<Gizli Diyar'ın Vârisleri>

59 20 17
                                    

Afra'dan

Sevgili torunum Afra;

Ben bu mektubu senin bilgi sahibi olman için yıllar önce yazmıştım.

Yavrum yıllardır devam eden bir düşmanlık var. Akın'dan başka kimseye güvenmemelisin. Tabi o arkadaşlarını da unutmayalım değilmi?

Sana bu düşmanlığın detaylarını ve kafandaki soruları Haydar anlatacaktır.

Şimdi gelelim sana benim güzel torunum. Senin doğduğunda verdiğim kararla seni vâris yaptım. Çünkü geleceği gördüğümde sen olağan üstü bir kızdın. Senin farklı bilinmeyen çok güçlü güçlere sahipsin. Ben bu diyarı dört kişiyle kurdum. Lakin bu dört kişi bazı anlaşmazlıklar nedeni ile ikiye bölündü. Ben de Akın'ın dedesi ile devam ettim ve sizi vâris yaptık.

   Afra, torunum deden seni çok seviyor dediklerimi eksiksiz yaparsan hem benim içim rahat edecek hem de sen güvende olacaksın. Bunları yapacağına adım gibi eminim yavrum. Sana inanıyorum her şeyi başarabilirsin sadece sana verdiğim o güç kolyesini tak ve kendine güven.

Seni çok seviyorum yavrum,

                                             Deden

Gözyaşlarımı sildim ve oturduğum koltuktan kalktım. Masanın üstündeki kolyeyi alıp avucumda inceledim. Ardından hiç tereddüt etmeden taktım.

Kırmızı bir taş etrafında da o taşı oturtulmuş ve desenler vardı. Mektubu tekrar katladım. Zarfın içine koydum. Cebime atıp Haydar hocanın masasının önündeki koltuğa oturdum. Karşımdaki koltukta oturan Akın'a baktığımda hiç alışık olmadığım bir görüntü ile karşılaştım.

Gözleri kızarıktı. Ağlamıştı. Bizim Akın ağlamıştı. Onun olduğu yönde masadaki bilekliği alıp bileğine taktı. Bir dakika bu bileklik benim kolyeme benziyordu. Akın'da farketmiş olacak ki benim gibi kolyeme bakıyordu. Sanki birbirini tamamlayan iki farklı takıydı.

"Çocuklar dedelerinizin bu kolye ve bileklik."

"Nasıl yani?" merakla sormuştum akan burnumu umursamadan.

"Onlar bunları bir kez birleştirdiğinde her kime bir şey olursa haberleri oluyor ve nerede olduğunu hissedebiliyorlardı. Sizde şu an bir kere birleştirdiğinizde çıkarmadığınız sürece birbiriniz ile bir bağınız olacak. Bu bağ sayesinde güvende olacaksanız. Hadi şimdi birleştirin."

Haydar hocanın komudu ile kolyemi elime aldım Akın'da bileğini yaklaştırdı. Taşların olduğu kısım birleştiği an sanki görünmeyen bir giysi giymiştim. Etrafta sarı ışık kıvılcımları bizi sarmıştı. Ayağa kalkmıştık. Bu seferde bizim etrafımızda dönüyordu kıvılcımlar. Gözlerimi Akın'a çevirdiğimde bana bakıyordu. Kıvılcımların birer birer kolyeme ve bilekliğe girmesi ile etraf biraz daha loş olmuştu. Birleştirdiğimiz yerden çıkarıp Haydar hocanın olduğu yerdeki yerimizi almıştık. Benim aklımda sadece bir kaç soru kalmıştı.

"Hocam peki bu düşmanlık neyin nesi?"

Haydar hoca sıkıntılı bir şekilde nefesini verip başını kaldırdı. Biz merakla onun ağızından çıkacak kelimeleri bekliyorduk.

"Çocuklar dedeleriniz benim çok eskiden beri arkadaşım. Ben burada iletişim güçlerinin öğretmeniydim. Dedeleriniz ile burada büyüdük. Burayı dört kişi kurdular dedeleriniz ve iki kişi daha."

"Onlar kim peki?"

"Söylemek istemezdim ama kendinizi korumanız lazım. Efkan ve Müge'nin dedeleri diğer kurucular."

GİZLİ BİR DİYARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin