gür tutamlara  dayanamayarak kopan tokamın serbest bıraktığı saçlarıma gitti. Nazikçe okşayarak yüzümden çekip omuzun gerisine attı. Dikkatle onu izliyordum. Donuk, boşluğa bakar gibi bakıyordu fakat neden herkese baktığından farklı bakıyormuş gibi hissediyordum. "Alex." Adı dudaklarımdan tek seferde onun sesi gibi duygusuz çıkmıştı. "Bir şey söylemeyecek misin?" Ne demesini bekliyordum bilmiyorum fakat beni istediği zaman yanına alacak ya da beni ölüme gönderecek olması değildi sorun.  Ben sevdiğimin adamın mutlu olması için, hayatım pahasına ona ablasını verebilir miydim? Tüm vücudumu saran hastalık gibi mi seviyordum ben onu?

"Ne demeliyim Kar Tanem?" Hafifçe doğrulup yüzüne biraz daha yaklaştım. Şimdi güzel nefesi çehremde dağılıyordu ve aldığım hiçbir nefes şuan ki kadar güzel olmamıştı. "Sen bir eşya mısın ki seni isteğin olamadan oradan oraya savurayım? Senin gibi güçlü bir varlık benim ellerimde esir değil. Sen benim yanımda duran güçlü bir kadınsın." O mükemmel bir adamdı. Kırıyor, döküyor sonra da o parçaları ellerinin kanamasını umursamadan avuçlayıp masumca bakıyordu.

"Ablan."dedim cılız bir sesle. Yıllardır aradığı, tek sahip olduğu şeydi.

"Ablam için her şeyi yapacağımı söyledim fakat asla beni başkalarının yöneltmelerini izin vermeden. Gücümü de yıkılmazlığımı da kaybetmeden." Sustum. Kimseye boyun eğmezdi ve o her zaman sözünde dururdu. "Bu mesajı yayınlayanlar, sadece en erken davranan fırsatçı."

"Ya doğruysa? Ya ablan gerçekten ellerindeyse Alex?"

"Ablam ellerinde değil Nora. Ablam bilinmeyen, bana asla ulaşılamayan bir diyarda. Çünkü Yasemin Dark bana ulaşabileceği bir yol olsaydı emin ol bunu başarırdı." Onun yüzünde duygular yoktu belki ama ben tam da şuan canının yandığını hissediyordum. Titrekçe havalanan parmaklarım, yeni yeni çıkmış sakallarının olduğu yüzüne ulaştı. Beyaz ellerim onun esmer çehresinde fazla güzel durmuştu. Ona ablasının ölmüş olma ihtimalini söylemek isterdim? Ona ablasının kaçırılmasında Oktay'ın da olduğunu söylemek isterdim. Babamın sebep olduklarından dolayı özür dilemek isterdim.

Yavaşça kollarımı boynuna dolayıp ona sıkıca sarıldım. Yüreği buz tutmuş güzel kardan adamım.
💜💜💜💜💜💜💜💜

Alex her ne kadar bana gelen mesajı umursamayacak gibi davransa da hiçbir ihtimali yok saymayacağını biliyordum. Benimle ilgili söyledikleri doğru olsa da mesajın geldiği yeri araştırmaya devam edeceğine emindim ve o tam iki gündür bunu yapıyor olmalıydı.

Ben Sende Kaldım-2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin