7.Bölüm

377 21 87
                                    

Bir gün, bir adam gelir kalbine tutsak ederdi özgür ruhunuzu. Siz sadece izlerdiniz uzaktan bir yabancıymış gibi. O andan sonra yaptıklarınız mantığınızın kontrolünden çıkar, duygularınızın kölesi olurdu. Benim ruhumu kalbine tutsak eden adam ona işkence çektirmekten çekinmemişti. Ben onun nefes alışını bile severken onun kalbi beni kabullenememişti. Şimdi onu oradan almak istediğimde gitmesine de izin vermiyordu.

"Ne istiyorsun Alex? Seni seveyim, acı çekeyim ama karşılık beklemeyeyim mi?" Tam on dakika önce Nick ile dışarı çıkacağımı söylemiştim ve Alex itiriaz etmişti. Alex'in evinde olan herkes şaşkınlıkla bizi izlerken biz alev almış gözlerimizle savaşıyorduk. "Benden ne istiyorsun?"

Donuk gözleri çehremde dolandığında hırsla parmaklarını saçlarından geçirip çekti. "Sadece dışarısı tehlikeli ve sen dışarıya çıkmayacaksın?" Öfkeyle güldüğümde siyahlar içindeki gerilen bedeni yan tarafındaki bibloları savurmuştu. 

"Sorun dışarıya çıkacak olmam mı, yoksa Nick ile dışarıya çıkacak olmam mı?" Avına yaklaşan yırtıcı gibi bir adım attığında nefesini ciğerlerimde soluyabileceğim kadar yakınıma gelmişti. Gözleri tüm alevlerine rağmen  öyle güzeldi ki etkisine girmemek için üstün bir çaba sarf etmem gerekti. "Söylesene Alex Dark? Kurt kuzuya mı aşık oldu?"

Aylar önce bana söylediğini ona söylediğimde gözerindeki siyahlık daha da koyulaşarak dalgalanmaya başladı. "Kurt kuzuya aşık değil küçük kaplan." Yüreğimdeki raflarda süslediğim duygularım birer birer yere düşerek tuzla buz oldu. Onun gibi donukça bakan gözlerimi gözlerine diktim.

"O zaman, ruhumu özgür bırak. Bırak artık arafa terk ettiğin kalbimi." Yüzünde kısa bir gösteri sunan acılar kalbimde sönmek bilmeyen yangını harlamıştı. Önce hissizce kıvrıldı dudakları, gözleri yavaşça çevresinde dolanıp tekrar bana çevrildi.

"Başka birine mi koşacak kalbin?" Dudaklarından dökülen keskin birer hançeri andıran kelimeler birer birer saplandı ona ait olan duvarlara. Şaşkınlığımı gizleyemediğimde parmakları usulca havalanarak saçlarımı buldu. Onun gözlerinin değdiği yerler tutuştu bir bir.  Hep emanet gibiydi parmakları tenimde, şimdi olduğu gibi. "Git o zaman kar tanesi." Hızla arkasını dönerek merdivenleri çıkmaya başladığında sıkışan kalbimi rahatlatmak için derin bir nefes almaya çalıştım. Birinin koluma dokunduğunu hissettiğimde öylece onun gidişini izlediğim yerden çevirdim başımı Esmira'ya.

Bana acıyarak bakan gözleri içimdeki yaraları yanardağa çevirmişti. Bana acımasını istemiyordum kimsenin. Kolumu elinden kurtarıp topuklarımın hızla yeri dövmesine izin vererek evi terk ettim. Serin rüzgar saçlarımı savurduğunda derin bir nefes alarak içeride olanları yok saymaya çalıştım. Titreyen parmaklarımı kendime doladığımda üzerimdeki özenle giyerek hazırlandığım elbiseyi parçalara ayırmak istedim.

Sakinleşen bedenim küçük adımlarla evden uzaklaşmaya başladığında Jackson görünürlerde yoktu ki peşime takılmamıştı.

Ruhum silik, ruhum kayıptı. Bir kardan adamın esiri olmuş, beni bırakalı zamanlar geçmişti. Yüreğini buruk bıraktığı küçük kızdım ben. Avuçlarında öldürücesine tuttuğu, ama yüreğine kondurmadığı o serçeydim. Ne beni serbest bırakıp uçmama izin veriyor ne de alıp kalbindeki kafese yerleştiriyordu.

Öyle çok canımı yakmıştı ki, şimdi hissizliğin kıyılarında yüzüyordum.

Sakince attığım adımların yanında duran araba ile bir iki adım geriye gittim. "Nora!" Adımı Nick'in sesinden işittiğimde dalgınlıkla gezinen gözlerimi kırpıştırıp arabaya bindim.

Ne Nick aramızdaki sessizliği bozmak için bir adım attı ne de ben. Öyle yorgun hissediyordum ki. Bir savaştan enkaz halinde çıkmış gibiydim. Yüreğim kanıyordu. Hissediyordum. Buzdan bıçaklar acımasızca katletmişti yüreğimi.

Ben Sende Kaldım-2Where stories live. Discover now